Halime Özçelik-Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 27 Ekim tarihinde aldığı karar ile Çampınar köyünde yapılması planlanan Çaldağ Kompleks (Nikel-Kobalt-Demir) Proje Değişikliği ve Ek Üniteler ile ilgili olarak Bakanlığa sunulan ÇED raporuna olumlu karar verildiğini açıkladı. Toplam 29,7 milyon ton nikel cevherine sahip olduğu tahmin edilen Türkiye'nin en büyük nikel rezervinin bulunduğu Çaldağ'da 2 milyon ağacın kesileceği tahmin ediliyor.

Avukat Hasan Namak, Manisa'da bu madenin açılmaması için 7 yıldır süren bir mücadele olduğunu, şirketin isim, el, tabela değiştirerek yeniden yeniden girişimde bulunduğunu ve bölgede büyük bir tepki olduğunu söylüyor. Şirketin şimdi de oluşan bu tepkileri kırmak için ÇED'de tadilata gitmiş gibi yaptığını, işletmeye başlayınca kapasite artırımı gibi yöntemlerle hedefe ulaşmaya çalışacağını vurguluyor. ÇED raporunun Bakanlığın internet sitesinde yayınlanması gerekirken bunun henüz yapılmamış olmasını da manidar buluyor. Avukat Namak, 'Madenin 70 kilometrelik doğrudan etki alanı var. Çaldağı'ndaki nikel madeni işletmeye açılırsa bütün Gediz, Bakırçay, Küçük Menderes havzası, suları, İzmir'in içme suyu kaynaklarından Sarıkız kuyuları kirlenecek. Bu bölgede üretim yapan bütün çiftçiler etkilenecek. Bir yıl önce maden için birkaç yüz bin ağaç kesildi. Bölgede infial doğurdu. Şimdi 2 milyon ağaç kesmeyi planlıyorlar. Buna izin vermeyeceğiz. Yırca'da yaşadıklarımızı tekrar yaşamak istemiyoruz. Açılan davalar sonuçlanana kadar ağaçları kesmelerine engel olmak için Çaldağı'na çadır kuracağız, nöbet tutacağız. Manisa Çevre ve Yaşam Platformu olarak bugün konu ile ilgili bir toplantı yapacağız ve neler yapabileceğimizi konuşacağız' dedi.

'Bütün yaşam döngüsü etkilenecek'


EGEÇEP dönem sözcüsü Prof. Dr. Ali Osman Karababa, Bakanlığın ÇED olumlu raporu vermesini İzmir'in içme suyu kaynaklarından Sarıkız kuyularının kirlenmesi lehine alınmış bir karar olarak değerlendirdi. Halk sağlığını koruması gereken Hükümetin, halk sağlığını tehlikeye atan, şirketleri koruyan tavrına yeni bir örnek olduğunu söyledi. Karababa, 'Burada milyonlarca ton kimyasal kullanılacak. Maden işleme sırasında ağır metaller ortaya çıkacak. Başta arsenik olmak üzere kurşun, civa, kadmiyum, antimon ve çinko gibi iyonlar suda yoğunlaşacak. Bunların hepsi suya bulaşırsa kaçınılmaz olarak kanser riski artacak' dedi.



Karababa, kirlenmiş suyu arıtmanın çok pahalı olduğunu, İzmir'in bunun altından kalkamayacağını belirterek, 'Her ağır metal için ayrı ayrı sistemler kurmak zorundasınız. Bu mümkün mü, ne kadar sürdürülebilir?  Bu maliyet de vatandaşın cebinden çıkacak. Belediyenin kaynaklarından çıkacak. Bölgede sadece su değil, bütün tarım havzası zehirlenecek, tüm yaşam döngüsü etkilenecek. Bunları yaşamak istemiyorsak, madenlerin durdurulması şart. İzmir'in etrafındaki Efemçukuru altın madeni, Gördes nikel madeni için de bu böyle.' dedi.