Ege Denizi'nde Seferihisar açıklarında, geçen yıl 30 Ekim'de meydana gelen, 115 kişinin hayatını kaybettiği, 6.6 büyüklüğündeki depremde Bayraklı ilçesinde bulunan 8 katlı Rıza Bey Apartmanı'nda 36 kişi yaşamını yitirdi, 17 kişi de yaralandı. Depremin ardından başlatılan soruşturma kapsamında 4'ü tutuklu 9 kişi hakkında, İzmir 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak' suçundan 20 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Davanın 10 Eylül'de görülen 2'nci duruşmasında, projede binanın sürveyanı olarak imzası bulunan Durak Kayar'ın tahliyesine karar verilmesinin ardından tutuklu sayısı 3'e düştü.

ZABIT KATİBİ DEĞİŞTİRİLDİ

Davanın dün görülen 3'üncü duruşmasında, tutuklu ve tutuksuz sanıklarla davacılar ve taraf avukatları hazır bulundu. Müşteki avukatının, önceki duruşmada sorduğu soruların ve verilen cevapların zabıtlara geçirilmediğini söylemesi üzerine zabıt katibi değiştirildi.

'GÜÇLENDİRME YAPILDIĞINI HATIRLAMIYORUM'

Duruşmada, utuksuz sanıklardan eski apartman yöneticisi Ramazan B.'nin savunması alındı. Apartmanda önceden çatlaklar olduğu ve bunların epoksi yapılarak kapatıldığı iddiasıyla yargılanan Ramazan B., "Apartmanda 1999'dan 2010 yılına kadar oturdum, daha sonra İstanbul'a taşınıp dairemi kiraya verdim. 2006 ile 2009 yılları arasında apartmanda yöneticilik yaptım. Benim yöneticilik döneminde apartmanda daha önceki depremlerden dolayı hasar kaydı yoktu. 2005 yılındaki depremde binada küçük çatlakların olduğunu ancak deprem için güçlendirme konusunda bir şey yapıldığını hatırlamıyorum. Apartmanda oturduğum dönemde depreme dayanıksız olduğu yönünde bir düşünce yoktu. Olsaydı ben çocuklarımla beraber orada oturmazdım. Apartmanda yapılacak kentsel dönüşümle ilgili de bir bilgim yok. Ben taşındığımda, apartmanın altındaki 2 iş yeri birleştirilmiş ve öyle kullanılıyordu" dedi.

KAVGA ÇIKINCA ARA VERİLDİ

Ramazan B.'nin savunmasının alınması sırasında, müştekiler ile sanık yakınları arasında salonda kavga çıktı. Polis ve salondaki izleyicilerin araya girerek, ayırdığı kavga sonrası duruşmaya ara verildi.

DURUŞMAYA DEVAM EDİLDİ

İzmir depreminde 36 kişinin hayatını kaybettiği 17 kişinin yaralandığı Rıza Bey Apartmanı'nda, sanıkların yargılanmasına devam edildi. Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile müştekiler dinlendi. Tutuksuz sanıklardan İ.A. mahkemede, depremde torununu kaybettiğini ifade ederek  "2005 yıllarında apartmanda yöneticilik yapmış olabilirim. Tam olarak tarihi hatırlamıyorum. Yöneticilik yaptığım yıllarda apartmanda herhangi bir tadilat yapmadık” dedi.

'OĞLUM 1 SENE ÖNCE BU SALONLARDA AVUKATLIK YAPIYORDU'

 Eski eşi ve avukat oğlunu depremde kaybettiğini söyleyen müşteki F.M., “Oğlum babasıyla birlikte o apartmanda kiracıydı. Okutup avukat yaptıktan sonra babasıyla birlikte depremde vefat etti. Depremden 2 saat önce işe uğurladığım oğlumu, depremden 4 gün sonra morgda teşhis ettim. Oğlum 1 sene önce bu salonlarda avukatlık yapıyordu, şimdi ise mezarda” dedi.

'APARTMANA YÜK BİNDİRİCİ NE KADAR İŞLEM VARSA YAPILDI'

Depremde eşini kaybeden, kızı Ayda Gezgin'e ise 91 saat sonra kavuştuğunu söyleyen Uğur Gezgin, “Binada bulunan diş kliniğinin usulsüz olarak açıldığını düşünüyorum. Burada birçok tadilat oldu ama hiçbir izin alınmadı. Apartman yöneticisi ücret aldığı için ‘Ben ücret almadan yaparım’ dedim ancak beni yönetici yapmadılar. Binanın altında bulunan dükkanlara ara sıra sohbet eder gibi girip kontrol ederdim. Hiçbir kolon kesme izine rastlamadım. Her şeyin bir ömrü vardır. Binanın da yapılan tadilatlardan dolayı çok yıprandığını düşünüyorum. ‘Mantolama yaptıralım’ dediler. Mantolama çok maliyetli olduğu için binayı yıktırıp yeniden yaptırmayı önerdim ama kabul etmediler. Apartmana yük bindirici ne kadar işlem varsa yapıldı. 2012 yılında belediyeden verilen raporda ise binanın inceletilmesi gerektiği yazıyordu” dedi.

