Gamze Geçer- Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç kadınların son dönemde yaşadığı sıkıntılara değinerek, 'En tehlikelisi kadının eve kapatılması. Bunu günümüzde birileri, kadına sadece evin içinde bir yaşam ve evin içinde hayat lütfederek yapıyor. Evin dışına çıkmasına çok fazla istemiyorlar. Biz de olabildiğince kadınları sokağa çıkarmaya çalışıyoruz. Bazen sosyal kültürel etkinliklerle, bazen kooperatif çalışmalarıyla, bazen mahalle parklarına yaptığımız kamelyalarla, spor aletleriyle kadınların dışarı çıkmasını sağlıyoruz. Belediyelerin bu dönemde yapacağı en önemli şey kadınları sokağa çıkarabilmek, kadın sokakta olursa daha adaletli bir durum ortaya çıkacaktır' dedi. Başkan Mehmet Gönenç ile Bergama'yı yapılan ve yapılacak projeleri konuştuk.

-Dünden bugüne, Bergama'da hayata geçirdiğiniz projeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Kültür Merkezi Bergama için hayati bir dönüm noktası durumunda, siz orayı nasıl tanımlıyorsunuz?

Bu Mart'ta belediye başkanlığımın 9. yılını tamamlayacağım. Bu 9 yılın özetini yapabilirim. Yaşama geçirilen birçok proje var. Geçiremediğimiz de birçok proje var. Bergama geçmişten bugüne çok önemli kültür ve sanat kenti, yaklaşık 2500 yıllık bir tarih var burada. Bu tarih içinde birçok uygarlık izini bırakmış. Dolayısıyla Bergama'nın en farklı, en temel özelliği ve ayrıcalığı kültürü ve tarihidir derim. Bu durum, bugün de bize Bergama'ya ne yapmamız gerektiğini söylüyor aslında. Her kentin bir öyküsü var. O kentin öyküsü doğrultusunda siz o kenti geliştiriyorsunuz. Bu nedenle biz de Bergama'da göreve başladığımızdan bu yana eski yapıların restore edilmesi, cephe sağlıklaştırma ve bazı sokaklarda bu restore edilen yapıların yenilenmesi gibi değişimsel korumaya gittik. Örneğin kale mahallesinde yapılan restorasyonlardan sonra binaları konukların kalabileceği butik otellere, pansiyonlara ve çeşitli mekanlara çevirdik. Onun dışında tabii ki kültürel ve sosyal etkinlikler çok önemli, 2000 yıl önce 3 tane antik dönem tiyatrosu olan bir kentti ama tiyatro salonu yoktu. Bu yüzden kültür merkezi Bergama için önemli bir gereksinimdi. BERKM'yi (Bergama Kültür Merkezi) tamamladık. Şimdi Bergamalılar haftada en az birkaç gün o kültür merkezi etkinlikleri, tiyatroları, sahne sanatları etkinlikleri ve çeşitli gösterileri izleme imkanı buluyorlar. Özellikle çocuklar daha ilkokul çağlarından itibaren tiyatro ve müzikle tanışıyorlar. Tabii ki belediyeciliğin diğer klasik hizmetlerini yol yapımından tutun da çöp toplanmasına kadar genel hizmetleri de aksatmamaya çalışıyoruz. Genelde hem sosyal projeler hem de kültürel projelerle geçmişe uygun bir belediyecilik anlayışı sergilemeye çalışıyoruz diyebilirim.


-Bergama Kültür Merkezi etkinlikleri hazırlanırken nelere dikkat ediliyor? Hedef olarak belirlenen yaş grubu gençler olarak gözüküyor. Sebebi nedir?

