FATİH ÖZKILINÇ-İzmir Büyükşehir Belediyesi eylül ayı olağan meclis toplantısı Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer idaresinde Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi(AASSM)’nde gerçekleştirildi. Oturumda bir süredir İzmir kamuoyunda tartışılan 30 Ekim 2020 tarihinde kentte meydana gelen depremde hasar gören orta hasarlı binaların dönüşümü için Dünya Bankası’ndan alınması hedeflenen 340 milyon dolarlık kredi tartışmalara neden oldu.

Mecliste sandalye dağılımı değişti
Oturumun başında yapılan bilgilendirmeye göre geçtiğimiz günlerde MHP’den istifa ederek İYİ Parti’ye geçen ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Foça Belediyesi Meclis Üyeliği görevlerinden istifa eden Osman Mert’in yerine CHP’li Alp Atay göreve geldi.  Böylelikle Büyükşehir Belediye Meclisi’nde sandalye dağılımı değişti. MHP bir meclis üyesi kaybederken CHP ise bir meclis üyesi kazandı. Meclis üyesi Osman Mert’in meclis üyeliğinden istifa etmesi nedeniyle boşalan Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Komisyonu üyeliğine de MHP Grup Başkan Vekili Selahattin Şahin oy birliği ile getirildi.

Seyyar taslağı meclisi gerdi
İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Projeler Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan, Sosyal Projeler Dairesi Başkanlığı ve Zabıta Dairesi Başkanlığınca birlikte yürütülmesi planlanan Geçici Süreli İzinlendirilen Seyyar Satış Faaliyetlerinin Düzenlenmesine ilişkin Yönetmelik Taslağı ise mecliste tartışmalara neden olurken AK Parti Grubu söz konusu taslağa yönelik eleştirilerde bulundu. Başkan Soyer ise, “Bu yeni bir adım, izlemek lazım. Eğer bu uygulamadan beklediğimiz sonucu alamazsak, bırakın genişletmeyi durdurma ihtimalimiz olur. Ama esnaf odamızla mutabakat içinde oldu. Biz de öngörüldüğü şekilde esnafımıza zarar vermeden devam edeceğini umuyoruz” dedi.

“Legalleştirmeye çalışma çabası”
Soyer’in ardından söz alan AK Parti Grup Başkan Vekili Özgür Hızal, “Bu illegal olarak yapılan seyyar satıcılığın legalleştirmeye çalışma çabasından başka bir şey değil. Meseleyi acite etmenin bir anlamı yok. Oysa Büyükşehir bir kentteki her konuyla ilgilenmeli. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, bir vizyonla göreve başladı ve ‘İzmir’i bir dünya kenti yapacağız’ dedi. Bu halde mi yapacağız Bu ne kadar bir yönetim anlayışı hepimiz inşallah çok uzun bir süre daha bu şehirde yaşayacağız. Daha önce İzmir’in kalbine bir hançer saplayıp büfeleri getirdiniz, şimdi ikinci bir hançer saplayıp acite ederek seyyar satıcıları gündeme getiriyorsunuz. Zabıta bir yandan seyyar satıcı ile mücadele edecek diğer sokakta seyyar satıcıların hangi noktalarda satış yapacağını belirleyecek. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!” dedi.

“İzmir’in bir gerçeği”
Hızal’ın eleştirilerine yanıt veren CHP Grup Başkan Vekili Mustafa Özuslu ise “Eğer İzmir’in bir dünya kenti vizyonu ile yönetilip yönetilmediğini test etmek istiyorsanız daha 2 gün önce Kültür Zirvesi’ndeki görüşmelere konuşmalara, dışarıdan gelen birçok önemli katılımcının söylediklerine bakmak gerekir. Ortaya konulan vizyona akmak gerekir. Eğer dünya kenti vizyonu test edilecekse, Sayın Soyer’in ortaya koyduğu, özellikle Birleşmiş Milletlerin stratejik plan olarak ortaya koyduğu, İzmir’e kattığımız stratejik hedeflerle İzmir’i nasıl bir marka kent haline getireceğimize belgeleriyle bakabiliriz. 1 milyar 80 milyon liralık Buca Metrosu ile İzmir’i ulaşımda hangi boyutlara, hangi dünya kentleriyle yarışabilir, hangisiyle kıyaslanabilir boyutlara getirdiğini görebiliriz. Karabağlar-Gaziemir metrosu, Kemalpaşa Metrosu, Çiğli Tramvayı ve yakın zaman da tamamlanacak olan Narlıdere Metrosu ile hangi plan ve vizyonla bu kenti nereye taşımak istediğimizi ortaya koyuyoruz. Bütün bu düzenlemeler içerisinde konuştuğumuz gündem maddesine ithafen söylüyorum; orada da İzmir’in bir gerçeği var. Sahilde mısır, kestane, çiçek satan insanlar var. Bunların düzenlenmesi, örgütlenmesi ve meslek odalarıyla birlikte değerlendirilerek, vergi vererek onuruyla çalışan vatandaşlar haline getirilmek istenmesinin bu şekilde küçük görülmesini esefle kınıyorum” ifadelerini kullandı.

