Süleyman Gülen- Kadına şiddetin ve kadın şiddet davaların gittikçe arttığı Türkiye’de bu duruma dikkat çekmek için İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi Üyesi Avukatları İzmir Adliye Binası önünde basın açıklaması düzenledi. Açıklamayı Avukat Öniz Özsoy okudu.

 

Açıklamadan satır başları şu şekilde:

25 Kasım yüzleşme günüdür

Kadına yönelik şiddete karşı mücadele gününün tarihçesi; maria, patria ve minerva isimli üç kız kardeş ile başlar. Onlar; dominik cumhuriyetin’in faşist trujillo iktidarına karşı yürüttükleri direniş ile dünya tarihine geçen ve 25 kasım 1960 tarihinde diktatörlük askerlerince tecavüz edilerek öldürülen mirabel kardeşlerdir. Kod adları ile “kelebekler” kadınlar bugünde “kelebeklerden” aldıkları güçle dünyanın her yerinde cinsiyete dayalı ayrımcılığa ve şiddete karşı mücadele etmektedir. Bu nedenle 25 kasım tüm insanlık için aynı zamanda kendisi ile yüzleşme günüdür; 25 kasım, kadınların yalnızca kadın olmaları sebebiyle, en temel insan hakkı olan yaşam haklarının güvence altında olmadığı gerçeğiyle yüzleşme günüdür. 25 kasım, kadınların, yalnızca kadın olmaları sebebiyle, maruz kaldıkları ayrımcılığın ve şiddetin, aile içinde ve kamusal alanda yaygın ve sürekli olduğu gerçeğiyle yüzleşme günüdür. 25 kasım, kadınların, yalnızca kadın olmaları sebebiyle, hukuki, siyasi, ekonomik ve sosyal alanda eşitliğe sahip olmadıkları gerçeğiyle yüzleşme günüdür. 25 kasım, kadınların, yalnızca kadın olmaları sebebiyle, dünyanın  %1’ine, dünya gelirinin ise %10’una sahip oldukları gerçeğiyle yüzleşme günüdür. 25 kasım, kadınların, yalnızca kadın olmaları sebebiyle, açlık sınırı altında yaşayan dünya nüfusunun üçte ikisini oluşturdukları gerçeğiyle yüzleşme günüdür.

Cinsiyet eşitliği için 300 yıl gerek

Dünya Ekonomik Forumu’nun 2017 tarihli küresel cinsiyet uçurumu raporuna göre, toplumsal cinsiyet eşitliğinin tesisi için, dünya, 300 seneye ihtiyaç duymaktadır. aynı raporun, cinsiyet eşitliği sıralamasında türkiye,144 ülkenin bulunduğu listede 130. sırada yer almıştır. Ülkemizde her yıl yüzlerce kadın, kadına yönelik şiddet eylemleri neticesinde hayatlarını kaybetmektedir. Kadın cinayetlerini durduracağız platformu derneğinin verilerine göre 2018 yılı kasım ayına kadar 363 kadın, erkekler tarafından öldürülmüştür. Türkiye’de yaşayan (en az) her üç kadından birinin, fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik şiddete maruz kaldığı araştırma sonuçları ile sabittir. Türkiye’de kadınların yarısı çalışmamaktadır. çalışan kadınların yarısı ise hiçbir sosyal güvenceleri bulunmaksızın, kayıt dışı istihdam edilmektedir. Kadınlar, daha çok dezavantajlı işlerde çalışma alanı bulabilmektedir. 2017 yılında, Türkiye’deki üst düzey yöneticilerin yalnızca %18’inin kadın olduğu tespit edilmiştir. İzmir barosu kadın hakları danışma ve hukuk araştırmaları merkezi, 400’den fazla gönüllü avukatıyla, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılıkla hukuksal alanda etkin biçimde mücadele etmektedir.  Kamusal yahut özel alanda, kadın olmanın yanında, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelinde ayrımcılığa ve şiddete maruz kalan, LBT kadınların başvurularına da açık bir merkezdir. Tüm kadınlar adına, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılıkla mücadeleye hukuksal alanda her gün, etkin biçimde, var gücümüzle devam edeceğimizi bildiririz.