Mutlaka ayda birkaç kez bir tiyatronun olmasını istiyoruz. Bergama için tiyatro çok önemli burada 1940'lı yıllarda, Bergama halkevi oyuncuları, Asklepion'da oyunlar oynamışlar. Sonra İsmet İnönü'nün bir sözü var, 1939-1940 yıllarında, 'Biz savaştan sonra dünya klasiklerini Bergama Asklepion'unda seyrettireceğiz ve bunları halkımıza sevdireceğiz' diye. Savaştan kastı 2. Dünya Savaşı, o yıllarda Bergama'da tiyatroyla ilgili ciddi hareketlilk var. Bu nedenlede BERKM'yi (Bergama Kültür Merkezi) kurduktan sonra hemen Bergama Belediyesi Şehir Tiyatrolarını da kurduk. Dolayısıyla artık Bergamalıların da bir tiyatrosu var. Bunu önemsiyoruz, onun dışında çocuklarla ilgili etkinlikler çok önemli, henüz küçük yaşta sanatla, müzikle, tiyatroyla ve edebiyatla tanışan çocukların, yaşamı boyunca daha başarılı olacağını ülke için de daha önemli katkılar sunacağını düşünüyorum. Günümüzde maalesef internet oyun salonları, savaş alanı gibi. Bunlar aslında çok önemli tehlike, o nedenle gençleri biraz daha sanata, spora ve kültüre yöneltmek lazım. Bu ikisi bizim için çok önemli. Onun dışında kültür merkezinde, halk ve sanat müziğine, sergilere, kitap imza günleri ve söyleşilere kadar birçok etkinliklere ev sahipliği yapıyoruz. Olmazsa olmazımız o çocukları, gençleri seyirci olarak oraya çekebilmek, çünkü toplumun dönüşümü ve eğitimi orada başlıyor. Büyüklerle zaman kaybediyoruz demek istemem ama gençlerle bir şeyleri yapmak her zaman daha umut verici.


Yaptığımız etkinliklerle kadını sosyal hayata davet ediyoruz


-Türkiyede kadına uygulanan şiddet ve evden çıkarılmama durumunda ilçelerde çok fazla bir etkinlik söz konusu değil. Ama Bergama bu bağlamda kadını aktif hale getiriyor. Yaptığınız çalışmalar neler?

Son yıllarda maalesef özellikle kadına yönelik şiddette çok ciddi artış var. Sadece kadına yönelik değil çocuklara yönelik şiddette de öyle, birtakım tacizler var. Ne yazık ki kadınların eski eşleri tarafından öldürülmesi, vurulması ve kadının da giderek aslında toplumda eşit bir yurttaş olarak yaşamanın yavaş yavaş uzağına itilmesi gibi bir süreç yaşıyoruz. Aslında televizyon dizilerini seyrettiğimizde de çok farklı bir manzarayla karşılaşmıyoruz. TV dizilerinde ve programlarda şiddet ve kadının aşağılanması topluma kanıksatılıyor diye düşünüyorum. Ama böyle bir toplumda bir şeyleri değiştirme adına birilerinin bir şeyler yapması gerekiyor. Tabii ki bizde elimizden geldiğince kadınların hem kültürel hem sosyal yaşama ekonomik hayata katılmasına sağlayacak işler yapmaya çalışıyoruz. Bu belediyelerin tek başına yürütebileceği bir süreç değil.


Özellikle bu konuda gönüllü çalışan insanlar, STÖ, dernekler ve vakıflar da çok önemli. Biz de burada bir kooperatif yaşama geçirdik. Bergama Kadın Emeği Üretim Kooperatifi yaklaşık 2 yıl önce kuruldu. Yavaş yavaş bu konuda aktif üretimler yapmaya başlandı. Özellikle köyde yaşayan kadınlarımızı da bu üretim sürecine dahil etmek istiyoruz. Orada hobi diyebileceğimiz seramik yapımından tutun boyama, parşömen yapımı gibi değişik kurslar da olabiliyor. Onun dışında aile bütçelerine katkı sağlayabilecekleri birtakım kurslar da açıyoruz. Örneğin file unuttuğumuz bir değer, herkes naylon poşetle alışveriş yapıyor. File örme kursu başlattık hatta kadınların kooperatife gelmeden kendi evlerinde ördükleri fileleri de değerlendirmeye çalışıyoruz. Bu konuda İzmir Büyükşehir Belediyesi bizi destekliyor. Onun dışında burada pazarcılar odasıyla bir çalışma yapacağız. Dolayısıyla kadınlarımız burada ürettikleriyle aile bütçesine de katkı sunacaklar. Onun dışında köylerde açılan kurslar, Bergama Yaşam Boyu Eğitim Merkezi'nde açılan kurslarla kadınları biraz deyim yerindeyse evden dışarıya çıkarmaya uğraşıyoruz. Çünkü en tehlikelisi kadının eve kapatılması. Günümüzde birileri kadına sadece evin içinde bir yaşam ve evin içinde hayat lütfediyorlar, evin dışına çıkmasını çok fazla  istemiyorlar. Biz de olabildiğince kadınları sokağa çıkarmaya çalışıyoruz. Bazen sosyal kültürel etkinliklerle, bazen kooperatif çalışmalarıyla, bazen mahalle parklarına yaptığımız kamelyalarla, spor aletleriyle kadınları sokağa çıkarmaya çalışıyoruz. Belediyelerin bu dönemde yapacağı en önemli şey kadınları sokağa çıkarabilmek, kadın sokakta olursa daha adaletlli bir durum ortaya çıkacaktır.

