Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Atilla Uluğ, İzmir il merkezinde 300 yıldır büyük deprem olmadığını yıllardan beri süregelen bir enerjinin olduğunu ve son büyük depremin 10 Temmuz 1688 tarihinde olduğunu söyledi. Depremin Türkiye'nin bir gerçeği olduğunu vurgulayan Uluğ, bu sabah saatlerinde meydana gelen depremlerin düşük şiddette olduğunu fakat bu durumun alışılması gerekilen bir durum olduğunu belirtti.

Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Atilla Uluğ, İzmir il merkezinde 300 yıldır büyük deprem olmadığını söyledi. Uluğ, bu sabah meydana gelen iki sarsıntının da bu kapsamda normal olduğunu ifade etti. İzmir'de en son büyük depremin 10 Temmuz 1688 tarihinde olduğunu ve 25 bin kişinin hayatını kaybettiğini belirten Prof.Dr. Uluğ, şöyle konuştu: "Ayvalık, Dikili veya Sakız'daki depremler de şehri etkilemiş ama asıl depreme bence yaklaşmışız. İzmir'de bundan daha büyükleri de olacak. Geçmişte olmuş, birçok diri fay var. İzmir depreme hazır mı, bununla ilgili şüphelerim var. Bir kere ülkemiz hazır değil. Depreme hazır olmak, ceset torbaları hazırlamak değildir, şehri hazırlamaktır."

Van'ın Erciş ilçesinde meydana gelen 7.2'lik depremin İzmir'de olması halinde daha büyük kayıp yaşanabileceğini belirten Uluğ, şunları söyledi: "İzmir'in zemini maalesef çok kötü. Çarpık kentleşme sebebiyle evlerimiz caddelerimiz oldukça elverişsiz. Bununla ilgili bir çok çalışma başlatıldı. Umarım yetkililerde bu işe önem verir ve bir an önce depreme dayanıksız olan binalar iyileştirilir. Eğer Van'da yaşanan 7.2'lik deprem İzmir'de yaşanmış olsaydı kayıp sayısı artardı. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve bazı kurumların konuyla ilgili çalışmaları var, konuyla ilgili daha dikkatli çalışmalar yapmak zorundayız."

Ülkemizdeki deprem riskinin her zaman en üst seviyede olduğunu belirten Atilla Uluğ, sözlerini şöyle sürdürdü: "İnsanlarımızın kendilerini deprem konusunda eğitmeleri gerekiyor. Deprem konusundaki çalışmalarımız maalesef deprem olduktan sonraki kurtarma çalışmalarına yönelik oluyor. Maalesef bundan ileriye gidemiyoruz. İnsanlarımız evlerinde hasar varsa düzeltmeye çalışsın. Binalarını sağlamlaştırsın. Gerekirse gidip yetkililerden yardım talebinde bulunsunlar."