Türk Kızılayının İzmir’de 4 bin gönüllüsü ve 15 şubesi ile büyük bir aile olduğunu belirten Türk Kızılay İzmir Şubesi Başkanı Kerem Baykalmış, yeni dönemde yapılan bağışları artırıp daha çok ihtiyaç sahibi insana ulaşmayı hedeflediklerini söyledi.

FATİH ÖZKILINÇ- Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen genel kurulda yeniden Türk Kızılay İzmir Şubesi Başkanlığına seçilen Kerem Baykalmış, geride kalan 3,5 yıllık görev süresini ve yeni döneme ilişkin hedeflerini Haber Ekspres’e anlattı. 3,5 yıllık dönemde ihtiyaç sahiplerine toplam 12 milyon 831 bin 273 lira değerinde ayni, 10 milyon 340 bin 610 lira değerinde de nakdi yardımı ulaştırdıklarını belirten Baykalmış, yeni dönemde ise bağışları artırıp daha çok ihtiyaç sahibi insana ulaşmayı hedeflediklerini söyledi.

Fatih Özkılınç: Geçtiğimiz son üç buçuk yıl içerisinde gerek pandemi gerekse de afetler nedeniyle zorlu bir süreç yaşandı. Bu süreçte Kızılay İzmir Şubesi neler yaptı?

 Kerem Baykalmış: Bizim için 3,5 yıllık görev süresi gerek doğal afetler gerekse pandemi dolayısıyla zorlu bir sürece iştirak etmememize sebebiyet verdi. Türk Kızılay yurt içinde ve yurt dışında dünyanın en büyük insani yardım kuruluşu. Türk milleti de dünyada en çok yardım eden birinci sıradaki millettir. Bu vesileyle Türk Kızılayın iş ve işlemleri Türk milletinin bize emanet ettikleri imkânlarla karşılanıyor. Zaman zaman Türk Kızılayın bir dernek statüsünde olduğu unutulabiliyor. Biz, devletin bir parçası olarak görülüyoruz. Evet, biz devletin bir parçasıyız ama dünyanın ve Türkiye’nin en büyük yardım kuruluşlarından bir tanesiyiz. Buradaki iş ve işlemlerde bağışçılarımızın destekleriyle oluyor. Biz devletimizden herhangi bir şekilde katkı almıyoruz. Tam tersine Türk Kızılayı devletin iki konuda çözüm ortağıdır. Bunlardan bir tanesi güvenli kan temini ve hizmetleri. Devlet hastaneleri ve üniversite hastanelerine güvenli kan temininin sağlanması noktasında Sağlık Bakanlığı ile bir protokolümüz var. İkinci en büyük hizmetimiz de İçişleri Bakanlığı ve AFAD ile yapılan protokoller neticesinde Türk Kızılay afet dönemlerinde insanlarımız gıda ihtiyaçlarını karşılamakla mükellef. İzmir depreminde 1 milyon 700 bin öğün sıcak yemek dağıtıldı. Pandemide 65 yaş üstü olmak üzere dezavantajlı mahallelerimizde hijyen kolilerinden, gıda kolilerine kadar birçok noktada vatandaşlarımızın yanında olmaya çalıştık. 3,5 yıllık süreç bizim açımızdan ağır imtihanlardan dolayı yoğun geçti. Türk Kızılay İzmir Şubesi ve temsilcilikleri ile beraber güçlü bir yapıya sahip. 15 ilçemizde teşkilatlanmalarımızı tamamladık. Bundan dolayı da saha faaliyetlerimizi hem ortak akılla hem de bize emanet edilen imkânların milletimize ulaştırılmasını sağlayarak yoğun bir süreç geçirdik. İzmir depreminde kaybettiğimiz 117 vatandaşımıza Allah’tan rahmet diliyoruz ama depremin yaraları hala sarılmaya devam ediyor. Konteyner kente yaşayan insanlarımıza Türk Kızılayı destek olmaya devam ediyor.

