Ali Budak- Üniversitelerin normalde bilimsel çalışmalarıyla konuşulması gerekirken İzmir’in 2 köklü üniversitesi Dokuz Eylül ve Ege Üniversitesi ise turnike, emniyet müdürü, kadro kıyımı gibi sorunlarla gündemde. Yaşanan kadro kıyımı ve yakınlarını yerleştirdiği iddiaları konusunda DEÜ Rektör Vekili Prof. Dr. Erdal Çelik’ten herhangi bir açıklama gelmezken, Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak ise Ege’ye tahsis edilen emniyet müdürü ve kaldırılması istenen turnikeleri savunuyor. Yaşanan gelişmelerle ilgili görüştüğümüz Eğitim-Sen İzmir 3 No’lu Üniversiteler ve KYK Şubesi ise basın açıklamasında bulundu.


‘Kampüslerimizde, aklın ve bilimin hakim olması gerek’

İzmir’deki üniversitelerin son günlerde yaşanan gelişmeler sonrasında bilim ve ortaya koydukları başarılarla anılması gerek Eğitim-Sen İzmir 3 No’lu Üniversiteler ve KYK şubesi Başkanı Kıyasettin Ulaş Yasa, ‘Her geçen gün aydınlamanın, aklın ve bilimin hâkim olması gereken üniversitelerimizde akıllara ziyan yeni uygulamalar görüyoruz. Kampüslerimizde OHAL koşulları içinde her gün yeni anti demokratik, hukuksuz ve keyfi uygulamalara rastlamak sıradanlaşmış, KHK’larla ve açığa almalarla hukuksuzca öğrencilerinden, hastalarından koparılan akademisyenler, kampüslerin öğrenci etkinliklerine yasaklanması, sendikal faaliyetlerin yapılmasında zorluklar çıkarılması, üniversite bileşenlerine dayatılan hukuksuz ve keyfi uygulamalar maalesef olağan hale gelmiştir’ dedi

‘AKP ilçe başkanlarıyla personel tanışması’

Yasa, İzmir üniversitelerinde durumun daha da vahim olduğunu belirterek, ‘Sürekli değişen rektörler ve atanan kayyım rektörler eliyle İzmir’in iki köklü üniversitesi olan Ege Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi’nde, her değişen rektörle birlikte dekanlar, bölüm başkanları, enstitü ve yüksek okul müdürleri ve idari yönetim kadroları da değişiyor. Hangi ihtiyaçtan yapıldığı asla bilinmeyen bu atamalarla yeni rektörler kadrolaşma çalışmalarına hız kesmeden devam ederken, bazen bölümdeki hocaların dahi istekleri dışında, baskı ve zorlamayla, hiçbir hukuk ve etik dinlenmeden gerçekleştiriliyor. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde yaşananlar bunu en somut örneğidir. Atanan bazı yöneticilerin ‘personelle tanışma gezilerine’ AKP’li ilçe başkanları ile çıkmaları ve atamalarda özellikle Eğitim-Bir-Sen üye ve yöneticilerinin yoğun şekilde yer alması, gerçekleştirilen kadrolaşmanın boyutunu ve pervasızlığını gözler önüne seriyor’ dedi.

‘Kampüse emniyet müdürü, akıllara zarar bir olay’

Kampüslerde oluşan tepkilerin polis ve ÖGB baskısı ile sürekli olarak engellendiğine dikkat çeken açıklama, şöyle devam ediyor: Öğrenciler, sendikalar ve meslek odalarının en basit demokratik talepleri dahi zorla yasaklanmaya çalışılıyor. Daha birkaç hafta önce işlerinden atılma tehlikesi ile karşılaşan işçilerin sendikaları ile yapacağı basın açıklamasına dahi müdahale edilerek zorla kampüs dışına çıkarıldı. Kampüslerdeki bunca olumsuz ve anti demokratik uygulama Ege Üniversitesi’nin yeni atanan rektörüne yetmemiş olacak ki, kendisi daha önce hiç görmediğimiz türden uygulamalara girişti. Yeni atanan Ege Üniversitesi rektörünün basına açıkladığı ‘kampüse Emniyet müdürü atanması’ konusu ise tamamen akıllara zarar bir olaydır. Yapısı gereği aydınlanmacı, ilerici, sermayeden ve iktidardan bağımsız üniversite anlayışının temeline dinamit koymak ve özgür bilimi yok etmektir.

Turnikelerin kaldırılması engelleniyor

‘İzmir Valisi ve Emniyet Müdürü ile görüşme yaparak, Bornova Emniyet Müdürü’nün, Ege Üniversitesi Emniyet Müdürü olarak atanmasını sağladığını’ söylemesini eleştiren Yasa, ‘Bu durum Ege Üniversitesi’ne atanan Rektör’ün üniversiteye bakış açısını ve hangi saiklerle görevini yapacağını bizlere açıkça gösteriyor. Artık demokrasinin ve özgürlüğün kırıntılarının dahi olmadığı, fakülteler arasında bile turnikesiz geçiş yapamadığımız Ege Üniversitesi Kampüsü OHAL şartlarının da katkısı ile tamamen emniyet güçlerine bırakıldı. Ege’nin atanmış rektörü turnikeler konusunda da gerçeği çarpıtmakta ve kamuoyunu yanıltmakta. Turnikelerin kaldırılması için çalışma yapılması dahi kampüste şiddetle zorla engelleniyor. Turnikelerde yaşanan onlarca olumsuzluğu görmemek, üniversite kapılarını halka kapatmak olan turnike sistemini savunmak anlaşılabilir bir durum değil.

Üniversiteler, atanmış rektörlerin evi değildir!

‘Atanmış rektör, konuyu ‘evini kilitlemek’ diye bir örnek ile kendince açıklamaya çalışıyor’ diyen Yasa, şöyle devam etti: Sayın atanmış rektör, üniversiteleri bir eve benzetecekseniz bilin ki o sizin değil bizim evimizdir. Kapısını kilitleyeceksek biz kilitleriz. Sizden önce gelen ve giden rektörler buna şahittir. Atanmış olan ve iktidar destekli yönetimimizin bu gerçekleri bilerek hareket etmesi temennimizdir. Sizi üniversiteleri üniversite, kampüsleri kampüs olmaktan çıkararak, güvenliği sağlanması gereken alanlar olarak gördüğünüz bu anlayışı bir an önce terk etmeye çağırıyoruz. Aksi taktirde daha önce hiçbir üniversitede görülmeyen bu uygulamanızla akademi tarihine kara bir sayfa olarak yazılacaksınız.

Üniversitelerde bilim için mücadeleye devam

Akademisyen, öğrenci, memur, taşeron tüm üniversite bileşenleri olarak hareket ettiklerini söyleyen Yasa, ‘Özgür, aydın, ilerici, laik üniversiteler ve bilime olan inancımızla, bu gibi anlayışlarla, sermayeden ve iktidardan bağımsız üniversiteler için mücadele ettik ve etmeye devam edeceğiz. Bizleri KHK ile hukuksuz olarak ihraç etmeniz, açığa almalarınız, baskılarınız, kadrolaşmalarınız buna engel olamayacak. Ta ki insan, toplum ve doğa yararına üniversiteler kuruluncaya, üniversitelerde her türden anti demokratik uygulamalar kalkıncaya ve bu anlayışlar tarihin çöplüğüne atılıncaya kadar mücadele etmeye de aynı kararlılık ve inançla devam edeceğiz’ diye konuştu.