Aykut Polatlı-Son bir ay içinde gelen haberler gözleri Menemen'e çevirdi. Önce kasım ayında Menemen'de Ö.U. isimli bir vatandaşın evinde patlama meydana geldi. İlk etapta patlamanın tüpten meydana geldiği düşünüldü. Ancak patlama ile ilgili araştırmanın derinleştirilmesi üzerine, patlamanın Ö.U.'nun patlayıcı yapma girişimi sırasında meydana geldiği anlaşıldı. Yapılan araştırma sonucunda, Ö.U.'nun IŞİD cihatçısı olduğu ve Suriye'de çatışmalara katıldığı tespit edildi. Ö.U.'nun, Suriye'den dönüşünde ise hücre yapılanması için çalışma başlattığı ve sahil bölgesindeki hücre yapılanmalarının koordinasyonu konusunda görevlendirildiği belirlendi. Ve Ö.U.'nun, birçok militan da topladığı açıklandı 16 Ocak'ta yayınlanan polis bülteninde.

Ardından 31 Ocak'ta bir tutuklama haberi daha geldi. Suriye'de IŞİD saflarında çatıştığı ileri sürülen İngiliz vatandaşı Cabdiwahb Cige M., ülkesine dönmek üzere yasadışı yollardan geldiği İzmir'de polis tarafından yakalandı. Suriye'den yasadışı yollarla Hatay'a geçip oradan da Menemen'e gelen Afrika kökenli İngiliz vatandaşı Cabdiwahb Cige M., bir ihbar üzerine polis tarafından takibe alındı. Polise 'Mustafa Halid' adına düzenlenen sahte kimlik gösteren ancak üst aramasında İngiltere pasaportu ele geçirilen Cabdiwahb Cige M., işlemlerinin ardından sevk edildiği adliyede 'Resmi belgede sahtecilik' suçundan tutuklandı.


20'ye yakın kişinin IŞİD'e katıldığı iddia ediliyor

Arka arkaya gelen haberler Menemen'de tuhaf şeyler olduğunun göstergesiydi. Menemen'in sosyal ve ekonomik durumuna baktığımızda, daha çok İzmir merkezden uzak, fakir ailelerin yerleştiği, kiraların düşük ve geçimin daha kolay olduğu bir kent profili ortaya çıkar. IŞİD'in örgütlenmesini kolaylaştıran yerler de bu özelliklere sahip. Çünkü buralarda ekonomik darlık içinde olan aileleri para vaadiyle ya da eğitimsiz ailelerin çocuklarını dini eğitim vererek daha iyi bir birey haline getireceğiz vaadiyle kandırmaları kolaylaşıyor.

Menemen'de 20'ye yakın kişinin cihat etmek vaadiyle kandırılarak IŞİD'e katıldığı iddia ediliyor. Sayının bundan çok olma ihtimali de var. Siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları, Menemen'de asıl sorunun ilçedeki maddi yetersizlikler ve devletin teröre destek veren politikaları sonucu bu tip gruplara müsamaha gösterilmesi olduğunu söylüyorlar.

IŞİD'e katılım böyle oluyor


Menemen baz alındığında IŞİD'e katılım şöyle oluyor: Öncelikle kara cübbeli, sakallı ve kendilerini dindar gösteren (her sakallı ve cübbeli insan değil) insanlar çevrede peydah oluyor. Bunlar daha çok fakir ailelerin bulunduğu mahallelerde, bir hücre evi ya da bir eğitim yuvası (!) açıyorlar. Mahallelilerle konuşarak çocuklarının daha iyi ve dindar bir insan olacağı yalanıyla kandırarak saflarına katıyorlar. Daha sonra etkileri altına aldıkları genç ve çocukları; para, cihat, sevap gibi vaatlerle IŞİD'in Suriye ve Irak kamplarına gönderiyorlar.

Aileler susuyor

Mahalle sakinleri ise IŞİD'den korkuyor. Bu konuda kimseyle konuşmak istemiyorlar. Mahalle sakinlerinden bir kişi, adını vermemek ve fotoğrafını çekmemek şartıyla şunları anlattı: Aileler inkar ediyor. Yok kayıptır. Falanca yere çalışmaya gitti. Ama bellidir. Yaralı olanlar geldi. Hatta 'öldü' dediler. Bunların postacıları var. Mahalle aralarında ofis gibi yerler açtılar. Bunu yapan da sakallılardır. Giyimlerinden ayırt ediliyor. Onlar bizi kandıramayacaklarını anladıkları için bizimle konuşmazlar. Aileler, evlerde toplanıyor. Konuşmalar yapıyorlar, beyinleri yıkanıyor insanların. Devlet bu olanları görüyor ama karışmıyor.

