2011 yılında başlayan İzmir Büyükşehir Belediyesi ile ilgili davaya yarın devam edilecek. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, avukatı Ercan Demir ile birlikte yargı süreciyle ilgili açıklama yaptı. Artık beraat istediklerini belirten Kocaoğlu, ayrıntılı bilgi vermesi için sözü avukatı Ercan Demir'e bıraktı. Büyükşehir'de gerçekleşen operasyondaki maliye müfettişlerinin, polislerın, hakim ve savcıların FETÖ nedeniyle tutuklandığını belirten Demir, Büyükşehir'e yapılan operasyonun bir kumpas olduğunu dile getirdi. FETÖ'nün emir ve talimatlarının bu operasyonda da uygulandığını belirten Demir, beraat isteyeceklerini söyledi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, 2011 yılında başlayan ve "Büyükşehir Davası" olarak bilinen yargı sürecine ilişkin avukatı Ercan Demir'le birlikte bir basın toplantısı düzenledi.  25 Ekim Salı günü 29'uncusu gerçekleşecek dava öncesinde konuşan Başkan Kocaoğlu, 1 Ocak 2011’te bütün belediye şirketlerine, belediye birimlerine Maliye teşkilatından müfettişler vergi kontrolörlerinin geldiğini hatırlatarak, “2017 Ocak ayında bu sürecin 5. yılını tamamlamış olacağız. 2 Mayıs'ta 2011’de ilk operasyon yapıldı. 22 Kasım'da, ben EXPO sürecinde yurt dışındayken bir operasyon daha yapıldı. 2012 Ocak ayında dava görülmeye başlandı. Kamuoyunda 'dava bitti mi, bitmedi mi' gibi birçok soruyla muhatap oluyoruz. Biz de yargıya olan güvenimizden dolayı bugüne kadar bir açıklamada bulunmadık. Bizim dava sürecinden sonra ülkede birçok şey yaşandı, yarın da duruşmamız var. Artık beraat istiyoruz” dedi.

 
Usulsüz yargılama ve kumpas organizasyonu

Başkan Aziz Kocaoğlu'nun avukatı Ercan Demir, belediyeye yönelik soruşturmanın dayanağının hukuki olmadığını, “usulsüz ve hileli delil toplama” işlemi yapıldığını söyledi. Yaşanan tüm sürecin ardından Büyükşehir'e yönelik süreçte yer alan maliye müfettişlerinin, polislerin, savcı ve hakimlerin Fettullahçı Terör Örgütü (FTÖ) üyesi olmak iddiasıyla tutuklandığını vurgulayan Demir, “Büyükşehir'e yönelik yapılmış işlemlerin tamamı, kaynağını hukuktan almayan kumpas organizasyonudur. Büyükşehir Davası ile ilgili olarak derhal beraat kararı verilmesini bekliyoruz” dedi. Avukat Ercan Demir konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı:

“Başkan Aziz Kocaoğlu'nun çete lideri, bürokratların bu çetenin yöneticisi ve üyeleri olarak suçlandığını öğrenmemiz ve iddianamenin düzenlenip mahkemeye sunulması ile birlikte bu çete davasının başladığı bir süreç yaşadık. Tüm bu sürelerde biz; 'soruşturmanın başladığı günden itibaren kaynağı hukuki değildir. Soruşturma sürecinde toplanan delillere ilişkin işlemlerin hiç biri hukuki değildir. Dava açılıp yargılanmaya başlanılması ve tutuklama kararları  hukuki değildir' demiştik. Şimdi tabii o günlerde bugün olduğu gibi bir takım organizasyonları net bir şekilde söyleme durumumuz yoktu. Biz kamu gücünü elinde bulunduranlar, istihbarat ve emniyet gücünü elinde bulunduranlar değiliz. Biz pratik içinde gördüğümüz olguları aktarabi lirdik sadece. Bugün geldiğimiz noktada kamu görevlilerinin, yargı temsilcilerinin açıkladıkları bir süreç var. Söylendiğine göre, resmi olarak aktarıldığına göre, Fettullahçı Terör Örgütü (FTÖ) yapısının yargı, emniyet ve kolluk güçleri ve ordu başta olmak üzere, kaynağını derin bir yapıdan alan ciddi bir örgütlenme içinde oldukları; özellikle yargı ve emniyeti kullanarak kumpas davaları ve kumpas organizasyonları yaptıkları ortaya çıkmıştır. Biliyorsunuz bu kumpas organizasyonlarının başında, bütün Türkiye'de herkesin konuştuğu Ergenekon, Balyoz, Oda TV, Devrimci Karargah, Fenerbahçe dosyası, bazı KCK dosyaları ve tabii ki en başta İzmir Büyükşehir Belediyesi Davası dosyası bulunuyor. Yaşadığımız son bir kaç yıllık süreç içinde bu kumpas organizasyonunda neler yaptığı ortaya çıktı. Bu davaların bi r kısmı beraat ile sonuçlandı. Bu davalarda kumpas olduğu açıkça ortaya çıkmış oldu.”


