FATİH ÖZKILINÇ- İzmir’de 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı nedeniyle DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve İzmir Barosu Gündoğdu Meydanı’na “1 Mayıs Çelengi” bırakıp basın açıklamasında bulundu. Tam kapanma nedeniyle sınırlı sayıdaki katılımcıyla gerçekleştirilen törene Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, CHP Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu, İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aykut Aydemir ile sendika ve oda temsilcileri katıldı.

Güvenlik güçlerinin gözetimi altında gerçekleşen törende “1 Mayıs Çelengi”nin bırakılmasının ardından grup adına İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı basın açıklamasında bulundu. 1 Mayıs Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle bir araya geldiklerini belirten Çamlı, “Yasaklara rağmen, baskılara rağmen bizlerin 1 Mayıs’ta söyleyecek sözümüz, büyüteceğimiz umudumuz var. Dünya kapitalist sisteminin yarattığı eşitsizliklerin ağır sonuçlarını her gün yaşıyoruz. Aklı, bilimi, emeği ve insan yaşamını öncelemeyen bir anlayışla yönetilen bizler, ağır bedeller ödüyoruz. Yıllardır dünya halklarına sınırsız bir emek ve doğa sömürüsü, savaşlar, krizler, eşitsizlik, yoksulluk, işsizlik dışında hiçbir şey sunmayan bu düzen COVID-19 küresel salgınıyla insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Covid-19 ayrımcılık yapmıyor söyleminin tam bir safsata olduğu, eşitsizlikleri daha da belirginleştirdiği  kısa zamanda ortaya çıktı. Salgın sonrası hızla artan işsizlik, yoksulluk ve sağlık hizmetlerine ulaşmadaki eşitsizlik bunun en büyük göstergesi oldu” dedi.

“Tam kapanmada biz yokuz”

Koronavirüs salgını sürecinde işçilerin korunmadığını ifade eden Çamlı, “COVID-19 salgınıyla  mücadelede dünyanın en başarısız ülkelerinden birinde hayatta kalmaya çalışıyoruz. Ülkemizde iktidar Covid-19 salgınında işçileri, emekçileri  koruyamamıştır. Onları  covid-19 karşısında korumasız bırakarak, işsizliğe, yoksulluğa ölüme terk etmiştir. Bugün“tam kapanma” diye sundukları önlem paketinde emekçi halkın sağlığını ve gelirini değil sermayenin çıkarlarını korumaya çalışıyorlar. Çarklar dönmeye, çalışanların çoğunluğunun işe gitmeye, insanlarımız ölmeye, sağlık emekçilerimiz tükenmeye devam ediyor. Tam kapanma dedikleri önlemlerde biz yokuz: Çalışanlar hastalanmaya, çalışmayanlar da açlığa mahkum ediliyor. Açık alanlarda nefes almamız yasaklanıp kapalı ortamlarda çalışmaya zorlanıyoruz. Ne pahasına olursa olsun ‘çarklar dönecek’ inadıyla, insan yaşamı piyasaya kurban ediliyor. Yeterli aşı tedarik edilemiyor. Göz göre göre hastalanıyoruz, ölüyoruz ve tükeniyoruz! “Böyle salgın mücadelesi olmaz” diyor ve yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz” diye konuştu.

Adaletsizliğin en çirkin yüzü karşımızda

Pandemi koşullarında emekçilerin adaletsizlikle karşılaştığını dile getiren Çamlı, “Sadece sağlığımız değil; işimiz, aşımız ve geçimimiz de tehdit altında. Pandemide yurttaşlarına en az ekonomik destek veren iki ülkeden biri Türkiye oldu. İşsizlik her gün yeni rekorlar kırıyor. Kod 29 ile tazminat bile alamadan işimizi kaybediyoruz. Milyonlarca çalışan ve ailesi ücretsiz izin dayatmasıyla günde 50 liraya yaşamaya mahkum ediliyor.  Salgın koşullarında bile ülkenin tüm kaynakları bir avuç şirkete peşkeş çekiliyor. Halk yaşam mücadelesi verirken, şirketler pandemide kârlarını artırıyor. Bir yanda açlık, yoksulluk ve işsizlik; diğer yanda servetler birikiyor. Ekonomik kriz ve pandemi koşullarında, adaletsizliğin en çirkin yüzü karşımıza çıkıyor. Doğadaki tüm varlıkları birer meta olarak gören kapitalist sistem anlayışı ile yürütülen politikalar sonucunda insanlığın yüz yüze kalmış olduğu iklim krizi ve ekolojik yıkım, pandemi sürecinde de hız kesmedi.  Pandemi dönemindeki sosyal kısıtlamalar da fırsat bilinerek rant için kent ve çevre talanına devam ediliyor. Pandemi sürecinde sınıfsal eşitsizliklerin yanında toplumsal cinsiyet eşitsizliği de derinleşiyor. Salgında kadınların omuzlarına yıkılan yük artıyor. Kadına yönelik şiddet tırmanıyor. İstanbul Sözleşmesi gibi kazanımlar iktidarın hedefi oluyor” şeklinde konuştu.

İşçi ve emekçilerin taleplerini saydı

“İşimiz, aşımız ve sağlığımız için söyleyecek çok talebimiz ve öfkemiz var” diyen İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, işçi ve emekçilerin taleplerini şu şekilde sırladı:

“Herkese aşı, herkese gelir desteği sağlansın, acil ve zorunlu işler dışında  4 hafta çarklar durdurulsun! Çalışırken hastalanan emekçiler için COVID-19 iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul edilsin! Kod 29 ve ücretsiz izin zulmüne son verilsin! İşsizlik Sigortası Fonu kaynakları patronlara değil işçilere ve işsizlere destek için kullanılsın! Asgari ücret üzerindeki tüm vergi ve kesintiler sıfırlansın! İşsizliğe karşı kamu istihdamı artırılsın, hukuksuz biçimde işten çıkarılan kamu emekçileri işlerine iade edilsin, çalışma süreleri azaltılsın. Bütçeler,  doğa katili projelere, Kanal İstanbul’a, betona, savaşa, silahlanmaya, sermayeye değil aşıya ve sosyal desteklere ayrılsın. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınsın! Zorunlu mallarda ve elektrik, su, doğalgaz, iletişim faturalarında dolaylı vergiler sıfırlansın, fatura borçları faizsiz ertelensin. Örgütlenme, özgür toplu sözleşme ve grev hakkı önündeki tüm engeller kaldırılsın! İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa etkin şekilde uygulansın, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün İşyerinde Şiddete Karşı 190 sayılı sözleşmesi onaylansın! 2020 1 Mayıs’ında ifade ettiğimiz gerçek, 2021’de çok daha net bir biçimde ortadadır. Bu düzen yaşamı ve gezegeni tehdit eden büyük bir felakete dönüşmüştür. Bu felakete son vermek, insanlık için yeni bir başlangıç yapmak, eşitliğin, özgürlüğün, adaletin, demokrasinin egemen olduğu, kardeşçe, barış içerisinde yaşayacağımız yeni bir toplumsal düzen kurmak ellerimizdedir.Umudumuz birliğimizde, mücadelemizde ve dayanışmamızdadır!  Yaşasın 1 Mayıs”


Basın açıklamasının ardından '1 Mayıs Marşı'nı okuyup DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve İzmir Barosu temsilcileri, çeşitli sloganlar attıktan sonra alandan ayrıldı.