“Kimse endişe etmesin”
Özuslu’nun ardından söz alan CHP’li Kökkılınç da, “Bu konunun abartıldığını ve yanlış bir algı yaratılmaya çalışıldığını düşünüyorum. Bu seyyar ile ilgili bir durum değil. Bugün kaçak çalışan birçok seyyar var ve işgal harcı ödemiyor. İşgal harcı almak kamu yararına yapılan bir düzenleme. Biz burada geçici işgal faaliyetlerinin düzenlenmesine yönelik bir önerge hazırladık. Kimse endişe etmesin çok güzel düzenlenmiş bir kent görecekler” diye konuştu.

Boztepe’den ‘siyaset kalpazanlığı’ çıkışı
Meclis’in dilek ve temenniler bölümünde söz alan AK Partili Meclis üyesi Hüsnü Boztepe ise Başkan Soyer’in Dünya Bankası’ndan alınacak krediyle ilgili yaptığı açıklamaları hatırlatarak sert eleştirilerde bulundu. Boztepe, “Sayın Soyer’in bu yaptığı hukuk dilinde ‘sahtekarlık’, siyasette ise ‘siyaset kalpazanlığı’ denir” dedi. Boztepe’nin sözleri mecliste gerilime neden olurken Başkan Soyer, eleştirilere yanıt verdi. Başkan Soyer, uzun zamandır süre gelen tartışmalara açıklık getireceğini belirterek “Anlattığım zaman, siyasi kalpazanlık nedir, onu da herkes daha iyi anlayacak. Dünya Bankası ile ilgili görüşmelerimiz pandemi öncesi ocak ayında Washington’da gerçekleşti. Pandemi öncesinde yetkililerle oturduk, müzakereler ettik, birçok konuya kaynak yaratabilir miyiz diye… Heyetlerle, uzmanlarla, yetkililerle görüştük. Gündemi kentsel dönüşüme getirmek istedim, onlar da ‘bununla ilgili bir ekip çalışıyor, sizi onlarla görüştürelim’ dediler. Onlarla görüştük. Ekip dedi ki; ‘Biz Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vasıtasıyla Türkiye’de 3 şehre 500 milyon dolar finansmanı sağlamak için görüşme yapıyoruz; Tekirdağ Manisa, Kahramanmaraş’ İzmir bunların içinde yok. Fakat bizim anlattığımız kentsel dönüşüm modelinde etkilendiler ve “Mart’ta İzmir’e geleceğiz. Destek olduğumuz modeller dünyaya örnek olacak şeyler değil ama sizin anlattığınız model dünyaya örnek olarak sunabileceğimiz bir model olabilir” dediler. Pandemi çıktı gelmediler. Fakat 30 Ekim depreminden sonra Dünya Bankası yetkililerini aradım, “Burada yeni bir durum var, ciddi hasar görmüş binalarımız var, kentsel dönüşümle ilgili bize kaynak açın” dedim. Dediler ki; ‘500 milyondan bir şey ayıramayız ama acil ihtiyaç başlığıyla belki bir finansman yaratabiliriz.’ Ben de '250 milyon dolar ihtiyacımız var' dedim” dedi.