- 2014 yılında Bergama UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girdi. Bu durumun turizm açısından sonuçları ne oldu? Son yıllarda yaşanan siyasi olaylar turist sayısını nasıl etkiledi?

Bergama adına şanssızlık yaşadık. 2014 yılı Haziran ayında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girdik. Bu liste turizm adına da çok olumlu sonuçlar ortaya çıkarabilecek bir durum aslında. Bu bir koruma projesi, mantığı buraya daha çok turist gelsin değil, dünya miras alanı içinde korunması sağlansın. Koruma kullanma dengesi içerisinde bozulmadan gelecekte kuşaklara aktarılması adına bir koruma projesi; ama çok doğal olarak bir yer bu listeye girince deyim yerindeyse tanıtım aracına, farklılığa ve ayrıcalığa da kavuşuruyor. Bu nedenle de bir turizm hareketliliğine neden oluyor. 2014'ten sonra özellikle 2015 ve 2016'da ziyaretçi sayısında ciddi bir artış bekliyorduk. Ama birtakım şansızlıklar oldu ülke adına, 2016'da terör olayları, patlamalar, içeride yaşanılan iç sıkıntılar ve 15 Temmuz darbe girişimi yaşandı. Bunların hepsi Türkiye'ye gelen genel ziyaretçi sayısını çok aşağılara çekti. Yaklaşık yüzde 50 oranında düşüş söz konusu. UNESCO ile birlikte ivme kazandık derken yaşanan olaylarla tam tersi bir durum ortaya çıktı. Şimdi yavaş yavaş 2018'den itibaren bir toparlanma sürecine gideceğiz, öyle gözüküyor. Ona rağmen yine de biz tanıtımlarımıza, uluslararası fuarlara, turizm fuarlarına katılıma ara vermedik. Bergama'yı tanıtmak için Ticaret Odası ile birlikte uğraş içerisindeyiz. Önümüzdeki yıllarda bu durum biraz daha farklılaşacak.


Kooperatifçilikte olumsuz deneyimlerin etkisi var


-Bergama zengin bir tarım ve hayvancılık bölgesine sahip. Kooperatifleşme durumunda bir gelişme söz konusu mu?

Bizim bölgemizde kooperatifleşme yok. Bu tabii biraz da buradaki tarımsal üretim kültüründen kaynaklanıyor. Genelde Bergama ve Bakırçay Ovası şimdiye kadar pamuk, domates hatta mısır tohumu gibi daha çok endüstriyel ürünlere yönelmiş durumda, o nedenle sebze, meyve üretimi, süt, hayvancılık geride kalmış durumda. Bölgemizde kooperatifleşme eksikliği var. Şöyle bir şanssızlık da var. Bergama'da daha önce birkaç başarısız deneme olunca ve sonu hüsranla bitince, insanlar tekrar kooperatif çalışmalarına girmekte tereddütte kalıyorlar. Çamavlu Mahallesi'nin kooperatifi vardı. Kendi yöresinin sütünden ürettiği peynirleri Türkiye genelinde bir marka yapmıştı. 90'lı yıllar ve 2000'lerin başıydı. Daha sonra ekonomik anlamda zora girince  kapatılmak zorunda kaldı. Deyim yerindeyse iflası gerçekleşti. Bu kötü bir deneyim oldu. Bugün 100-200 dekar toprak işleyen, pamuk eken bir çiftçinin belki bir kooperatif şemsiyesine ihtiyacı olmayabilir. Ama aile işletmesi olan, küçük parça tarlalarda bu işi yapmaya çalışan insanların mutlaka desteğe ihtiyacı var. Büyükşehir Belediyesi ile bu açığı kapatmaya çalışıyoruz. Burada da güçlü tarımsal kooperatif olacak aslında kooperatif devlet politikası ya da tarım bakanlığı uygulaması olarak görülmüyor. Tam tersine serbest piyasa koşulları ve özel girişim daha çok dayatılan durum. Tabii ona da itirazımız yok ama genelde bu konuda belediye destekliyor.

-İstihdam çalışmaları nasıl ilerliyor?

