Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Ruhan Erdem, bu gibi durumlarda vatandaşların ellerine ulaşan tebligata 7 gün içinde itiraz etmeleri gerektiğini belirterek, “Eğer itiraz etmezseniz borcu kabul ettiğiniz var sayılıyor ve borcunuz olmadığı halde hacizlik olabiliyorsunuz. Yalnızca borca itiraz etmekle kalmayın, dolandırıcılık şüpheniz varsa mutlaka yetkili organlara bildirin ve suç duyurusunda bulunun. Teşebbüs olarak kalsa bile bu bir suçtur, en azından başka birinin daha başına gelmesini engellemiş olursunuz" dedi.

İcra takibinin yalnızca mahkeme kararıyla olabileceği kanısı yaygın olsa da bir yargı kararına dayanmadan açılabilen, açarken de hiçbir belge veya senede ihtiyaç duyulmayan 'ilamsız icra takibi' başlatmak mümkün. Bunu fırsat bilen dolandırıcılar, icra dairelerine giderek yaklaşık 50-100 lira masrafla, kimlik bilgilerini ele geçirdikleri vatandaşlar hakkında borçları olmamasına karşın 'ilamsız icra takibi' başvurusu yapıyor. Başvurunun kabul edilmesi için herhangi bir belge, senet, fatura veya mahkeme kararına gerek olmadığını bilen dolandırıcılar, genellikle çok yüksek olmayan miktarları talep ediyor ve yaşlı kişileri hedef alıyor. İcra tebliğini alan vatandaşlar, bir yanlışlık yapıldığını ya da borçları olmadığını düşünerek itirazda bulunmuyor. Ancak tebliği alan vatandaşlar, 7 gün içinde itiraz etmezse borcu kabul etmiş sayılıyor ve borç ödenmezse haciz işlemi başlatıyor. 7 gün içinde itiraz edilir ise herhangi bir ücret ödemek zorunda kalmıyor. Yasal süre aşıldığı takdirde buna itiraz edilerek borçlu olmadığıyla ilgili dava açılmak zorunda kalınıyor.

BORÇ YOKKEN HACİZ OYUNU

Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Ruhan Erdem, her geçen gün farklı dolandırıcılık yöntemleriyle karşılaştığımızı belirterek, şunları söyledi:

“Kimlik bilgileri kötü niyetli insanların eline geçebiliyor ve bu bilgiler kullanılarak ilamsız ödeme emirleri düzenlenebiliyor. Vatandaşlar, genellikle, ‘nasıl olsa benim borcum yok’ deyip itiraz etmediği, yeterli bilince sahip olmadığı ve takibi başlatanlar da bu düşünceyle hareket ettikleri için bu sorunlarla karşılaşılıyor. Ya da ödenecek rakamlar düşük olunca, vergi, trafik cezası, banka borcu olabilir diye düşünüp çok da peşine de düşülmeyebiliyor. Ancak dolandırıcılar ‘10 tane başlatırım, 9‘u itiraz etse biri etmeyebilir’ diyor. Geçerli bir belgeye dayandırmadan, itiraz etmeyeceği varsayımına dayanarak yapılan bu işlem, her şeyden önce hileli bir davranıştır, üçüncü kişileri kandıracak niteliktedir. Kamu kurumunu, yargıyı aracı kılmak suretiyle haksız bir kazanç elde etmektir. Benzer olayları üst üste koyduğunuzda, bunu yapan kişiler, genelde bir kişiye yapmıyor birçok kişiyi aynı yöntemle dolandırmaya çalışıyor. Bu da failin niyetinin haksız kazanç elde etme olduğunu açıkça gösterir. Dolandırıcılık suçu ortaya çıkar, hatta suçun nitelikli hali vardır. Bu nedenle, dolandırıcılık şüpheniz varsa, takibe itiraz etmekle kalmayın suç duyurusunda da bulunun. Teşebbüs olarak kalsa bile bu bir suçtur, en azından başka birinin daha başına gelmesini engellemiş olursunuz. Yalnızca bu tip için değil, her türlü dolandırıcılık için şikayet etmekten korkmayın."

HUKUKİ BİLİNÇLENME ŞART

Tüm uyarılara karşın toplum olarak yeterli hukuk kültürüne sahip olmadığımızı belirten Prof. Dr. Erdem, “Bırakın üniversitelerde bazı bölümlerde zorunlu ya da seçmeli ders olarak hukuk okutulmasını, daha ilkokuldan başlayarak hukuk bilincinin kazandırılması gerekiyor. Bunun için de ilk öğretimden itibaren bu yönde dersler olmalı. Birçok Avrupa ülkesinde bu tarz uygulamalar var. Hukuk kültürünü geliştirmenin yolu eğitimden geçiyor. Bu eğitim ve yaratacağı bilinçlenme, birçok dolandırıcılık gibi suçun daha oluşmadan engellenmesini sağlayacaktır" diye konuştu.