İzmir'in bazı bölgelerinde kötü koku problemi yaşanırken, bu sorunu kuraklığın artırdığını belirten Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, "Son 60-70 yılın en kurak dönemini geçiriyoruz. Yağmur suyu olmadığı için rögarlarda pis su kalmış durumda" dedi.

İzmir'in bazı bölgelerindeki kötü koku problemi, son günlerde yeniden arttı. Kentte yaşayanlar, sosyal medyadan koku sorununa tepki gösterirken, Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, problemin son dönemde artmasının kuraklığa bağlı olduğunu belirtti. Kuraklığın yanı sıra yerel yönetimlerce uygulanan yanlış çalışmalar olduğunu da söyleyen Prof. Dr. Yaşar, "Bu yıl daha fazla doğa olayı var. Kurak bir yıl geçiriyoruz. Son 60-70 yılın en kurak dönemini geçiriyoruz. Yağmur olmadığı için rögarlardaki pis su kalmış durumda. Her geçen yıl koku problemi artıyor. Kuraklık İzmir'de kötü koku sorununu arttırdı. İyi hesaplama yapmak ve planlamak gerekiyor" dedi.

'ÖNEMLİ OLAN KİRLİLİĞİ YERİNDE KESMEK'

İzmir'deki çevre problemlerine de dikkat çeken Prof. Dr. Yaşar, "İzmir'de ciddi çevre problemleri var ve koku da bunlardan bir tanesi. Bu yıl kötü koku problemi daha da arttı ve yılın bu döneminde dahi koku hissediliyor. Özellikle rögarlardan gelen bir koku var. İzmir'in pek çok yerinde bu kokuyu duyabiliyorsunuz. Bu kokunun nedenlerini yıllardır söylüyoruz. Derelerin altının betonlanması hem yaşamı öldürdü hem de kokuya neden oldu. Daha sonra kireçleme olayları başladı. Bunların bilimsel bir tarafı yok. Yapılması gereken tek bir işlem vardı o da fabrikalardan gelen tüm suların biyolojik arıtmadan geçirildikten sonra denize verilmesiydi. Maalesef fabrikalardan arıtılmadan gelen su ciddi kirliliğe neden oluyor. Bu yıl İzmir Büyükşehir Belediyesi 80 bin kamyon pislik attığını söyledi. Peki bu pislik neden geliyor? Durduk yerde doğa kendini kirletmez. Önemli olan bu kirliliği yerinde kesmek" diye konuştu.

Öte yandan biyolojik arıtmaların doğru çalışması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Yaşar, "Özellikle iç körfezde beklediğimiz günleri biz yakalayamadık. 1980'lere kadar körfeze para atıldığında sular pırıl pırıl olduğu için görülürdü. Büyük Kanal Projesi'nden sonra artık kirlilik sorununun çözüldüğünü düşündük. Maalesef yine de olmadı. Fabrikalardan gelen suların arıtılması lazım" dedi.