İzmir Kalkınma Ajansı ve EMBARQ (Sürdürülebilir Ulaşım Derneği) Türkiye tarafından düzenlenen 'Yaşanabilir Şehirler Sempozyomu' İzmir Mimarlık Merkezi'nde yapıldı. 10 farklı ülkeden 30 konuşmacı ana teması bisikletli ve yürünebilir şehirler olam sempozyumda toplu taşıma odaklı gelişme, insan odaklı ulaşım, erişebilirlik, kamusal alan kullanımı,yenilikçi çözümler, akıllı şehirler, sürdürülebilir ulaşımı teşvik eden politikalar ve katılımcılık konuları masaya yatırıldı. Açılışta konuşan EMBARQ Direktörü Holger Dalkman, Türkiye'de kenleşme oranının dünyaya göre hızlı olduğunu nüfuson yüzde 76'sının kentleştiğini belirtti.

Ulaşıma bütçeden önemli pay ayrılması gerektiğini, akıllı teknolojiler, akıllı arabalar, bisitlek sistemleri gibi alternatiflerinl yaygınlaştırılması gerektiğini belirten Dalkman, İzmir'in çok güzel bir kent olduğunu, kentte çok sayıda araç altgeçiti yapmanın kenti yaşanmaz hala getirebileceği uyarısı yaptı.

Sempozyumda 'Yaşanabilir Şehirler Yönetimi' konulu ilk oturumu Sampaş Bilişim yönetim kurulu başkanı Şekip Karakaya yönetti. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ve Stockholm Belediyesi Temiz Araç Bölümü Müdürü Gustaf Landalh görüşlerini açıkladı. 4 dönemden bu yana belediye başkanlığı yapan Büyükerşen ile 3 dönemden bu yana başkanlığı yürüten Kocaoğlu yaptıkları konuşmalarda ortak noktaları ve karşılaştıkları ortak sorunlar ortaya çıktı. Her iki başkan da siyaseti sevmediklerini söyledi. Özellikle kentiçi trafikte trafik polisinin uygulamalarında şikayet eden başkanlar trafikte yetkinin tek elde toplanması, belediyelere verilmesi gerektiğinin altını çizdi. Kensel Dönüşüm'de 6306 sayılı Riskli Alanların Dönüştürülmesi Yasası'nı eleştiren iki CHP'li Başkan bu yasanın rant amaçlı kullanıldığına belirtti.

BÜYÜKERŞEN: SİYASETİ HALA SEVMEM!

Siyaseti belediye başkanı olmadan önce sevmediğini belirten Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, şöyle konuştu:

"Hala da siyaseti sevmem. Daima kör döğüş, kavga konusu olarak sürüyor. Bu partiler arasında da parti içinde de böyledir. Ancak, rahmetli Bülent Ecevit rica ettiği ve emekli olmak üzere olduğum için kabul ettim. İlk iş olarak Porsuk'un temizlenmesi, üzerindeki köprülerin yenilenmesi ve tramvay projeleriyle yola çıktım. Kent içindeki yollarda karşıdan karşıya geçemezdiniz. Hindistan şehirlerine benzetirdim. Tramvay projesini yapacağımız zaman kıyamet koptu. İstimlak yapılacak binalar yıkılacak diye eleştirildim. Siyasetin pis tarafı budur. Belediyede iktidar olmayanlar projelere bahaneler bularak eleştirirler. Esnafın perişan olacağı söylemiyle kışkırtmalar yaptılar. Altyapı, kanalizasyon, su sistemlerini yeniledik. İlk iki, üç yıl şehirde yürürken beni çok seven halk, yanımdan geçerken 'elimiz kırılaydı da oy vermeseydik' diye serzenişte bulundu."