BÜYÜK BİR AİLEYİZ

Fatih Özkılınç: İzmir’deki diğer şubeler İzmir Şubesine bağlı değil mi?

Kerem Baykalmış: Türk Kızılay Genel Merkezinin tüzüğüne göre her şubeler kendi aralarında bağımsız, genel merkeze bağımlı. Türk Kızılay İzmir Şubesi olarak bizim herhangi bir şube üzerinde sevk ve idaremiz yok. Ama İzmir Şube Türk Kızılayın kurulmuş en eski iki şubesinden birisi. 112 yıllık geçmişiyle İzmir Şube gerek ekonomik imkânları gerekse de profesyonel kadrosuyla bu işin bir amiral gemisi. Hukuksal olarak bir bağ olmasa bile İzmir şube diğer şubelere bir öncülük görevini sürdürüyor. İzmir'deki 30 ilçe bizim için çok değerli. Diğer şubelerimize stoklarımızdan destek veriyoruz. Zaten bu işler gönüllülükle yapılıyor. İzmir’de 3,5 yılda 1 milyon insana ulaşmışız. Bunu İzmir şubenin 7 personeliyle yapmamız mümkün değil. Biz 4 bin gönüllümüz ve 15 şubemiz ile çok büyük bir aileyiz.

GENEL MERKEZE ÖRNEK ÇALIŞMA

Fatih Özkılınç: Türk Kızılay İzmir Şubesi ilçelerin üzerinde bir çatı kuruluş olması hareket kabiliyetini daha da artırmaz mı?

Kerem Baykalmış: Bunun için bir tüzük değişikliği gerekiyor. Bu konuda genel merkezimiz çalışmalarını bitirdi. Cumhurbaşkanımızın imzalamasının ardından Türk Kızılay İzmir Şubesi ilçelerdeki şubelerin üzerinde resmî olarak da bir çatı olacak. Böylelikle genel merkezinde yükü biraz daha hafifleyecek, saha çalışmalarımızı hızlandırma bileceğimiz izin prosedürlerini İzmir Şube çatısı altında toplayıp daha fazla insana ulaşacağımız daha verimli bir yapıya geçiyoruz. Zaten biz bunu göreve geldiğimizden bu yana hiyerarşik olmasa bile şubelerimizi bir araya getirdik. Geçmiş dönemlerde belki şubeler arasında bir koordinasyon eksikliği vardı ama biz göreve geldiğimizde genel merkezde örnek teşkil edecek çalışmalar yaptık.

DEVLETİN ÇÖZMESİ GEREKEN KONU

Fatih Özkılınç: Günümüzde pek çok yardım kanalı var. Bu yardımların Kızılay gibi bir köklü kuruluşun koordinasyonunda yapılması daha uygun olmaz mı?

Kerem Baykalmış: Bir ihtiyaç sahibi belediyeye, kaymakamlığa, Kızılay’a başvuruyor. Kişisel verilerin korunması kanunu kapsamında kimin nereden ne yardım aldığını bilmiyoruz. Bir sistem içerisinde toplanabilse ve ihtiyaç sahibinin nereden hangi yardımı aldığını görebilmemiz yardımların daha doğru kanalize edilmesini sağlayabilir. Bunun için Kişisel verilerin korunması kanunu uygun bir sistemin geliştirilmesi gerekiyor. Bu kapsamda biz zaten mükerrer yardımların önüne geçebilmek ve daha fazla ihtiyaç sahibi vatandaşımıza ulaşabilmek için devletimizle iletişim halinde çalışıyoruz. Ancak bir sistemin oluşturulması devletimizin çözmesi gereken bir konu.

ÖNEMLİ OLAN YARDIMLARIN ULAŞMASI

Fatih Özkılınç: Örneğin bir yanda Kızılayın giyim kumbaraları diğer tarafta ise belediyelerin kumbaraları var. Vatandaşların kafasında zaman zaman bu durum kafa karışıklığına neden olabiliyor.

