Ali Budak-Hafta başında İzmir Valiliği'nce yasaklanana Emek, Barış ve Demokrasi Platformu'nun 'Yaşam Nöbeti' eylemleri, platform yöneticilerine 'cep telefonu mesajıyla' bildirildi.

Olayın 16 Kasım Pazartesi akşamı saat 17.00 civarında gerçekleştiğini belirten TMMOB Temsilcisi Melih Yalçın, 'Emek ve demokrasi güçleri olarak 'Yaşam Nöbeti' adıyla 4-5 günlük oturma eylemi planımız vardı. Bu eylemleri İzmir Valisi yasakladı. Bu yasaklama bildirisini de eylemlere başlayacağımız 16 Kasım Pazartesi saat 18.00'dan yaklaşık 1 saat önce kısa mesaj atarak bildirdiler. Kısa mesaj atma nedenlerini bizlere telefonla ulaşamamaları olarak açıkladılar. Emniyetin yeni yasa değişikliklerini uygulamaları keyfileşti. Biz artık buna yetişemiyoruz. Bu yasağın anayasaya ve hukuka aykırı olduğunu düşünüyoruz. Böyle bir yasak yapılıyorsa da tebligatla makama yapılır ve insanlardan imza alınır. Biz bu yasağı hak edecek hiçbir şey yapmadık. Bu eylemler şiddet içermeyen ve barışçı eylemlerdir. Anayasal hakkımızdır. Artık bu keyfi uygulamalara son verilmesi gerekmektedir' diye konuştu.

Karar ve bildirimi yok hükmündedir

İzmir Valiliği'nin hem aldıkları kararın hem de bu kararı tebliğ etme şekillerinin hukukla bağdaşan hiçbir tarafı olmadığını belirten Çağdaş Hukukçular Derneği Serdar Gültekin, 'Aldıkları kararın hukuksal hiçbir boyutu yoktur. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı anayasal bir haktır. Valilik ya da herhangi bir ildeki idari birim 'Ben bu hakkı şu kadar ya da bu kadar süreliğine kaldırdım ve bunu yapamazsınız' diye bir karar alamaz. Bu kararı alsa da kararın hukuki bir geçerliliği ya da karşılığı olmaz. İzmir Valiliği buna benzer kararları daha önce de aldı. Gelen tepkiler üzerine geri çekmişti. Hukukta 'yokluk' diye bir kavram vardır. Aldıkları bu karar ve kararı tebliğ etme şekilleri de yok hükmündedir. Tebligat şeklinde gelirse de iş bilmezliklerinin ve ciddiyetsizliklerinin göstergesidir. Bu aynı zamanda bir tahrik unsurudur. Hukukla bağdaşmadan aldığın kararı, cep telefonu mesajıyla bildirmek her şeyden önce lakaytlık ve ciddiyetsizliktir. Bunun da hiçbir hükmü yoktur. Bugün İzmir'in herhangi bir yerinde insanlar çıkıp gösteri yapabilirler. Her zaman olduğu gibi buna müdahale olur. Ancak bu müdahale daha öncelerde olduğu gibi haksız ve hukuksuz olur' dedi.

Ülkemizde mantık ters işliyor

'Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının temel mantığını insanların istediği yerde ve istediği kişiyle toplanma ve gösteri yapma hakkına sahip olmasıdır' diye tanımlayan Gültekin, ancak bu toplantılarda şiddetin de dışlanması gerektiğine dikkat çekti. Gültekin, sözlerini şöyle sürdürdü: Valiliklere ya da mülkü amirlere bilgi verme zorunluluğunun mantığı şudur: 'Biz şu gün şurada toplanıp, gösteri yapacağız. Bizim güvenliğimizi sağla ve bize zarar gelmesin.' Ancak ülkemizde bu durum en başından beri idare ve onu himaye eden yargı tarafından çok farklı değerlendiriliyor. Toplantı ve gösteri yapmak için hiçbir yere bildirim yapma zorunluluğu yoktur. Bu durum anayasamızın yanı sıra uluslararası içtihatlar ve sözleşmeler gereği de böyledir. Ancak ülkemizde mantık ters işletiliyor. Valiliğin, emniyetin yapacağı iş toplantı yapacak insanların toplantılarını rahatça yapabilmelerini sağlamak, buna engel olmak isteyenleri engellemektir ve toplantı yapanların güvenliğini sağlamaktır.