16 Kasım'da afet bölgesine 7 TIR'la yardım malzemesi taşıyan İzmir konvoyunun ikincisi, alkışlar eşliğinde uğurlandı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocoğlu'nun eşi Dr. Türkegül Kocaoğlu da, uğurlamaya gelenler arasındaydı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Kültürpark'ta oluşturulan toplama merkezine İzmirli kurum ve kuruluşlarla vatandaşlar tarafından yardım yağdı. Tıpkı İzmir'in ilk konvoyunda olduğu gibi ikinci konvoyda da giyecek, battaniye ve gıda maddelerinin yanı sıra İzmirlilerin sevgi dolu mektupları da Van'a götürüldü. Yardım koordinasyon ekipleri, TIR'lara afet bölgesinde en çok talep gören bay, bayan, çocuk ve bebek giyim eşyası, ayakkabı, atkı, bere, eldiven, mont, eşofman, battaniye, yorgan, yastık, yatak, erzak, süt, su, çocuk maması, hijyenik ped, çocuk bezi gibi ihtiyaç malzemelerinin yüklendiğini söyledi. İkinci konvoyla birlikte "İzmir bizim Van bizim" kampanyası çerçevesinde Van'a gönderilen erzak kolisi sayısı da 12 bin 71'i buldu.

YARALARA MERHEM


İzmir konvoyunu uğurlamaya gelen Dr. Türkegül Kocaoğlu, kampanya kapsamında görev yapan Belediye personeline özverili çalışmalarından dolayı teşekkür etti. Kocaoğlu, "Çok duygusal bir an yaşıyoruz. Van depremzedelerine 7 TIR dolusu yardım yola çıktı. Bu konuda emeği geçen tüm arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Büyük bir özveri ile çalıştılar. Duyarlı İzmirli vatandaşlarımıza da çok teşekkür ediyorum. Yardımlar Van'a ulaşsın, onların yaralarına bir nebzede olsun merhem olsun diye düşünüyorum" dedi.

DUYGU DOLU MEKTUPLAR


Van'da yaşanan deprem sonrası düzenlenen yardım kampanyasına gönülden destek veren İzmirliler, yardımlarının yanı sıra sevgi dolu mektuplarını da depremzedelere gönderiyor. İşte bunlardan biri… "Çocuk Yuvası"nda kalan İzmirli çocukların mektubu… Mektup 9 Kasım 2011'de bayram günü yazılmış: "Bugün bayram. Bir şeyin eksik olduğunu anladık. Çünkü bir şehrimizin ağladığını hissettik. Bizi gökler duydu. Bizler onsekiz kardeşiz. Hepimiz öz kardeş değiliz. Ama aynı mutluğu ve aynı kaderi paylaşıyoruz. Daha da önemlisi aynı ülkede nefes alıyoruz. Siz de bizim kardeşimizsiniz. Sizin acılarınızı hissediyoruz. Evet daha çok küçüğüz, hepimizin yaşı on üç-on dört. Sizlerin verdiği vergilerle ve gönderdiğiniz eşyalar, sahip çıkan devletimiz. Bizlere çocuk evlerinde yani çocuk yuvası sahip çıkıyor. Ayrıca siz bize sahip çıktınız. Şimdi sıra bizde. Biz çok lüks bir hayat sürüyoruz. Evimizde kalorifer var. Bu hayatı normal bir aile bile yaşayamazken biz çok yiyecek ve giysiler giyiyoruz. Biz size yardım etmezsek ayıp olur."