FATİH ÖZKILINÇ- Koronavirüs salgınındaki vaka artışı dolayısıyla tüm ülkede geçerli olacak 17 günlük tam kapanma sürecinin başlaması nedeniyle İzmir’de 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı kutlamaları erken başladı. Konak Meydanı’nda Tarihi Kemeraltı Çarşısı girişinde gerçekleşen 1 Mayıs'a ilişkin basın açıklamasına DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve İzmir Barosu'nun katılımıyla yapılacak basın açıklamasına TKP, EMEP, HDP, İşçi Partisi  ve daha birçok parti, sendika üyesi katıldı. Basın açıklamasına katılmak için Konak Vapur İskelesi tarafından gelen bir gruba alan girişinde polis slogan attıkları ve toplu yürüdükleri gerekçesiyle müdahale etti. Yaşanan arbedede Polisin müdahalesi sonucu 3 kişi gözaltına alındı, gözaltına alınanlar polisin sert müdahalesine maruz kaldı. Müdahalenin ardından gözaltına alınanlar sendika yöneticilerinin araya girmesiyle bırakıldı ve sağlık kontrolü için hastaneye götürüldü.

 

Yapılan görüşmelerin ardından alanda basın açıklamasını okuyan DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, “Türkiye’nin dört bir yanında 1 Mayıs Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü için yan yanayız. Yasaklara rağmen, baskılara rağmen umudu büyütüyoruz. Her gün 1 Mayıs her yer 1 Mayıs diyoruz. On yıllardır dünya halklarına sınırsız bir emek ve doğa sömürüsü, savaşlar, ekonomik kriz, artan eşitsizlik, yoksulluk, işsizlik dışında hiçbir şey sunmayan bu düzen COVID-19 salgınıyla insanlığın geleceğini tehdit ediyor” dedi.

Çarklar dursun, ölümler bitsin!

Dünya kapitalist sisteminin yarattığı eşitsizliklerin ağır sonuçlarını her gün yaşandığını dikkat çeken Memiş Sarı, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “ Sağlık hizmetlerinin ve güncel olarak da COVID-19 aşısının bir ticari meta haline gelmesinin bedelini insanlık ağır biçimde ödüyor. COVID-19 salgınıyla mücadelede dünyanın en başarısız ülkelerinden birinde hayatta kalmaya çalışıyoruz. Sermayenin ve patronların çıkarları için, akıl, bilim ve milyonların sağlığı yok sayılıyor. Buradan bir kere daha haykırıyoruz: Çarklar dursun, ölümler bitsin! Bugün “tam kapanma” diye sundukları önlem paketinde de işçi sınıfının ve halkın sağlığını ve gelirini değil sermayenin çıkarlarını korumaya çalışıyorlar. Çarklar dönmeye, çalışanların çoğunluğunun işe gitmeye, insanlarımız ölmeye, sağlık emekçilerimiz tükenmeye devam ediyor. Tam kapanma dedikleri önlemlerde biz yokuz: Çalışanlar hastalanmaya, çalışmayanlar da açlığa mahkum ediliyor. Açık alanlarda nefes almamız yasaklanıp kapalı ortamlarda çalışmaya zorlanıyoruz. Ne pahasına olursa olsun ‘çarklar dönecek’ inadıyla, insan yaşamı piyasaya kurban ediliyor. Yeterli aşı tedarik edilemiyor. Göz göre göre hastalanıyoruz, ölüyoruz ve tükeniyoruz! ‘Böyle salgın mücadelesi olmaz’ diyor ve yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz.”

İşçinin taleplerini sıraladı

1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı’nda işçinin ve emekçinin taleplerini sıralayan Sarı, “Herkese aşı, herkese gelir desteği sağlansın, acil ve zorunlu işler dışında 4 hafta çarklar durdurulsun! Çalışırken hastalanan emekçiler için COVID-19 iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul edilsin! Kod 29 ve ücretsiz izin zulmüne son verilsin! İşsizlik Sigortası Fonu kaynakları patronlara değil işçilere ve işsizlere destek için kullanılsın! Asgari ücret üzerindeki tüm vergi ve kesintiler sıfırlansın! İşsizliğe karşı kamu istihdamı artırılsın, hukuksuz biçimde işten çıkarılan kamu emekçileri işlerine iade edilsin, çalışma süreleri azaltılsın. Doğa katili projelere, Kanal İstanbul’a, betona, savaşa, silahlanmaya, sermayeye değil aşıya ve sosyal desteklere ayrılsın. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınsın! Zorunlu mallarda ve elektrik, su, doğalgaz, iletişim faturalarında dolaylı vergiler sıfırlansın, fatura borçları faizsiz ertelensin. Örgütlenme, özgür toplu sözleşme ve grev hakkı önündeki tüm engeller kaldırılsın! İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa etkin şekilde uygulansın, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün İşyerinde Şiddete Karşı 190 sayılı sözleşmesi onaylansın! 2020 1 Mayıs’ında ifade ettiğimiz gerçek, 2021’de çok daha net bir biçimde ortadadır. Bu düzen yaşamı ve gezegeni tehdit eden büyük bir felakete dönüşmüştür. Felakete dönen bu düzen, baskılarla, yasaklarla, yalanlarla, sansürle, kışkırtılan ırkçılık ve ayrımcılıkla, toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle, kısacası zulümle ayakta tutulmak istenmektedir. Bu felakete son vermek, insanlık için yeni bir başlangıç yapmak, eşitliğin, özgürlüğün, adaletin, demokrasinin egemen olduğu, kardeşçe, barış içerisinde yaşayacağımız yeni bir toplumsal düzen kurmak ellerimizdedir” diye konuştu.