ESKİŞEHİR'DE TRAFİK POLİSİNE GÖREV YAPTIRMAM MÜMKÜN DEĞİL

Büyükerşen Türkiye'de trafiği belediyelerin tek başına çözemeyeceklerin söyledi. Emniyet Müdürlüğü ve trafik polislerinden yakınan Büyükerşen, bir tarafta trafik polisi, diğer tarafta belediyenin de içinde bulunduğu UKOME adlı kurumun bulunduğunu ifade ederken, şöyle dedi:

"Belediye araçların nereye park edeceği, hangi yolların tek yön olacağı, sirkülasyonun nasıl olacağı gibi konularda etkilidir. Alınan kararlar ve kuralların yaptırım gücünü uygulacak olan ise trafik polisidir. Eskişehir'de trafik polisine görev yaptırmak mümkün değildir. Emniyet Müdürü sıkışıklığı izah etmek için 'belediye hafif raylı sistemi getirdiği için tarafik akmıyor' diyebiliyor. Biz de buna karşı bir yöntem uygulamaya başladık. Belediye zabıtaları yanlarına verdiğimiz fotoğraf makinaları ile kurallara uymayan, park yapılamaz levhasının altına park eden, lokantanın önünde yola parkedip trafiği tıkayan araçların resimlerini çektirdik. Trafik polisinden da aracın sahibini, adresini öğrenip Kabahatler Kanuna'na göre ceza yazmaya başladık. Ancak, yukarılardan bir yerlerden talimat geldi. Polis araç sahiplerinin adreslerin vermemeye başladı."

Kent içinde mal indirme ve yüklemenin belli saatlerde yapılması için de uygulama başlattılarını ancak dava edildiklerini söyledi.

ŞEHRE ŞEVKATLE YAKLAŞMALI

Eskişehir'de trafik sıkışıklığı görülen 6 nokta olduğunu belirten Büyükerşen, kente bir bakan veya TBMM komisyonlarından birinin üyesi milletvekili geldiği zaman polislerin bu noktalara geldiğini ve trafiğin su gibi aktığını söyledi. Büyükerşen, şöyle devam etti:

"Yaptırım gücü belediyelere devredilemediği sürece trafik sorununu çözmek zor. Bize inat olsun diye imar planının tam tersine Çevre Yolu'nu kentin göbeğinden geçirdiler. Yedi sekiz tane bat-çıklar (altgeçit) yapıldı. Bunlar Avrupa'da denendi. Trafik sıkışıklığına çözüm olmadığı görüldü. Çünkü bir tane yapınca ardından gelen tüm kavşaklarda baıçık yapmalısınız. Ama unutmayın ki şehirlere şefkatla yaklaşmak zorundasınız! Şehrin karnını lastik tekerlekli araçlar geçsin diye yarıyorsun. Tekerlekli araçları mobilitesi mi önemli yoksa insanların yaşaması için şehirlerin yaratılması mı önemli?"

"VESAYET ALTINDAYIZ"

Büyükerşen ve Aziz Kocaoğlu kentsel dönüşümle ilgili yasanın Ankara ve İstanbul gibi kentlerde bazı kişilere büyük rant sağlamak üzere iyi düşünülmeden çıkartıldığını söyledi. Asıl can alıcı sorunun kentlerin vesayetten şikayet eden iktidarın vesayeti altında olduğunu belirten Büyükerşen, "Belediyeler; Valiler'in İçişleri Bakanları'nın vesayeti altındadır. Merkezi Hükümet'en tüm bakanların vesayeti altında olduğunu söylemek de yanlış olmaz. Halkın oylarıyla seçilen belediye meclis üyelerinin uzmanlara hazırlattığı imar planlarına uyulmuyor. Akıllarına nasıl eserse öyle yapıyorlar. Çevre Bakanlığı başlı başına bir vesayet. O kenti bilen insanların neyin ne olduğunu göstermesi, imar planlarının hiçbir kıymeti onlar için yok" dedi.

VALİLİK'E DAVA AÇTIK

Yılmaz Büyükerşen, Büyükşehir Belediyesi olarak tüm ilin belediyesi olduklarını kapatılan İl Özel İdaresi malları paylaşımıyla ilgili açıklamalar yaptı. Büyükerşen, kendisine taşınmazlardan 500 mezarlık verildiğini, pek çok araç- gereç, ve malın bakanlıklara verildiğini kendilerine borçların kaldığını söyledi. Başkan Büyükerşen, "Merkezi Hükümet'in temsilcisi Valilik'i dava ettik. Bizler 'Onlarız'. Bu nedenle bölye muamele ediyorlar" dedi.