'İBRET OLMASI GEREKİYOR'

Rıza Bey Apartmanı  enkazında 2 çocuğunu kaybettiğini söyleyen anne N.T., 2012’de meydana gelen depremin ardından Özkanlar Mahallesi'nden, daha sağlam olduğunu düşündükleri Atatürk Mahallesi'ne taşındıklarını söylerken, baba R.T. ise “Çocuklarım halalarının evinde göçük altında kaldı. Depremin üzerinden 385 gün geçti ancak bizi ifadeye çağıran olmadı. Ben kendi girişimlerimle şu an buradayım. Zemini müsait olmayan bir alana nasıl bina yapım izni verilir? Buna izin verenlerin de yargılanmasını istiyorum. Eve gittiğimizde çocuklarımız yok ama gözümü kapatınca onları görüyorum. Evlatlarımız bir anda yok oldu. Bu durumun ibret olması gerekiyor. Gerekirse burada devlet de yargılanmalı ki aynı hatalar tekrar yapılmasın” dedi.

'KLİNİKTEN TADİLAT SESLERİ GELİYORDU'

 Depremde ikiz çocuklarını kaybeden müşteki T.B., “Apartmanda daha önceki depremde meydana gelen çatlaklar için epoksi işi yapıldı. Binanın çürük olduğu yönünde bize bir şey söylenmedi. Apartman eski bir apartman olduğu için herkes tadilat yapıyordu. Epoksi yapıldıktan sonra apartman güven veriyordu. 7-8 büyüklüğünde depreme dayanıklı olduğunu düşünüyorduk. Apartman, civardaki apartmanlara göre eski olduğu için kentsel dönüşüm konuları konuşuldu. Bina 8 kattan 7 kata düşeceği ve geriye çekilip küçüleceği için kentsel dönüşüme başvurulmadı” dedi. Pandemi sürecinde evden çalıştığı sırada alt katta açılacak diş kliniğinden gürültüler geldiğini söyleyen müşteki T.B. ise, “Klinikten gelen tadilat sesinden evim sarsılıyordu" dedi. 

'KLİNİK SAHİBİ TADİLATI İTİRAF ETTİ'

Apartmanda bulunan diş kliniğinde çalışan eşini depremde kaybeden müşteki O.E. de, “Evladım annesiz kaldı. Bu acıyı yaşayan bilir. Diş kliniği sahibi bize taziyeye geldiğinde tadilat yaptıklarını kendisi itiraf etti. ‘Binanın çürük olduğunu bilseydim o kadar masraf edip tadilat yapmazdık’ dedi. Suçu olan herkesten şikayetçiyim” dedi.

'DARAĞACI KURUP ASSANIZ BİZİM İÇİN YİNE DEĞERİ YOK'

Depremde iki çocuğunu, iki yeğenini ve annesini kaybettiğini hatırlatan H.B.Y., “Rıza Bey Apartmanı davası çok önemli bir davadır. Burada tüm insanlığı ilgilendiren bir dava görülüyor. Tüm kaygımız, bu acıyı başka kimsenin yaşamaması. Sanıkları darağacı kurup assanız bizim için yine değeri yok. Bizim acımız hiç geçmeyecek. İlahi adalet sağlanana kadar bu davanın takipçisi olacağım. Hem bu dünyada hem ahirette sorumlulardan hesap soracağım” diye konuştu.

'VİCDANEN RAHATIM'

Bornova-Bayraklı bölgelerinde bina yaptığını, ancak sadece Rıza Bey Apartmanı’nın yıkıldığını söyleyen tutuklu sanık, binanın müteahhidi Hasan Hüseyin Özkan, “Alt katta iki dükkan birleştirilmiş. Bir duvar, perde beton vazifesi görür. Diş kliniğinde yapılan tadilat anlatıldı. Bu binayı yaptığımda 'toprak çok yumuşak' dedim ama bir eksik olmadan ona göre yaptık. Binayı teslim ettikten sonra dışarıdan müdahale hakkım yok. O kadar bina yaptım bir eksik malzeme kullanmadım. Ben 71 yaşındayım ve suçum olmadığı için tahliyemi istiyorum. 13 aydır buradayım. Vicdanen rahatım ama bu olaydan dolayı çok üzgünüm” dedi. 

'DUVARLAR YIKILARAK YENİ DUVARLAR ÖRÜLMÜŞ'

Binanın projesini 1975 yılı deprem yönetmeliğine göre hazırladığını söyleyen, statik-betornarme proje müellifi olan tutuklu sanık Tamer Paker, “Bu bina bugün yapılmış olsa projeyi bugünkü yönetmeliğe göre hazırlardım. İnşaatı kontrol için bir kez gidilmez. Bir katın betonu dökülürken 5 defa gitmek gerekir. Kontrol için 100 defa inşaata gidilmesi gerekir. 2003 ve 2005 depremlerinin Rıza Bey Apartmanı'nda oluşturduğu etkiler de var. Bu depremler Rıza Bey Apartmanını çok farklı etkilemiş olabilir. Dükkanlarda duvarlar yıkılarak yeni duvarlar örülmüş. Bunlar da sistemi bozar” diyerek suçsuz olduğunu söyleyerek, tahliyesini talep etti.

'GENÇ VE TECRÜBESİZ OLDUĞUM İÇİN İMZALADIM'

Projede mimar olarak imzası bulunan tutuklu sanık Ali Serdar Bayram ise "İmzayı formaliteden attım. Çünkü genç ve tecrübesizdim. Ayrıca bu imzadan dolayı maddi bir kazanç sağlamadım. Suçum olmadığı için tahliyemi talep ediyorum” dedi. 

DURUŞMA ERTELENDİ

Müşteki ve sanık ifadelerinin alınmasının ardından mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Tutuklu sanıklardan Tamer Paker'in tahliyesine karar verilirken, diğer tutukluların tutukluluk hallerinin devamına hükmedildi. Dava, 10 Şubat 2022'ye ertelendi.