Yaş almış bireylerin keyifle yaş almanın mutluluğunu yaşatan Uluslararası İzmir Keyifli Yaş Alma Fuarı ve Kongresi 17-19 Ekim tarihleri arasında ikinci kez gerçekleşti. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından 2017 yılında Türkiye'de ilk kez gerçekleştirilen ve yaş almış bireylere keyifli anlar yaşatan fuar, katılımcılarının çağın hastalıkları ve problemleri ile ilgili doğru bilgiler edinmelerini sağladı. "Keyifli yaş alma", "21. yüzyılda yaşlılık ve metropolde yaşlanma", "hayat boyu öğrenme", "yaş alma ve mutluluk ilişkisi", "geronteknoloji (yaşlı kullanıcılara yönelik destekleyici sistem, yazılım ve cihazlar yapmayı hedefleyen bir teknoloji alanı)", "hipertansiyon, diyabet, kemik erimesi", "Alzheimer hastalığı ve yenilikler", "sağlıklı yaşlanmaya katkı sağlayan yöntemler" gibi konularda ulusal ve uluslararası uzmanlar tarafından bilgilerin paylaşıldığı fuar, yaşlılar ve yakınları tarafından yoğun ilgi gördü. Fuarda en çok ilgi çeken konu ise yaşın ilerlemesi ile görülme sıklığı artan Alzheimer oldu. Hacettepe Üniversitesi Hastanesi Geriatri Bölümü'nden Prof. Dr. Mustafa Cankurtaran, hastalıkla ilgili risk faktörleri, koruyucu faktörler, tanı ve tedavi yöntemleri ile yenilikler hakkında bilgi verdi.

Yakın zaman unutkanlığına dikkat

Bilimsel adı "demans" olan, halk arasında ise "bunama" olarak bilinen rahatsızlık, erişkin merkezi sinir sisteminin hasar görmesi sonucu beyinde birden fazla bilişsel alanın bozulmasıyla birlikte günlük yaşam aktivitelerinin eskisi gibi yürütülememesi anlamına geliyor. Demansın yaklaşık yüzde 70'lik bir kısmını oluşturan Alzheimer hastalığı üzerine bilgiler veren Prof. Dr. Mustafa Cankurtaran her unutkanlık belirtisinin Alzheimer olmadığını belirtti. Prof. Dr. Cankurtaran, "Depresyonda olan kişi de unutur. Unutkanlığı her zaman önemseyelim. Fakat her unutkanlık Alzheimer belirtisi değildir. B12 vitamininiz düşüktür yerine koyarsınız düzelir. Tiroit ya da depresyon düzelir. Biz bunları düzelttikten sonrasını önemsiyoruz. Yakın hafızanın bozulması ve yeni şeyler öğrenmede zorluklar çekilmesi, anlık sohbetlerin unutulması bizler için uyarıcı oluyor. 60 yaşın üzerinde yakın hafızada unutkanlık varsa, son 6 ayda bu ilerliyorsa ve günlük hayatı etkilemeye başlamışsa buna erken evre Alzheimer hastalığı deniyor. Biz çoğu zaman bu evreyi kaçırıyoruz. İlerleyince zaten onu herkes tanıyor. Hasta kendini belli ediyor ama o zaman biz gecikiyoruz" dedi. Yemekle ilgili de çok fazla risk faktörünün olduğunu dile getiren Prof. Dr. Mustafa Cankurtaran, "Kebaplar, etler, aşırı karbonhidratlı ve yağlı yiyecekler bunlar ise hep risk faktörleri taşır. İzmir alzehimerdan korunmak için en ideal kentlerden bir tanesi. Tüm dünya şu anda Ege Bölgesi'ndeki ve dolayısıyla İzmir'i de kapsayan Akdeniz mutfaklarında bulunan zeytinyağı, otlar, sebzeler, meyveler, kırmızı şaraplar ve siyah üzüm çekirdeklerinden oluşan besinleri tüketiyor. Kuzey Avrupa mesela bu coğrafya ile alakaları yok fakat alışkanlıklarını değiştirip Ege mutfağına döndüler çünkü hastalıktan koruyor" dedi.

En büyük yenilik aşılarda olacak

Hastalıkla ilgili son yıllardaki yeniliklere değinen uzman doktor, "Alzheimer aşısı bulunalı yaklaşık 20 yıl oldu. Alzheimer hastalığına sebep olan beyin kısmındaki bazı yapıları temizlediği tespit edildi bu aşıların. Fakat biz insanlara aşıları bugünden yaptığımızda beyinlerinde iltihap oluyor ve hastayı kaybediyoruz. Yine de en büyük yenilik aşılarda olacak çünkü dünya nüfusunda 65 yaş üzeri insan sayısı giderek artıyor. Türkiye'de bu sayı 8'de 1'i karşılıyor. Gezegenimizin en büyük sorunlarından birisi haline gelecek. Bunun yanında hastalığın gelişimi sırasındaki sorunları sistematikleştirebildiğimiz için bunları önlemek adına son dönemlerde geliştirilen ilaçlar var. Teknoloji alanında ise geronteknolojinin gelişmesi yine çok önemli. Yaşlı dostu evler, telefonlar, alan cihazları ile kaybolan hastaların bulunması, kalp krizi geçiren ya da banyoda düşen hastaların yerinin tespit edilmesi gibi teknolojik yenilikler var. Bakımın kalitesi giderek yükseldi.

Haftada 3 gün balık tüketin

Balık tüketiminin Alzheimer hastalığını önleyici etkisi olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Mustafa Cankurtaran, "Hastalıktan korunabilmek için haftada 2-3 gün balık tüketmek gerekiyor. Amerika ve Kuzey Avrupa gibi ülkelerde çalışmalar somon balığı ile yapılmış fakat uskumru da onunla benzer değerleri taşıyor. Levrek, çipura olabilir aynı şekilde. Balık türünün ve büyüklüğünün aslında çok bir önemi yok. Balıkların çoğu yeterli ölçüde omega-3 içeriyor. Sadece küçük balığı pişirirken genelde kızartmayı tercih ediyoruz bu yöntem yanlış. Yağa atıp kızarttığınız balığın korucuyu özelliği tamamen kayboluyor" şeklinde konuştu.