Hukuk dışına çıkıldı

Büyükşehir Belediyesi'nin yaşadığı süreçle ilgili de bilgi veren Avukat Ercan Demir, “Bu kumpas organizasyonunun tanınmadığını kabul etmek için derhal berat kararı verilmesini bekliyoruz” diye konuştu. Belediyeye yönelik süreçte tamamen hukuk dışı hareket edildiğini ve tüm usul işlemlerinin yasalardan değil FETÖ'nün emir ve talimatlarından uygulandığını söyleyen Ercan Demir şöyle devam etti:

“İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik soruşturma, yargı ve kolluk güçlerinin o dönemki görevlerini işbirliği içinde planlanmış bir süreç olduğu, bu planlamanın başlangıcının 2010 yılında verildiğini, 2010 yılından itibaren teknik takip iletişim tespiti, telefon dinleme gibi yöntemlerle ya da ihbarcı organizasyonlarla ihbarcı bulmak gibi, soruşturma süreci başlatıldı. Soruşturmanın başından itibaren, kaynağını hiçbir şekilde hukuktan almayan, yani bütün usul işlemlerini, bütün yasal ve hukuki işlemleri, hukukun ve kanunun gereği olarak değil, belli bir yapının, FETÖ'nün emir ve talimatları içinde organize ederek götürmüş bir süreç yaşadık. Soruşturma ve yargılama aşamasında da bu süreci yaşadık. Soruşturma aşamasında teknik takip kararlarını veren savcı ve haki mler, bunları yürüten emniyet görevlileri, Büyükşehir Belediyesi'ne teftiş ve rapor düzenlemek için görevlendirilen maliye görevlileri, yakalama kararı veren, arama, iletişim tespiti kararı veren hakimler ve yargılamanın başında bu tutuklama sürecinin devamını sağlayan hakimler, savcılar, polisler, maliye görevlileri, bilirkişiler bunların tamamı şu anda FTÖ üyesi oldukları iddiasıyla tutukludur. Keza o dönemin başsavcısı, o dönem özel yetkili soruşturma bürosunun sorumlusu olan başsavcı vekili, bizim soruşturmamızı yürüten özel yetkili savcılar, o dönemin özel yetkili hakimlerinin tamamı tutukludur. Bunlara yöneltilen suçlama genel yapı ile birlikte FETÖ'nün üyesi olmak, FETÖ'nün abilerinin, ablalarının verdiği talimatlar doğrultusunda soruşturma ve yargılama yaptıkları yönündedir. Eğer bu yapı, kaynağı hukuktan alarak d eğil, kaynaktan illegal örgütün talimatlarından alarak kumpas davaları ve soruşturmaları organize etmişse, İzmir'de kaç dosya organize etmişlerdir; kaç kişi bunun mağduru olmuştur bilmiyoruz, ama İzmir'de bir numaralı muhatabı olan süreç Büyükşehir Belediyesi davası ve dosyasıdır. Bize göre soruşturmanın başlamasından iddianamenin düzenlenmesine ve yargılamanın belirli bir aşamasına kadar yürütülen bütün işlemler, hukuk dayanak alınarak yürütülmüş değildir. Dolayısıyla bu kaynakla oluşturulmamış olan bir dosyanın yargılamasının hala devam etmesinin bir anlamı yoktur. Ceza mahkemesi konusunda mahkumiyet dışında bir karar olanağı varsa, yargılamanın her aşamasında derhal beraat kararı verilir. Ama mahkumiyetin dışında bir karar verilmesi durumu var. Dolayısıyla tamamen hukuk dışı yöntemlerle elde edilmiş, bir usul tartışmasından öte tamamen bir planlama ile oluşturulmuş dava dosyasının yargılamasının sürmesi, bu süreci tanımak anlamına gelir. Bu eylem ve organizasyonları yapanları tanımak anlamına gelir, bu sürecin devam etmesi, bu nedenle İzmir halkının temsilcisi olan seçilmiş belediye başkanı ve yöneticilerin bu sürecin mağduru olarak anlaşılmalarının kabul edilmeleri ve yaşadıkları mağduriyetin yeterince sonuç doğurduğu kabul edilmeli. Bütün bu soruşturma sürecindeki örgütün kumpasları reddedilmeli ve tanınmamalı. Bu tanınmamanın karşılığında beraat kararı verilerek başkaca bir soruşturma işlemine gerek olmaksızın, bu süreci gerçekleştirenlerin tanınmadığının ortaya konması gerekir. Bu kapsam itibariyle net bir sonuç var ki, bu dosyaya yönelik yapılmış işlemlerin tamamı, kaynağını hukuktan almayan kumpas organizasyonudur. Bu kumpas organizasyonunun tanınmadığını kabul etmek için derhal berat kararı verilmesini bekliyoruz”.