Bergama bölgesi uzun yıllar sanayi yatırımlarının olduğu bir yer olmadı. Zaman zaman yerel yönetimler de eleştirildi. Çok haklı olmamakla birlikte ağır söylemler gerçekleşti. Ama tabii son yıllarda bu iş yavaş yavaş değişmeye başladı. Çok önemli bir potansiyel var. Son yıllarda ulaşımı kolaylaştıracak yolların yapımı, Kuzey Ege konteyner limanı ve Bergama'nın kendi iç dinamiklerinin yaratmış olduğu cazibeyle beraber yatırımcılar da bu bölgeye gelmeye başladılar. Bunların somut örneklerinden biri Ovacık Sağancı Bölgesi'nde bulunan Organize Sanayi Bölgesi'ne gelen rüzgar gülü kanat üretimi yapan fabrikadır. Bu dünyanın en önemli fabrikalarından birisi. Bizim şu an Organize Sanayi Bölgesi'yle yaptığımız çalışmalarla yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimi konusunda bir kümelenme bölgesi. Bu tarz üretim yapacak kişilerin buraya gelmesi yönünde bir çabamız ve teşviğimiz var. Önümüzdeki aylar içerisinde buraya yeni yatırımlar gelme olasılığı var. Herhalde bu yıl içinde, bir iki fabrikanın Bergama'ya yatırım yapma kararını net olarak alacağını tahmin ediyorum. Onun dışında Aşağıkırıklar'da kurulması planlanan Batı Anadolu Serbest Bölgesi bununla ilgili de Gaziemir'de bulunan ESBAŞ ile Ekonomi Bakanlığı arasında ön protokol imzalandı. Bu protokol sonrasında bölgeyle ilgili çalışmalara başlandı. Herhalde 3-4 yıl içinde planlanan çalışmaların sonuna gelinir ve sonrasında serbest bölge olarak burada gelişme olur diye tahmin ediyoruz.

- Belediye Başkanlığı için bu dönem tekrar aday olacak msınız? Halktan tarafınıza gelen olumlu ya da olumsuz bir mesaj var mı?

Tekrar adaylık için olumlu olumsuz karar vermiş değilim. Bunu önümüzdeki birkaç ay içinde değerlendireceğim. Halktan en çok gelen mesaj ve eleştiri, Belediye Başkanlarının daha fazla sokakta olması, daha fazla ilişki ve iletişim kurması. Bu da hiç yadırganacak bir durum değil. Mazeret olarak söylemiyorum ama bize bağlı olan 114 köy, 5 belde bize bağlı mahalle haline dönüşünce Bergama 18 mahallesi olan bir ilçe olmaktan çıkıp, 137 mahallesi olan 102 bin nüfusu olan Türkiye'deki birçok ilden coğrafi olarak büyük bir alana dönüştü. O nedenle son 2-3 yıldır bunun getirdiği zorluklarla da boğuşuyoruz. Bu biraz bizi sokaktan uzaklaştırmış olabilir. Genelde vatandaştan gelen mesajlar bu doğrultuda, daha fazla seni sokakta görelim, oturup çay kahve içelim.
 

Coğrafi işaret bu yıl alınmış olur


- Bergama tulum peynirinin coğrafi işaretini alma süreci ne aşamada?

Tulum peyniriyle ilgili coğrafi işaret için patent enstitüsüne başvurduk. Bu süreç yaklaşık 2-2,5 yıldan beri devam ediyor. Artık yavaş yavaş sona doğru gelindi. Herhalde 2018 yılı içinde Bergama tulum peynirinin coğrafi işareti alınmış olacak. Coğrafi işaret alındığında bu ürünün korunması da sağlanacak. Korunmadan kastım şu; bugün bergama tulum peyniriyle ilgisi olmayan peynirler birtakım markette, çarşıda ve pazarda tulum peyniri adıyla satılıyor. O vakit de sizin ürününüz yavaş yavaş değersizleşip kimliksizleşiyor. Alan tüketici de 'Aa bu muymuş anlı şanlı anlatılan Bergama tulum peyniri' diyorlar. O nedenle bu coğrafi işaretten sonra belirli coğrafyada, belirli tekniğe bağlı kalınarak yapılan ürünler, Bergama tulum peyniri etiketi taşıyabilecek. Onun dışındakilerin böyle bir yasal yaptırımla karşılaşması söz konusu, bu da olumlu bir sonuç doğuracak. Sanırım 2018 yılında bu süreç bitmiş olur.