Suç duyurusunda bulunmadan önce bazı partililer ile birlikte basın açıklaması yapan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi'nin eş sözcüsü Avukat Arif Ali Cangı, Aslan Avcı Döküm Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye ait Gaziemir'de kurulu bulunan kurşun fabrikasının atıklarını araziye gömdüğünün ve atıkların zehir kusmaya başladığını söyledi. Cangı, açıklamasında fabrikada yaşanan sürece şöyle anlattı:

“Türkiye Atom Enerji Kurumu (TAEK) alandaki ilk radyasyon tespitini 2007 yılında yaptı. Rapora göre, radyasyonun fabrikanın nükleer santrallerde kullanılan nükleer çubukları eritmesiyle oluştuğu, bu maddelerin Türkiye'ye yasal girişin olmadığı, raporların Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İzmir Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, Gaziemir Kaymakamlığı, Gaziemir Belediyesi'ne bildirildiği belirtilmekte. İlk olarak 3 Nisan 2007'de TAEK tarafından fabrikada radyasyonlu cüruf gömülü alan tespit edildi. 17 Haziran 2008'de Çevre ve Orman Müdürlüğü bir depoda 200 ton atık tespit ettiğini, bu atıkların bertarafa gönderilmesi istendiği, denetçilerin 2008 Temmuz ayında tekrar fabrikaya gittiğinde 180 ton tehlikeli atık daha bulduğu belirtildi. TAEK tarafından 8 Eylül 2008'de şirkete gönderilen yazıda, “fabrikada mayıs, haziran, temmuz ve ağustos aylarında yapılan ölçümlerde depolama sahasında, fırınlar bölgesinde, kapalı istif sahasında radyoaktif madde bulaşmış atık tespit edildiği radyasyonlu atıkların bulunduğu yerin karantina altına alınması gerektiğini bildirmiştir. İzmir Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü yetkilileri 17 Eylül 2008'de fabrikaya yazı yazarak 9-10 Eylül 2008'de fabrikada 90X90X12 metrelik depolanmış atık sahasında radyasyon tespit edildiğini bildirmiş, yazıyı Büyükşehir Belediyesi’ne, Gaziemir Kaymakamlığı'na, Gaziemir Belediyesi'ne, Gaziemir Sağlık Grup Başkanlığı'na da göndermiştir. TAEK, Kasım 2008'de fabrikaya çevre ve insan sağlığı açısından alınması gereken tedbirleri bir kez daha hatırlatmış, bu durumu Çevre Bakanlığı ile valiliğe de göndermiş, Çevre Bakanlığı 2008 Aralık ile Eylül 2009'de yine fabrikayı denetlemiştir.”

TAEK'in raporuna rağmen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Gaziemir Kaymakamlığı, Gaziemir Belediyesi'ne bildirildiği halde, yetkili ve görevli idareler tarafından hiçbir önlem alınmadığını belirten Cangı, “Yasalarda ilgili kurumların bu durumlarda ne gibi tedbirler almaları açıkça bellidir. Bu nedenle ilgili kurumların Türk Ceza Yasasının 174. maddesi, 'Tehlikeli maddelerin izinsiz bulundurulması', 181 maddesi, 'Çevrenin kasten kirletilmesi', 257. maddesi de 'Görevi kötüye kullanmak' suçlarını işlemiştir. Kurşun üreten fabrikasını işleten ve kirlenmeye neden olan şirket yetkilileri ile kirlenmeyi denetlemek ve kirlenme sonucunda halk sağlığının bozulmaması için hiç önlem almaktan sorumlu olan kamu görevlileri cezalandırılmalı. Bu işin sonuna kadar takipçisi olacağız” dedi.

Basın açıklamasının ardından Avukat Arif Ali Cangı, kurumlar ve fabrika yetkilileri hakkında, Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Cumhuriyet Savcısı Murat İnci, dilekçeyi kabul edip, işleme koydu.

GREENPEACE’DEN TEPKİ

Greenpaece de aynı konuda yazılı açıklama yaptı. Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlusu Cenk Levi, “Bulunan Europhium maddesi insan sağlığına son derece zararlı: genetik yapının bozulması neden olabiliyor, hamile kadınların etkilenme riski var. Organ hasarlarına, sakat doğumlara neden olabiliyor, kanser yapabiliyor. Bu tehlikeli maddenin kaynağı ise nükleer santrallerin kalbinde bulunan yakıt çubuklarının yakılması. Nükleer santral olmayan ülkemize bu atıkların girmiş olması ve tedbir alınmaması büyük bir skandaldır. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun (TAEK) bu konuda bir an önce bir açıklama yapması gerekiyor. Bu radyoaktif maddenin İzmir’deki varlığının TAEK tarafından 2007 yılından beri biliniyor olması ise skandala daha da ürkütücü bir boyut katıyor. İlgili kurumların yazışmalarından bu atıkların ne kadar büyük tehlike oluşturduğunun da bilindiği anlaşılıyor. Buna rağmen halkın hiçbir şekilde uyarılmamış ve gerekli önlemlerin alınmamış olması kabul edilebilir bir şey değil. TAEK, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve İzmir Büyükşehir Belediyesi maddenin varlığını ve zararlı olduğunu kabul etmiş ancak hiçbiri harekete geçip sorumluluk almamış. Nükleer maddelerin Türkiye’ye girmemesini sağlamakla sorumlu kurum olan TAEK görevinde sınıfta kaldı. Beş yıldır İzmir’de bulunan radyoaktif maddelerin nasıl bertaraf edileceği konusunda uzun yazışmalar dışında bir şey yapmamış olan TAEK’in Türkiye’nin ilk nükleer santralının güvenliğini sağlayamayacağı maalesef şimdiden belli oluyor” dedi.