Hiçbir örgütle işimiz olmaz

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve Av. Ercan Demir, gazetecilerin sorularına da yanıt verdi. ‘İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yürütülen bu kumpası nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizden bir şey istediler mi? Bu insanlarla hiç karşılaştınız mı?’ şeklindeki soruya yanıt veren Başkan Kocaoğlu,  “Bu operasyonun niye yapıldığı konusunda bilgimiz yok. Bu, yapan insanın beyninde ama bundan ne çıktı?  İzmir Büyükşehir Belediyesi yönetimi,  belediye başkanı yıpratılır ise buradan ne çıkar sorusuna cevap vermek lazım. CHP’li bir yerel yönetimin zayıflatılmasından başka bizim aklımıza bir husus gelmiyor.  Benden kimse bir şey istemedi. Benden kimse bir şey isteyemez de zaten.  Öyle bir şey isteyemezler.  İsteseydi de cevabını alırdı. Hiç kimseyle,  hiçbir yeraltı örgütüyle,  hiçbir ilişkimiz söz konusu olmamıştır.  Zaten geldiğimiz orijin bellidir. İlkelerimizi İzmirliler bilir.  Dürüst, adil, hukuka saygılı olacağız. Evrensel ahlak kurallarına uyacağız.  Biz 12 yıldır belediyeyi böyle yönetiyoruz;  böyle devam edeceğiz” diye konuştu.

 
Bunu en iyi Sayın Başbakan bilir

Fethullahçı Terör Örgütü suçlamasıyla açılan davalara İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun  müdahil olup olmayacağının sorulmasına üzerine Başkan Kocaoğlu, “Dava sürecinde bizimle ilgili konu gündeme gelir, müdahil olmamız gerekiyorsa, mutlaka müdahil oluruz” yanıtını verdi.

Başbakan Binali Yıldırım’ın  “2014 yerel seçimlerinde İzmir’de belediye başkanlığı aday kampanyasını yürütürken, FETÖ ablalarının, abilerinin CHP ile beraber kampanya yaptıklarına, sandık başını tuttuklarına bireb ir şahidim” sözlerini hatırlatan gazetecilere de Başkan Kocaoğlu şu yanıtı verdi:
“Bu açıklamanın seçimlerden 2.5 yıl sonra yapılmasına bir anlam veremediğimi söylemeliyim. Biz kapalı kapılar ardında kimseyle pazarlık yapmadık. Ben bir Allah’ın kulunu ‘bu FETÖ’cü abla, ağabeydir’ diye tanımıyorum. 2014 yerel seçimlerinde kimseyle pazarlık etmedim.  İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne operasyonu yapan FETÖ deniyor.  Ondan sonraki ilk seçim için de ‘yerel seçimde ortak olarak ablasıyla, abisiyle FETÖ’ deniyor. Bu ne biçim çelişki? 2014 yerel seçimlerinde partimize de, bize de İzmirli hemşehrilerimiz, köyün den kentine kadar teveccüh göstermiş,  üçüncü defa bizi seçmiştir.  Bunu uzaktan yakından hiç alakası olmayan başka bir yere bağlanmanın kimseye bir faydası yoktur.  Bence Sayın Başbakan’ın bu konuşması İzmir açısından da, benim açımdan da,  kendisi açısından da üzücüdür.  Çok üzüldüğümü ifade etmek istiyorum.  İzmir’de de Türkiye’de de kimin nasıl yoğurt yediğini herkes bilir.  Bizim nasıl durduğumuzu herkes bilir.  Bunu en iyi bilenlerden biri de Sayın Başbakan’dır.”
 

Dava açmam

Dava beraatla sonuçlandığında dava açıp açmayacağını soran bir gazeteciye de yanıt veren Başkan Kocaoğlu, “Tutuksuz yargılanan 129 kişiyiz.  128 kişiye karışamam ama ben Aziz Kocaoğlu olarak dava açmayı düşünmem.  Benim o süreçte çekiğim sıkıntıyı,  acıyı o dava geri getirmeyecek.  Onu yaşadım.  Tekrar dava açarak o günleri tekrar tekrar yaşamak istemem. Biz adaleti peşinde koşuyoruz. Hakkımızı arıyoruz.  Beraatla sonuçlanması bizim manevi olarak moralimizi düzeltecektir. Arkadaşlarımızla birlikte biz beraat istiyoruz.  Buna hakkımız olduğunu düşünüyoruz.  Hazırlık dosyasını yapan ve belediyede incelem e yapan 52 vergi kontrolörü çalakalem, ilkokul çocuğunun bile yapmayacağı şeyler yaptı. Denetleme işini bilen kişilerin gönderilmesi için Sayın Cumhurbaşkanı’na bile müracaat ettik. O denetçilerin de bu davada bizim aleyhimize büyük katkıları olduğuna inanıyorum” dedi.