Orta hasarlılarla ilgili çözüm
Afet mevzuatı orta hasarlılara İzmir’de 5 bin 800 civarında orta hasarlı yapı olduğunu dile getiren Soyer, “Tüm deprem krizi süresi içerisinde öğrendiğimiz şey şu oldu; afet mevzuatımız ağır hasarlılarla ilgili güzel bir finansman imkanı getiriyor ama orta hasarlılarla ilgili böyle bir çözüm yok. Sadece şu söyleniyor; ‘1 yıl içinde güçlendirme yapmak zorundasın.’ Çok ciddi bir maliyet gerekiyor. Oysa vatandaş için orta hasarlı bina ile ağır hasarlı bina arasında fark yok, ikisi de oturulamaz durumda. En azından güçlendirme yapmak zorundasınız. Biz de bu boşluğu gördüğümüz için 5 bin 800 konutun finansmanı için güzel bir adım atmış oluruz dedik, böyle bir teklifle gittik. Olağanüstü ciddi bir çaba başlattılar, Hazine Bakanlığı ve İller Bankası uzmanlarıyla belki 1-2 yıl sürecek müzakere süreci 4 ayda tamamlandı. O rakam 340 milyon dolara çıktı. Kredi mutabakatına varıldı. Dünya Bankası Türkiye Direktörüne sorun. İller Bankası ve Hazine Bakanlığı uzmanlarına sorun. 340 milyon dolarlık kredi mutabakatına varıldı. Üzerinden birkaç ay geçtikten sonra geri dönüş alamadığımız için Sayın Cumhurbaşkanı geldiğinde kendisine konuyu ilettim. O da ‘ben bunu arkadaşlarımla konuşacağım’ dedi, ben de olumlu bir iklim olacağını düşündüm. Aylar geçti. Ben bunu siyasi rant olarak yapmıyorum, İzmir’e hayrı olsun, orta hasarlılarla ilgili sıkıntı çözülsün diye yapıyorum. Bununla ilgili Adalet ve Kalkınma Partilili arkadaşlarla konuşmalıyım, desteklerini istemeliyim diye düşündüm ve onlarla da görüştüm. ‘Bizler bu işe destek olacağız’ dediler” açıklamalarında bulundu.

“İzmir bundan yararlanamıyor”
Kredi dosyasının oluşturulduğunu ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayına sunmadığını belirten Soyer, “340 milyon dolarlık bütçeyi 4 ay içinde çıkardık. İller Bankası ve Hazine Bakanlığı ile birlikte yaptık, onlar da emek verdi. Sonuçta çıktı. Bu para orada duruyor. İki tane sıkıntı var, niye imzalanmıyor diye. Uzmanlarımızın bir bölümü düşündüler ki; para, o 500 milyonun içinde aktarılacak. Ama böyle bir şey olmadığını aktardık. Bir süre bundan dolayı geciktiğini düşünüyorum. İkincisi, belediyelerin yurtdışından bulduğu kaynaklara hazine garantisi vermek durumuna hükümetimizin olumlu bakmadığına dair duyumum var, doğru mu değil mi bilemem. Ama bildiğim şey; aylardır mutabık kalmışken İzmir bundan yararlanamıyor. İsyanımız, üzüntümüz bu. Kalpazanlık, sahtekârlık bunun neresinde! Burada sadece bir hüsnü niyet vardır ve biz bunun arkasından koşmaya devam edeceğiz. İzmir’e, Türkiye’ye güvenilmiş. Dünya Bankası Direktörüne sorun. Kredide mutabıkız, tek eksiğimiz devletin garantör olması ve onay vermesi. Burada başka bir belki yok. Ne siyasi şov amacımız var ne siyasi rant hedefimiz var. Bu, hepimizin meselesi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yeni binasının yapılmasında da bir bölümü kullanılacak. Depremde zarar gören İZSU’nun bazı bölümlerinde de kullanılacak. 5 yıl ödemesiz, 30 yıl vadeli, yüzde 1 faizli bir kredi. Bu, ülke ekonomisi için kazançtır, istihdam ve ticari canlılık demektir. Özetle; takipçisi olmaya devam edeceğiz. Benim bildiğim bundan ibaret Burada kimseyi suçlamıyorum. Bunlar spekülasyon. Bizim bunu hak ettiğimizi düşünüyorum. Bu bir başarıdır. İzmir, Türkiye için kazançtır” diye konuştu.

Mecliste 'söz alma' tartışması
Başkan Tunç Soyer’in açıklamalarının ardından salonda ‘söz alma’ tartışması yaşandı. AK Parti Grup Başkan Vekili Özgür Hızal söz istedi ancak Başkan Soyer, ‘Söz isteyenler sorusunu sorduğumda el kaldırmadınız, son sözü ben söyledim’ diyerek Hızal’a söz hakkı vermeyerek meclis toplantısını sonlandırdı. Hızal’ın konuşmaya devam etmesinin üzerine Başkan Soyer teknik ekibe dönerek ‘Mikrofonu kapatın’ dedi. Salondan ayrılmak için harekete geçen Soyer ile AK Parti grubu arasında kısa süreli bir tartışma yaşandı.