Devlet politikasının sonucu

Menemen'de bu tür örgütlenmelerin nedeni ile ilgili konuştuğumuz isimlerden MHP Menemen İlçe Başkanı Ahmet Emekli, 'Hükümetin terör örgütlerine yönelik politikasından vazgeçerek onları destekler nitelikte bir politikaya yönelmesinin sonuçlarını yaşıyoruz. Bununla da kalmıyor, popülist şekilde hareket eden yerel siyasetçiler de bunlara göz yumuyor. Direkt ya da kısmi şekilde bu tür örgütlenmeler destekleniyor. Daha önce adını duymadığımız dini tarikatlar dernekleşiyor. Bu gidişle sadece Menemen değil, tüm İzmir bundan etkilenecek. Bu tür yapılanmalar fakir ve eğitimsiz aileleri hedef alır. Menemen de, İzmir'e göç eden fakir ailelerin en çok yerleştiği yer. Bu tür aileler, dini duyguları sömürülerek ya da maddi yardım vaadiyle kandırılıyor. IŞİD gibi terör örgütleri de fakir insanları kullanıyor.

Mahalle komiteleri kurduk

Yakın zamanda IŞİD'e karşı eylem yapan HDP ve HDK ile de görüştük. HDP Menemen İlçe Eş Başkanı Mustafa Aydın, 12 Eylül sonrası solcuların boşalttığı fakir semtlerde, dini grupların ağırlık kazanmaya başladıklarını söyledi. Aşırı dini gruplar içerisinde yer alan IŞİD gibi örgütlenmelerin de bundan faydalandıklarını dile getiren Aydın, 'Devletin Kürdü Kürde kırdırma politikasının da etkisiyle IŞİD, Menemen'de örgütlenmeye başladı' dedi. Çınarlıtepe ve Işıklar Mahallesi gibi yerlerde IŞİD'in oldukça güçlü olduğunu da sözlerine ekleyen Aydın, IŞİD'e katılan aileler hakkında da şunları söyledi: IŞİD'le bağlantıya geçen insanlar ise kapalı kutu. Aileler konuşmak istemiyorlar. Biz yoksul kesimin yaşadığı yerlerde örgütlenmeye çalışıyoruz. Mahalle komiteleri kurduk. Her mahallenin envanterini çıkartıyoruz: Kaç kişi yaşar, kaçı işsiz, muhtaç, engelli, suçlu olduğunu belirliyoruz. Biz cuma sohbetleri gibi çarşamba sohbetleri gerçekleştirerek gençlerimizi ve ailelerini IŞİD'in elinden kurtarmaya çalışıyoruz' dedi.

Toplantılarını ormanlık alanlarda yapıyorlar

HDK il yöneticisi Tayfur Bahşi de IŞİD'in örgütlenmesinin Kürd'ü Kürd'e kırdırma politikasının bir parçası olduğu görüşünü paylaşıyor. IŞİD'in saflarına katılan kişilerin uyuşturucu batağına saplanmış olan gençler olduğunu ileri süren Bahşi, 'Fakir ve uyuşturucu satan, kullanan gençleri para ve cihat vaadiyle kandırıyorlar' dedi.
Bu gençlerin çoğunu IŞİD'e gitmese hapse girecek kişiler olarak tanımlayan Bahşi, 'Hapse gireceğime cihat eder, para da kazanırım diye düşünüyorlar' dedi.

Çocuğu IŞİD'e katılan bazı ailelerin de çocuklarını almak için Suriye'ye gittiklerini ama onları alamadan geldiklerini sözlerine ekleyen Bahşi şöyle devam etti: Aileler genelde rahatsızlar ama basına da konuşmak istemiyorlar. Çünkü çocuklarının ve ailelerinin can güvenliğinden korkuyorlar. Hak vermemek elde değil, Türkiye'de kimsenin can güvenliği yok.  Çocuğu IŞİD'e katılan bazı aileler önce bizimle konuşmak istediler, daha sonra tehdit aldıkları için sustular. Gençler giderken ailelerine para bırakıyorlar. Ben cihada gidiyorum, diyorlar. Ailenin dini duyguları fazlaysa sesini çıkarmıyor. Son zamanlarda IŞİD'in yaptığı barbarlıklar neticesinde ailelerin içine kuşku düşmeye başladı. Şimdi tepkiler üzerine IŞİD toplantılarını ormanlık alanlarda ya da gizli evlerde yapıyor.