En kısa sürede beraat etmek istediklerini söyleyen Başkan Kocaoğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Ama yarın ama en kısa sürede beraat etmek istiyoruz.  Davamız Ocak’a kalırsa 5 yıldır sürüyor olacak.  Ben tutuklanan, yargılanan, üst düzey bürokratlarımız tutuklandığında onların mesailerini üstlenerek Büyükşehir çarkını aksatmayan bütün arkadaşlarımıza huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Bizim gönlümüze beraat su serpecektir.”

 
Hedef yerel iktidarı yerle bir etmekti

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonun 2011 yılında olmasının nedeni ile ilgili bir soruya yanıt veren Avukat Ercan Demir, 2010 yılında Anayasa değişikliğine ilişkin referandum sonrası Yargıtay üyelerinin seçimlerinin yapıldığını hatırlatarak şunları söyledi:

“2011 başından itibaren de yeni Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun oluşumunun hemen ardından İstanbul,  İzmir,  Ankara gibi yerlerde özel yetkili mahkemeler ve savcılıklar hızla dizayn edildi.  Bu yapı ile bağı olmayan hakim ve savcılar vardı.  2011 yılından itibaren HSYK bu yapının eline geçtiği için orada yakını olmayan başka yere verildi. HSYK bu hakim ve savcılarla dolduruldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde 2010 yılında başlayan soruşturma 2011’ de patladı.  Birçok belediyeye de bu dönemde organizasyon yapıldı. 2011'de İzmir’de start verdiler. Bunun sebebi huku ki değildi. 2011’de artık bütün taşlar yerine döşenmişti.  Herhangi bir sarsılma olmadan İzmir’de istedikleri işleri yapabilecek durumdaydılar. Cumhuriyet Halk Partisi’nin belediye ve yerel yönetimlerdeki egemenliğinin kırılmasının argümanı olarak kullanıldı. İzmir’in yerel yönetiminin ana muhalefet partisinin elinden alınamayışının sürecini ortadan kaldırmak için hedeflendi. Ama her şeyi hedefledikleri gibi gerçekleştiremediler. Bu dava yerel idarecisini yerle bir edecek, sarsacak dava olmadı. İzmir halkı da bu sürece sahip çıktı. Hem dava sürecinde hem de İzmir halkına hiç de yansıtıldığı gibi durumlar olmadığı, boş ve saçma iddialar olduğu görüldü. Bir karşılık bulamadı.  Hedefler yerel iktidarı yerle bir etmekti.”

Demir, yargı sürecinde mağdur oldukları için dava açma yetkileri olmadığını, ancak HSYK’ya 60 sayfalık dilekçe vererek kovuşturulma yapılmasını talep ettiklerini, 1-1.5 yıl cevap alamadıklarını, HSYK’nın yapısı değiştikten sonra sadece polislere yönelik soruşturma açılmasına karar verildiğini hatırlattı.

“Büyükşehir Davası” sürecini yürüten ve şu an tutuklu bulunan hakim, savcı ve emniyet mensuplarının durumuna ve sayısına ilişkin soruya yanıt veren Demir, “Halen tutuklu olanların ‘Büyükşehir Davası’  süreci ile ilgili sorgulanıp sorgulanmadığını bilmiyoruz.  Biz de merakla bekliyoruz.  Öyle bir olanağımız olsa öğrenmek isteriz ama şu an öğrenme şansımız yok. Kaç kişi derseniz, Baş Savcı Vekili dahil olmak üzere yargı adliye ayağında 14 kişi..  Bilirkişiler kısmında 16 kişi diye biliyorum.  Bilirkişi hazırlık,  emniyet kısım ile ilgili bir sayı vermemiz mümkün değil.  Ama o süreçte Emniyet Organize Şube’de olanların  tamamının 15 Temmuz sürecinden önce başlayan süreçte tutuklandığını biliyoruz” dedi.

 
29. duruşma yarın

İzmir Büyükşehir Davası'nın 29. Duruşması,  yarın (25 Ekim Salı) saat 14.00’te başlayacak.  7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek duruşmada avukatların beraat talebinde bulunması bekleniyor.