Ankara'da 4 yıl önce yılbaşı gecesini geçirmek için biraraya gelen 7 üniversite öğrencisi, doğalgazdan zehirlenerek yaşamını yitirdi. Yapılan soruşturmanın ardından Ankara 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan dava sonuçlandı. Doğalgaz firması yetkililerini suçlu bulmayan mahkeme müteahhit, ev sahibi, kiracı, kombi firmasının sahibi ve kombi firmasının çalışanına 2 yıl 6 aydan, 5 yıl 10 aya kadar değişen hapis cezaları verdi.

Ölen öğrencilerden Özgür Attila'nın annesi Okşan Attila da 'Apartman dairesini kiralarken yeterli özeni göstermediği' gerekçesiyle  2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı ve ceza 18 bin 200 lira para cezasına çevrildi.

'HUKUK OKUYAN OĞLUMUN KEMİKLERİ SIZLAMIŞTIR'

Kararın kendisine bir kez daha evlat acısı yaşattığını vurgulayan Okşan Attila, apartmanı ağustos ayında kiralarken ev sahibinden kombinin bakımının yapılıp yapılmadığını sorduğunu, 'Evet' yanıtından tatmin olmayıp, kombi bakım belgelerini istediğini ve bunları da mahkemeye sunduğunu anlattı. Okşan Atilla şöyle konuştu:

"Hayatta kaç kişinin aklına kiraladığı evin kombi bakım belgelerini istemek gelir. Benim geldi ama mahkeme bunu bile yeterli görmedi. Zaten 4 yıldır omuzlarımda bu yükü taşıyorum. Bu karar beni çok yaraladı. Oğlum Özgür, Bilkent Ünivresitesi Hukuk Fakültesi'nde okuyordu. Yaşasaydı bu yıl mezun olacaktı. Herhalde bu hukuk faciası karşısında evladımın kemikleri sızlamıştır."

DOĞALGAZ YETKİLİLERİNİN AKLANMASINA TEPKİ

Doğalgaz faciasının aynı zamanda bir hukuk faciası olduğunu savunan anne Okşan Atilla sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tüm bilirkişi raporlarında doğalgaz şirketi kusurlu bulundu, ancak son bilirkişi raporu, -ki bu rapor ısmarlamadır- doğalgaz yetkililerini akladı ve duruşma bitti. Bu ülkede adaletin, vicdanın, insanlığın, hakkın hukukun geçerli olduğunu düşünüyordum ama inancımı kaybettim. Bu bir hukuk faciasıdır. Mahkeme salonuna giremediğim için kararı bana eşim bildirdi. Orada yıkılmışım beş kişi beni zor kaldırmış."

Okşan Attila'nın 22 yıllık eşi Murat Attila da kararın 'hukuk garabeti' olduğunu öne sürerek mücadeleye devam edeceklerini, iç hukuk yollarını tüketip sonuç alamazlarsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde hak arayacaklarını söyledi.