Gamze Geçer- Gazetecilerin ve çiftçilerin 365 gün çalışan meslekler olduğunu söyleyen Eskiyörük, “Medya ve tarım olarak ikimizde insanları besliyoruz. Biz gıdayla, siz fikirle besliyorsunuz.  Emeğimizle para kazanıyoruz. Gazeteciler de çiftçilerde mağdur durumda. Gazetecilik mesleğindeki baskılara benzer olarak, biz de ithalat baskısı altındayız. Dünya çiftçisiyle rekabet edemiyoruz,  kaygılarımız var. İthalat hastaya aspirin vermek gibi, günü kurtarıyor ve Türkiye tarımını karartıyor. İthalat politikası 80’li yılların sonunda başladı. Hiçbir sonuç alınmadı. Bugün Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ithalat politikasından vazgeçmeli. Türkiye’nin üretebildiği bir ürünü ithal etmek, Türkiye’nin bir ayıbı’ dedi.


Gazeteciler düşük ücretlerle çalışıyor


57 yıldır kutlanan 10 Ocak Çalışan Gazeteciler gününün kaygı dolu bir gün olmaya başladığını dile getiren İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen, ‘2017 yılı Türk basın tarihinin en sıkıntılı yıllarından biriydi. Kaygımız 2018’inden böyle olacağı yönünde. 57 yıllık süreçte olan ekonomik ve sosyal kazanımlar giderek azalmaya başladı. Toplu sözleşme hakları kullanılamaz hale geldi. Gazeteciler düşük ücretler karşılığında çalışmaya başladı. İletişim fakültelerinden mezun olan öğrenciler geleceğinden kaygılı, çünkü işsizliğin en yüksek olduğu sektörlerden biri. İşsizliğin yanı sıra tutuklamalar da gazeteciliğin önünde büyük baskılar oldu. Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın 18 Aralık 2017’de açıkladığı verilere göre 145 gazeteci ve medya çalışanı tutuklu. 10 bini aşkın gazeteci işsiz kaldı. 2017 yılında çok sayıda medya kurumu ise ya kapatıldı ya da el konuldu. Otosansür basının damarlarında zehir gibi dolaşıyor. Türkiye’de medya görevini yapamaz hale geliyor. Dünyada, Türkiye’nin giderek itibari zedeleniyor’ dedi.


Kooperatifler markalaşmalı


İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ‘Yerelde Kalkınma’ adıyla başlattığı İzmir Modeli hakkında konuşan Eskiyörük, şöyle devam etti: Bu model kırsalın sorunlarını çözmeden kentlerin sorunlarını çözemeyiz anlayışıyla oluşturuldu. 10 yıl önce İzmir tarım grubunu kurduk. Tarımın üretimi, ticareti ve sanayisi var. Bütün aktörleriyle bu grubu oluşturduk. Amacımız tarımın önemsenmesi. Tarım noktasında Türkiye’ye yol gösterecek ışık tutacak, model olacak bir İzmir var. İzmir olarak Türkiye’nin önündeyiz. Yerel kalkınma demek sadece ürün almak değil, ürünün önemsenmesini ve sahiplenmesini kapsıyor. Kooperatifçilik olgusunu geliştirebilmek hedef olmalı. Türkiye kalkınacaksa kooperatiflerle kalkınmalı. Kooperatifler bir marka olmalı.
 

Çiftçi entegre örgütlenebilmeli


Tarım Grubu üyesi Yaşar Ünsal, İzmir tarım modelinin iyi niyet, akıl ve işbirliği olarak tanımlanabileceğini söyleyerek, ‘Tarımın sorunu pahalı ürün, ürünlerin istikrarsızlığı, ithalat artışı, mutlu olmayan tüketici, mutsuz çiftçi. Çiftçiler küçük ölçekli araziye sahip. Bilinçli üretim yapmakta zorlanan yaşlanan bir tarım kesimi var. Türkiye’de tarımı çözmek istiyorsanız birinci iş entegre örgütlenebilmek. Çiftçi, girdiyi toplu almanın ve toplu satıyor olmanın avantajı kullanabilmeli. Bunun içinde bir yasa lazım. Çiftçi örgütlenmesine ilişkin müstakil bir yasa gerekiyor. İzmirli çiftçiler bir model üretti. Türkiye’de en çeşitli ürüne sahip bölge Ege. Burada başarılan bir model, Türkiye’nin her yerinde uygulayabilir’ şeklinde konuştu.