Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) eski yargıçlarından, İzmir Milletvekili Rıza Türmen, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocağlu’nu ziyaret etti. İzmir Milletvekili Hülya Güven’in de bulunduğu ziyarette, İzmir’deki son gelişmeler konuşuldu.

Başkan Aziz Kocaoğlu, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Son 22 Kasım’da yapılan operasyon, salıverilmeler, tutuklamalar, dün ve bugün ifadesi alınan 35 arkadaşımızın durumu ile ilgili sayın milletvekillerimize bilgi aktardık. Herkesin bildiği gibi Rıza hocamız hukuk konusunda Türkiye çapında birikimli, uzman bir isim. Ben geldikleri ve bu süreçte bize destek oldukları için kendilerine teşekkür ederim” dedi.

Başkan Aziz Kocaoğlu’na “geçmiş olsun” dileklerini iletmek istediklerini söyleyen Rıza Türmen ise, “İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonun hukuki sürecini öğrendikçe davanın ve sürecin ne kadar garip, sağlam olmayan bir zeminde yürütüldüğünü daha yakından anlıyoruz” dedi.

Davayla ilgili çok sayıda “tereddüt” olduğunu vurgulayan Rıza Türmen, “Tutuklamaların neden olduğu, hangi somut olgulara dayandığı, ciddi şüphe duyulan olguların ne olduğu  konularında tereddütler var. Tutuklulukların hukuka uygunluğu konusunda söyleyecek çok şey var. Bu kararlar yine klişe gerekçelerle, neden başka hukuki tedbirlere başvurulmadığı belirtilmeyen, dosya üzerinden verilen kararlar. Bu kararlar, tutuklama kararları ya da tutuklamanın devamı kararları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne giderse, Türkiye aleyhine açılan yüzlerce davalarda olduğu gibi, bununla ilgili de ihlal kararı çıkacağı kesin olarak söylenebilir. Bunda hiçbir tereddüt yoktur, bunu anlamak için başka kararlara bakmak yeterlidir” diye konuştu.

“Ciddi tereddütler var”


Aradan geçen onca zamana karşın henüz iddianamenin yazılmadığını ve ne zaman yazılacağının belli olmadığını hatırlatan Rıza Türmen, iddianame olmadığı için “gizlilik kararı”nın uygulandığını söyleyerek şöyle konuştu:

“Gizlilik kararı olduğu için dosya avukata verilmiyor. Delilleri bilmiyorsunuz, peki nasıl itiraz yapacaksınız. Silahların eşitliği ilkesine aykırı. Şu ana kadar meydana gelen gelişmeler, bu davaların hukuki olmaktan çok siyasi bir nitelik taşıdığı yolunda ciddi kuşkular doğurmaktadır. Örneğin bir kısım belediye çalışanları önce tutuklanmış sonra tahliye edilmiş sonra tekrar tutuklanmıştır. Şimdi kararların hangisi doğrudur? Tahliye edildikten sonra bu kişiler kaçmışlar mıdır ya da delilleri karatmışlar da mı yeniden tutuklanmışlardır? Bu konular zihinlerde soru işaretleri yaratmaktadır. Bu kişilerin tutuksuz yargılanmaları, herhalde insanların özgürlüğü bakımından çok daha doğru bir tutum olurdu. Yurt dışına çıkma yasağı konularak veya teminatla salınmaları gibi başka tedbirler alınarak yapılması çok daha hukuka uygun olurdu. Bu yapılmamıştır. Ortada bir cezalandırma isteği var gibi gözükmektedir”.

“Tüm bu hukuksuzlukların en kısa sürede sona erdirilmesini talep ediyoruz” diye konuşan Rıza Türmen, “CHP olarak hukuk devletinin İzmir’de faal olmasını istiyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne karşı yapılan işlemlerin de hukuk devleti ilkelerine uygun davranılmasını istiyoruz. Şimdiye kadar bunun böyle olmadığını görüyoruz. Hukuk devletinin her olayda, İzmir’deki belediye operasyonlarında da yaşatılması için mücadele edeceğiz” dedi.

Rıza Türmen, gazetecilerin “Başsavcının davayla ilgili açıklamaları” konusunda gelen soruları üzerine şöyle konuştu:

“Başsavcı bu soruşturma sürerken, soruşturma ile ilgili beyanat verdi ve soruşturmaya konu olan kişiler hakkında kamuoyunda suçlu olduklarına dair kanaat oluşturabilecek sözler sarf etti. ‘Ciddi deliller var’ dedi, daha 300 kişinin olduğunu söyledi. Soruşturmayla iligli önyargıya yol açabilecek beyanlarda bulundu. Bu masumluk karinesine aykırı. Masumluk karinesi, ceza hukukunda insan hakları hukukunun temellerinden birincisi. İkincisi ise, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) kendi genelgesi var. Orada ‘kamuoyunda suçlu olduğuna dair kanaat uyandıracak beyanlardan kaçının, böyle beyanlarda bulunmayın’ diyor. Sayın Başsavcının söyledikleri HSYK’nin kendi genelgesine aykırı. Bunu dile getirerek, CHP’li İzmir milletvekilleri olarak HSYK’ya şikayet dilekçesi verdik, soruşturma açılmasını talep ettik. Basından öğrendiğimiz kadarıyla soruşturma yahut inceleme başlamış. İzmir’de olup bitenlerden sorumlu olan Başsavcının, soruşturma süresince görevini devam ettirmesi hukuken doğru olmaz. Bu soruşturma açılıyorsa başsavcının da bu görevde daha fazla kalmaması doğru olur”.