Ali Budak- Türkiye'nin hemen hemen her ilinde yaşamlarını çeşitli işlerle sürdüren Suriyeli mültecilerden Azad (16) ve Barat (14) Selçan ile Alsancak'ta karşılaştık. Suriye'deki savaştan 4 yıl önce İzmir'e kaçan ve o günden itibaren kağıt toplayıcılığı yapan ve yaptıkları işten çok memnun olduklarını söyleyen Azad ve Barat kardeşler, ufak yaşlarına rağmen hayatı kavradıklarını, yaşadıklarının karamsar olmalarının aksine umutla dolmalarını sağladığını ifade etti.Umut dolu iki genç yürekle; İzmir'i, insanlarını ve geleceğe dair planlarını konuştuk.


'Günde 40 lira kazanıyoruz'


Türkiye'ye geleli 4 yıl olduğunu belirten Azad Selçan, 'Annem ve 4 kardeşimle direk İzmir'e geldik. İzmir'e geldiğim günden beri sokakta karton topluyor ve satıyorum. Bu arabaları tıka basa doldurunca içindeki karton 100 kilo oluyor. Dolu arabayı günde 1 kere satınca 20 lira, 2 kere satınca 40 lira, 3 kere satınca ise 70 lira alıyoruz. Kardeşimle genelde günde 2 kere dolduruyor ve satıyoruz. 100 kilo arabayı 2 kardeş taşıyoruz. Taşımada sıkıntı olmuyor. Küçük görünüyor olabilirim ama 16 yaşındayım. Türkiye'ye gelince sigaraya başladım o nedenle böyle kaldım. Annem öyle diyor. Sigaradan dolayı gelişmemişim' dedi.

 

Öğleye kadar okul, öğleden sonra karton toplama


Her gün öğleye kadar Kadifekale'de Suriyeli öğrenciler için açılan okula gittiğini ve Türkçeyi orada öğrendiğini ifade eden Selçan, şöyle devam etti:  Her gün öğleye kadar okul, öğleden sonra ise karton topluyorum. Türkçeyi de bu okulda öğrendim. 4 kardeşiz. Kardeşim Barat ile daha küçük olan diğer 2 kardeşimize bakmak zorundayız. Önce bunun farkına ben vardım. Son 2 yıldır da Barat vardı. Barat ile 2 yıldır birlikte karton topluyoruz. Annem de çalışıyor. Bir şekilde idare ediyoruz. İzmir'i çok seviyoruz. Çünkü burada bize hiç kötü davranılmadı. Kimseden bir kötülük görmedik. Savaş bitince gitmek isteyen çok var ama biz kalmak istiyoruz. Çünkü İzmir'i çok sevdik. Aslında Suriye'de maddi durumumuz çok daha iyiydi. Arabamız ve kendi evimiz vardı. Kısacası her şeyimiz vardı. Yaşam şartlarımız da şu anki durumumuza göre kat kat iyiydi. Ancak savaş başlayınca annem ve 4 kardeşimle yollara düştük. Babam bizi geçirdi kendi ise elimizdeki varlığı satıp gelecekti ancak satması uzun sürdü ve o nedenle de gelmedi. Şimdi ise çıkamıyor. Bu konuda bildiğimiz bu. Arada telefon ile konuşuyoruz. O kadar.
 

'Türkiye'ye müteşekkiriz'


Yaşanan savaş nedeniyle Türkiye'yi suçlamadığını aksine kapılarını açtığı için müteşekkir olduğunu belirten Selçan, 'Savaşta Türkiye'nin etkin olduğunu duyuyor ve gazetelerde okuyoruz. Ancak Türkiye'yi suçlamıyorum aksine bizlere sahip çıktığı için müteşekkiriz. Türkiye'ye yani İzmir'e de alıştık. İyi kötü yaşamaya çalışıyoruz. Bunun yanında Türkiye'nin genelini bilmiyorum ama İzmir'de yaşam şartları çok pahalı. Evler kötü ama kiraları çok pahalı. Gıda çok pahalı. Evde 5 kişiyiz ve 3'ümüz çalışıyoruz. Ancak zar zor yaşıyoruz. Yetmiyor ama olsun. En azından burada hayati tehlikemiz yok. Çocuk olabilirim ama o savaş durumunu iyi hatırlıyorum. O savaş esnasını yeniden yaşamaktansa ne iş olursa yaparım' ifadelerini kulandı.
 

Hayalim, 10 katlı bina yapmak


Okuyup, Türkiye'de hatta İzmir'de sivil polis olmak istediğini dile getiren Selçan, sözlerini şöyle sürdürdü: Çünkü sivil polisler onlar bize çok iyi davrandı ve davranıyor. O nedenle sivil polis olmak ve insanlara onlar gibi iyi davranmak istiyorum. Bir de büyüyünce daha çok çalışıp, 10 katlı bina yapacağım. 10 katlı binadaki bütün daireleri sadece durumu kötü olanlara yani fakir insanlara vereceğim. Bir kuruş kira da istemeyeceğim. Hayattaki tek isteğim ve en büyük hayalim bu. Abisine göre daha utangaç olan ve Türkçe'yi daha az bilen Barat ise zar zor konuştu. Büyüyünce de karton toplamak istediğini söyleyen Barat, 'Ancak kartonu da sadece Alsancak semtinde toplayacağım. Çünkü burayı çok seviyorum. İnsanlar hiç kötü davranmıyor. Burada sürekli karton toplayıp, insanları izlemek istiyorum (utangaç ve gülümseyerek)' dedi.