"BUGÜNKÜ SİYASETİ HİÇ SEVMİYORUM"

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, 56 yaşına kadar siyasetten kaçtığını söyledi. Siyaseti aslında sevmediğini belirten Kocaoğlu, bugünkü siyaseti hiç sevmediğini ancak 1980 öncesi siyaseti mumla arar hale geldiğini söyledi. Başkan Kocaoğlu, İzmir'in 2004-17 Stratejik Planı'yla çıktığı yolda ilerlediğini belirterek şöyle konuştu:

"İzmir'e İstanbul'da bakanlar İzmir'in yol haritasını belirlememiş, 'Ne olmak istiyor?' gibi kendilerine menkul sorular sorarlar. İzmir; kasaba değil, Anadolu kenti de değildir. İzmir bir metropoldür. Sanayi, ticaret, tarım kentidir. İzmir hak etmesine rağmen alamadığı turizm ve hizmet sektörlerinden hakettiği payı alacaktır. En büyük sıçramayı bu iki sektörde geometrik büyümeyle sağlayacaktır. Aynı zamanda kültür sanat kenti de olacaktır. Bunları gerçekleştirecek olan İzmir kalkınacaktır."

İMAR HIRSINI TÖRPÜLEMEK İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ

Başkan Aziz Kocaoğlu, ilçe belediye başkalarıyla birlikte İzmir'in kamu mallarını korumak, İzmir'i şehir içi AVM'lerden korumak, İzmir'deri imar hırsını törpülemek için bunları isteyen yetkili yetkisiz herkesle mücadele ettiklerini söyledi. Kent içinde karayolu alt, üst geçitleriyle ilgili olumsuz görüşlere katıldığını belirten Kocaoğlu, "Alt ve üst geçitlerin kontrollü şekilde zorunlu olan yerlerde yapılması lazım. Eğer Ankara'da olduğu gibi trafik ışıkları kaldıracağız alt ve üstgeçitler yapılırsa kent araçlara açılır, kazalar artar, kent için AVM'ler yaparsınız. Kent yürünmez hala gelir. İnsanları AVM'lere kilitlersiniz" dedi.

YENİ BİR SERVET EDİNME YÖNTEMİ

Kentlerin en önemli sorununun ulaşım olduğunu belirten Kocaoğlu, Büyükerşen'in söylediğini onaylayarak Emniyet, Vali, siyaset gibi sorunlarla uğraştıklarını söyledi. Kocaoğlu, "Bunlardan şikayetimiz yok. Trafiğin de, çevrenin de tek elden yönetilmesi gerekir. Farklı kurumların yetkileri var" dedi.

Kent dönüşümünün iki farklı yasayla uygulanmasından yakınan, Belediye Yasası'nın 73'üncü maddesine göre yapılan dönüşümün uzlaşma ve hakkaniyete dayalı olduğunu ancak, 6 bin 306 Sayılı Riskli Alanlar Yasası'nın 'Ceberrüt maddeleri' bulunduğunu belirten Kocaoğlu, şöyle konuştu:

"6 bin 306 sayılı yasa geniş alanda uygulanmaya kalksa insanlık dışı durumlar ortaya çıkabilir. 10 bin insanı nereye götüreceksin? Bu konuda nutuk atanlar, 'şu kadar binayı dönüştürdük' diyor. Halbuki dönüştürülen alan yok. Kazanılan yeni bir kent yok. Eski kentte bir çoğu imarlı alandaki kıymetlenmiş alanların çatı veya giriş katını alan müteahhitler, binayı riskli bina olarak belirliyorlar. Bu rant paylaşımında yeni boyut, yeni bir servet edinmedir. Riskli yapıları 'deprem kuşağındayız' gibi gerekçeler kullanarak milleti evinden barkından etmek için kullanılan bir yasadır. Yasa iyi niyetlidir ya da değildir bilemem. Ancak mülkiyet hakkı saklı kalmak şartıyla Belediye Yasası ile 6306 sayılı yasa tek yasaya dönüştürülmeli. Bunu yaparken de 6 bin 306 sayılı yasanın gasp edici, ceberrüt maddeleri yürürlükten kaldırılmalıdır."

Kocaoğlu, Büyükerşen'in yakındığı İl Özel İdare mallarının paylaşımında Valilik'le mahkemelik olmaları konusunda da aynı durumda bulunduklarını söyledi. İsveç'in Stockholm Belediyesi Temiz Araç Bölümü Müdürü Gustav Landahl ulaşımda akıllı çözümlere yönelinmesi gerektiğini belirtti. Landahl, Bisiklet kullanımının yaygınlaştırılması, yenilenebilir yakıtlarla çalışan araç kullanımının önemine dikkat çekti.