Kerem Baykalmış: Biz bu kafa karışıklığını önlemek için vatandaşlarımıza gönüllülük esasıyla şubelerimize gelmeleri çağrısında bulunuyoruz. Bizlerde gönüllü olarak bu faaliyetleri yürüten insanlarız. Zaman zaman gerek STK noktasında gerekse de yapılan yardımlar açısından bazı olumsuzluklar yansıyabilir çünkü insanla kaimiz. İnsanların yapmış olduğu hataları kurumlara yüklenenin çok doğru olmadığını düşünüyorum. Önemli olan yapmış olduğumuz yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaşabilmesi. Bu konuda da kafasında soru işareti, endişesi olan vatandaşlarımıza biz her daim yapmış olduğumuz işlemlere paydaş olmaya davet ediyoruz. Lütfen ya şartlı bağış yapsınlar ya da her gün biz dezavantajlı mahallelerimizde yaşayan insanlarımıza ulaşıyoruz, gelip bu çalışmalara katılabilirler. Böylelikle yapılan yardımların nerelere gittiğine vatandaşlarımız şahit olabilir. Diğer yandan da sosyal medya hesaplarımızdan yardım çalışmalarımızı takip edip yardımlarını Türk Kızılayına yapabilirler.

Fatih Özkılınç: Türk Kızılay İzmir Şubesinin ramazan ayında neler yapıyor?

Kerem Baykalmış: Yeni döneme ramazan ayı ile birlikte başladık. Ramazan ayı da paylaşmanın an çok arttığı dönemlerden bir tanesi. Bu noktada da milletimiz Kızılay’a teveccüh gösteriyor. Almış olduğumuz bağışlara göre gıda kolisi yardımlarımız devam ediyor. Ramazan ayında et kavurma konservelerimizin dağıtımına devam ediyoruz. Türk Kızılayı genel Merkezinin vermiş olduğu destekle yaklaşık olarak 12 bin ihtiyaç sahibi vatandaşımıza 500 TL nakdi yardım yapacağız. Bununla beraber gerek ramazan ayının manevi atmosferine hizmet edebilmek gerekse de pandemi döneminde yaşadığımız bütün olumsuzlukları biraz olsun unutturup o eski günlerdeki güzelleri yaşamak adına da sokak iftarlarımıza başladık. Özellikle dezavantajlı mahallerimizde günlük olarak bin 250 kişilik sıcak yemek ikram ediyoruz. İzmir Şubenin yanı sıra Karşıyaka, Bornova, Urla şubelerimiz de günlük olarak sıcak yemek dağıtımlarına devam ediyor. Toplamda İzmir’de ramazan ayı boyunca 400 bin ihtiyaç sahibi insanımıza sıcak yemek ikram edeceğiz.

İHTİYAÇ SAHİPLERİ YALNIZ DEĞİL

Fatih Özkılınç: İzmir’de en fazla dezavantajlı kesimin olduğu bölgeler nereleri? Hangi ilçelerde daha yoğun çalışıyorsunuz?

Kerem Baykalmış: Nüfus ağırlıklı değerlendirme yaparsak Konak, Karabağlar, Bayraklı üç önde gelen ilçemiz. Çünkü hemen hemen bu üç ilçenin nüfusu 1,5 milyona ulaşıyor. Bunu yanı sıra Bornova’nın kenar mahalleleri var. Çiğli’den, Gaziemir’den Beydağ’a kadar. Biz mümkün olduğunca elimizdeki imkanları ihtiyaç sahiplerine karınca kararınca ulaştırmaya çalışıyoruz. Mesela Karabağlar’da 100 bin ihtiyaç sahibi var. Biz yapmış olduğumuz yardımlar neticesinde belki tamamına ulaşamıyoruz ama en azından gelen yardımları depolarda bekletmeksizin ivedilikle ulaştırmaya çalışıyoruz.

Fatih Özkılınç: İzmirlinin Kızılay’a desteği nasıl?

