Aykut Polatlı-Ömrümüzü hayat yapan, yaşadığımız yerdir. Uzun ya da kısa süreli memleketinden ayrılanlar, bu duyguyu iyi bilir. O kadar uzağa gitmeye de gerek yok aslında. Sevdiği mahallesinden taşınan kişi, ayrıldığı yeri içinde taşısa da onu var eden renklerden biri eksilmiş gibidir.

Duatepe'de yaşayan insanları da bu 'eksilme' bekliyor şimdi. Bırakmak istemedikleri evlerini, semtlerini zorla boşaltmanın eşiğindeler. Duatepe'nin sokaklarında dolanırken insanlar, bunu yüzünüze söylemiyorlar; lakin gözleri her şeyi anlatıyor. Bir çaresizlik, bir yılgınlık var üzerlerinde. İçlerini dökemiyorlar; çünkü kendi ifadeleriyle onlar, 'Beştepeliler'. Beştepeliler kimseye zayıflıklarını göstermezler; ancak aralarında yaşayınca daha yakında tanıma fırsatı bulabilirsiniz onları.

Duatepe, İzmir'in eski semtlerinden. Konak Tünelleri inşaası nedeniyle evlerini boşaltmaları isteniyor. Mahallede pek çok ev çatlamış. Kapılarına her gün evlerinizi boşaltın diye dayanan 'yetkililer' var. Sabri Amcayla bu haber vesilesi ile gittiğimde tanıştım.

Sabri Amca da bu tünellerden çok şikayetçiydi. 'Kim getirdi, bu tünel de nereden çıktı?' diye bize soruyordu. Cevap bizde değildi; sorunun muhatabı, tüneli yapan şirket ve buna izin veren devletti. Bize evindeki derin çatlakları göstererek, 'Allah onları bildiği gibi yapsın' dedi.

Cumhuriyetle yaşıt Sabri Amca

Sabri Amcayla sohbet ederken onun 90 yaşında olduğunu öğrenince şaşırdık. Yaşından daha genç gösteriyordu. İnanmadığımızı görünce kimliğini çıkarıp gösterdi. 'İnanmazsan bak' dedi. Evet, Sabri Amca 1924 doğumluydu!

Sabri Amca, 'Artık kimse ilgilenmiyor ama burada biz, tünel yokken de vardık. Hatta İzmir'de insan yokken burada yaşayan insanlar vardı' diyerek, Duatepe'nin İzmir'in en eski semtlerinden biri olduğunu belirtiyordu. Sabri Amca, kızı Kevser Hanıma, 'İçeriden bana sandığımı getir' diye seslendi ve sonra 'Duatepe'nin ne kadar eski olduğunu size göstereceğim' dedi.

İzmir'in tarihi Duatepe'de yatıyor


Sabri Amca geçen sene yere düşmüş, o günden beri yatağından çıkamıyor. Sabri Amcalara da gayriresmi olarak, 'Bu ev tüneller yüzünden yıkılacak, çıkın' denmiş, amcamız da haklı olarak soruyor: 'Bu kadar insan nereye gidecek, nereye yerleşecek? Benim buradan çıkartılmam, ölüm fermanımdır. Hayatımı, mutluluklarımı, üzüntülerimi yaşadığım bu yerde ölürüm de buradan gitmem' diyor. Bu arada Kevser Hanım sandığı getiriyor. Sabri Amca heyecanla, 'Bak şimdi, sana neler göstereceğim!' diyor.

Sabri Amca sandığını özenle, yavaşça açıyor. İçinden bir zarf çıkarıyor, zarfın içinden de fotoğraflar... Sabri Amca içlerinden bir fotoğraf seçiyor. 'Şu benim babam. Eşrafpaşa Camii'nden Bayram Yeri'ne gidiyorduk.' O zamanlar, Saat Kulesi'nin olduğu yere 'Bayramyeri' deniliyormuş. 'Babamın dükkanı da oradaydı. Babam dükkanı, Eski Şenocak Sineması'nın orada, Yunan işgali zamanında açmış, 1919 yıllarında. Bayramyeri'nden Kale'ye 15 dakikada çıkıyorduk. Babamın dükkanında ben de durdum bir ara. Ben rüştiyeye (ortaokul) giderken bana bırakırdı dükkanı. Bu dükkan, hem kırtasiye hem bakkaldı. O zamanlar ayrı değildi bu ikisi. Burada çok Tatar yaşardı. Fotoğraftaki kalabalığa şaşmayın, fotoğraf çekilecek diye toplanmışlar. Yoksa böyle olmazdı.' diyerek fotoğrafta yer alan insanların varlığını bize açıklıyordu. Şimdi o fotoğraftaki insanların birçoğunun torunu belki de çocuğu orada, Duatepe'de yaşıyor.

Sabri Amca bir fotoğrafı daha eline alıp, 'Bu dükkanımızın karşısı. Bizim mahallenin arkasında otlak alanlar vardı, hayvanlar orada otlardı. Mahalleli bu geniş alanda toplanıp, bayramlarımızı kutlardık. Fotoğraftaki araba tekeri ne arıyor orada biliyor musunuz? Orada kuyu vardı, su çekip hayvanlara veriliyordu. Dikkat ederseniz, insanların başında fes var. Bu fotoğraf, şapka ihtilalinden evvel çekildi.' Sonra bir fotoğrafı daha gösterip, 'Bu da şimdiki Konak Tünellerinin yapıldığı yerden çekilmiş. Damlacık'a bakıyor. Şu ortadaki büyük bina, yetimhane. Savaştan sonra yetim, öksüz kalan çocukları orada topluyorlar' dedi.

Sabri Amca bize fotoğrafları gösterdikçe aklımda hep aynı soru dönüyor. Bu kadar tarihi bir yer nasıl yıkılır, korunması gerekirken?!

Batı'da müze olacak yer


Bir fotoğrafa daha bakıyoruz. Yüksekçe bir yerde, mezarların arasında, birkaç kişi gülümsüyor. Burası Konak'tan yukarıya doğru Duatepe'ye çıkılan yer. O zamanlar mezarlıkmış. Sabri Amca, 'Bu yokuş, eski Şenocak Sineması'nın bulunduğu yokuş. Şimdi Bahribaba Parkı var yerinde. Kadifekale'ye ilk çıkan subayın evi de buradaydı.' diye anlatıyor, elimizden kayıp gidenleri. Tarihimize ne kadar sahip çıktığımızın göstergesi! Batı'da olsa müze yapılacak yer, artık yok.

Sabri Amca, bize ders vermeye devam ediyor. Duatepe'nin İzmir için önemini görmezden gelenlere de son sözü var: Bizi, bizimle bıraksınlar. Yıllarca burada unutulduk biz. Örselendik ama kimseden yardım istemedik, el açmadık. Kimsenin bizi çıkarmaya hakkı yok, bizim de gitmeye niyetimiz yok!

Sabri Amcanın verdiği bir cevap, beni hüzünlendirdi. Bu fotoğraflara bakınca ne hissediyorsunuz diye sormuştum ona. Sükunetle cevapladı. 'Ben burada değilim, hala onların çekildiği yerdeyim.'

Duatepe yıkılırsa, artık Sabri Amca da olmayacak, biliyorum.