FATİH ÖZKILINÇ- İzmir kamuoyunda 30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen depremde evleri hasar alan veya yıkılan depremzedelerin talebi olan emsal artışına ilişkin tartışmalar sürüyor.  Son süreçte ise Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e emsal artışı vermesi noktasında talimat vermişti. Bunun üzerine depremin en çok etkilediği Bayraklı’da Belediye Meclisi’nde depremde hasar alan ve 6306 sayılı yasa kapsamında riskli binalar için emsal artışını içeren önerge kabul edilmişti. Yüzde 30 emsal artışı talep eden depremzedeler ise Bayraklı Belediye Meclisi’nin kararına tepki gösterirken gözler 11 Ekim tarihinde yapılacak ve emsal artışının değerlendirileceği İzmir Büyükşehir Belediyesi (İBB) meclis toplantısına çevrildi. Emsal artışı ile ilgili İBB Meclisi’nden ne karar çıkacağı merakla beklenirken İzmir’de 15 yıl Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinde bulunan CHP’li Aziz Kocaoğlu’ndan flaş bir çıkış geldi. Kocaoğlu, emsal artışı konusunda açıklamalarda bulundu. Kocaoğlu, “Belediye Başkanlığı en önemli konu olarak, benim değimimle planlamada başlar, planlamada biter. İmar’da, planlama çok önemli, bu bir afet sonrası olan bir şey. İlçe belediyelerinin de imar yetkisi yok. Bütün yetki Büyükşehir Belediyesi’nde. O bölgedeki ilçe belediyelerimiz de Büyükşehir Belediye Başkanımızla görüşerek olabilecek, meslek odalarının da uzlaşıyla kabul edebileceği bir yoğunluk artışıyla hem mağduriyetin giderilmesi hem de planlamanın, odaların ilkelerinin bozulmaması gerekiyor. Ortak bir yol bulacaklarına inanıyorum. Başka türlü olmaz” dedi. 

Emsal karar yaratılmamalı
Mağduriyetler giderilirken emsal karar yaratılmaması gerektiğine dikkat çeken Kocaoğlu, “Ben emsal oranı hakkında bir şey söyleyemem. Bu dönüşüm değil, kentsel dönüşüm maalesef iktidar partisi tarafından biraz anlamı yozlaştırıldı. Burada yaşanan yıkılan binanın yapılması meselesi. Bir kara parçasını düzeltip, yeşil alanlar yaratıp, caddeler, sosyal tesisler yapmak değil. Bu binaya bina yapmak işi. Babamdan kalan bina yıkılmış yahut eskimiş, yıkıyorum, yerine aynı binayı yapıyorum gibi bir şey bu. Onun için kentsel dönüşüm olarak değerlendirmeyip bir afet olmuş, vatandaşın binası oturulamaz hale gelmiş, bunu nasıl çam sakızı çoban armağanı telafi ederiz diye… Sadece belediyenin de değil, sadece imar yetkisiyle de değil. Türkiye Cumhuriyeti devletinden, hükümetinden, yerel yönetimlere kadar depremde evi hasar gören vatandaşlara destek olunması gerekiyor. Ama hepsini de imarla karşılayalım, hepsini de hükümet karşılasın, hepsini belediye karşılasın da olmaz. Bunun bir ortak noktada, usulüyle çözülmesi, mağduriyetin giderilmesi ve emsal teşkil etmemesi gerekir. Yani bir yöneticinin en çok dikkat edeceği şey; emsal karar yaratmamaktır. Çok masum bir karar yaratırsınız, ondan sonra, orada oradan yürüyerek çok farklı bir boyuta, soruna, sorumluluğa ulaşılabilir. Onun için bu örneğe dikkat edilmesi gerekir” açıklamasında bulundu.

Hükümet gövdesini taşın altına koymalı
Hükümetin bütçesi  ve belediyenin bütçesinin aynı olmadığını vurgulayan Kocaoğlu, “Ben iktidar partisinin milletvekillerinin deprem konusunda ve diğer konulardaki konuşmalarını izliyorum. Benim işim değil, ben emekli olmuşum ama son derece haksız olduğunu, belediyelere yükü yıkarak popülist konuşmalar yaparak vatandaşın mağduriyetinin giderilmeyeceği, başta en büyük payın, en büyük gücün merkezi hükümette olduğunu da yerel yönetimlerimizin ve kamunun bilmesi gerektiğine inanıyorum. İzmir’de üretilen tüm kaynakların, vergilerin yüzde 95’ini merkezi hükümet alır, yüzde 5’ini belediyeler alır. Biz yüzde 5’inden vereceğiz, merkezi hükümet yüzde 95’inden verecek. Bir afet, bir proje, bir ihtiyaç olduğunda. Bu oranın hiçbir zaman unutulmaması gerekir. Ben akıl vermiyorum, yetkili olsam söylerim, yetkili olmadığım için sadece yaklaşımımı söylüyorum. Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyesi elini sokuyorsa, merkezi hükümet gövdesini sokmalı taşın altına” diye konuştu.