Göreve geldikten sonra 8 tane gayrimenkul bağışı aldık. Bizim kahir ekseriyetle gelirimiz; milletimizin emanet ettiği gayrimenkullerden gelen kira gelirleri. Yine ramazan ayında fitre ve zekatını Türk Kızılayına veren çok insanımız var. Kurban döneminde özellikle çok bağış alıyoruz. Allah'a şükürler olsun İzmirli vatandaşlarımız İzmir depreminde Türk Kızılayına inanılmaz destek verdi. İzmirliler saha faaliyetlerimizi gördükçe Kızılay’a olan muhabbetleri ve bağışları gün geçtikçe artıyor.

150 YILLIK KÖPRÜ

Fatih Özkılınç: Kızılay denilince akla hep güvenli kan temini ve afet dönemleri geliyor. Sair zamanlardaki Kızılayın diğer faaliyetlerinin akla gelmemesinin nedeni nedir?

Kerem Baykalmış: Kızılay kurulalı tam 154 yıl oldu. Ama yaklaşık 3,5 yıllık görev süremiz ve Genel Başkanımız Kerem Kınık’ın görev süresi boyunca hem vizyonumuz ve saha çalışmaları değişti. Mesela biz İzmir Şube’de göreve geldiğimizde Kızılay denilince karşılaştığım ifade “Biz de kan veriyoruz” ifadesiydi. Kan hizmetleri çok ön plana çıkmıştı halbuki Türk Kızılay’ı 150 yıldır alan ile veren el arasında köprü. Ama bu konuya bakış açısıyla da ilgili. Genel Başkanımız Kerem Kınık’ın vizyonuyla da beraber çok ciddi bir değişim gerçekleşti. Yaklaşık olarak 3 yıl önce bir tüzük değişikliğimiz ile beraber Türk Kızılayında arka arkaya görev yapma süresi 9 yıl ile sınırlandırıldı. Geçmiş dönemde 50 yıl Kızılay başkanlığı yapan insanlar vardı. Tabi ki onların da yaptıkları hizmetler çok önemli ancak bu şekilde sürdürülmesi mümkün değildi. Çünkü bir saatten sonra atalet oluşuyor, insanlar bulundukları makama alışıyor ya yoruluyorlar ya da o bezginlik ihtiyaç sahibi insanlara ulaşmada sıkıntı oluyor. Bu sorunun çözümü de 9 yıllık kısıtlamayla gerçekleşti. Bu süreç içerisinde Türk Kızılayın gelirleri de üç kat arttı.

Yeni döneme Fatih Özkılınç: Yeni döneme dair projeleriniz neler?

Kerem Baykalmış: Yeni bir döneme girdik. Bu dönemde hem yönetim kurulunda bir kan değişikliği hem de sosyal ve kültürel durumlarımızı da göz önünde bulundurarak saha çalışmalarımıza hız kesmeden inşallah devam edeceğiz. Bizim yapmış olduğumuz bütün yardımlar belirli bir hukuki prosedür çerçevesinde devam ediyor. Özellikle profesyonel elemanlarımızın saha da yapmış oldukları tetkikle ve devletimizin gerekli organları ile görüşüldükten sonra hanenin gelir durumuna göre ihtiyaç sahibi insanlarımıza yardımcı oluyoruz. Bu dönemde afet depo bölgemizde yaklaşık olarak 7 bin kişi kapasiteli günlük sıcak yemek üreteceğimiz bir aşevi projemiz var. Mimari projesi çizildi yakında ihaleye çıkılacak. Burayı en kısa sürede tamamlamak içim bağışlara ihtiyacımız var. Yeni dönemde bir de huzurevi projemiz var. Yine gönüllü gençlerimizle daha fazla vakit geçirebileceğimiz gençlik merkezleri de oluşturmak istiyoruz. Bir de bağışlarımızı artırıp daha çok insana ulaşmayı hedefliyoruz.