CHP'li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, yerel bir televizyon kanalında yayınlanan programda operasyon ve son günlerde tartışılan gemi alımı ihalesiyle ilgili soruları yanıtladı. Belediye'ye yeni bir operasyon beklemediğini, ilk iki operasyonda çete suçuna sokulacak bir durum olmadığının görüldüğünü belirten Kocaoğlu, "İddianame hazırlanmak üzere. Bir operasyonla daha bu iş uzayıp giderse, ne suç işlediklerini bilmediğimiz, zaten 7 aydır tutuklu olan çalışma arkadaşlarımın hesabını birilerinin vermesi gerekir" dedi.

"52 VERGİ DENETÇİSİNDEN 8'İ BİLİRKİŞİ"


Başkan Kocaoğlu, Büyükşehir Belediyesi'ne gönderilen 52 vergi denetçisinden şimdiye kadar tespit ettikleri 8'inin aynı zamanda savcılık tarafından soruşturma konusu olan dosyalarda bilirkişilik görevi yaptığını söyledi. Kocaoğlu, "Bir defa Maliye memurunun bilirkişi olması ne derece doğrudur? Bilirkişilerin bağımsız kişiler olması gerekmez mi? Geleceği, size bağlı olan bir kişiden rapor istemenizin yansızlığı konusunu kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Diğer bilirkişiler de eğer devlet kurumlarındaki görevlerden atanırsa bilirkişi statüsüne onlar da girmez. Bilirkişilerin tarafsız ve bağımsız olması gerekir" diye konuştu.

"ARKADAŞLARIMIZI TACİZ ETMESİNLER"

Aziz Kocaoğlu, ikinci operasyonda Eshot üst düzey yönetimi gözaltına alınınınca personele öğlene kadar Eshot'ta Genel Müdürlük yapacağını, otobüslerin mutlaka çalışması, İzmirliler'in taşınması gerektiğini söylediğini açıkladı. Eshot durak ihalesinde teknik ekibin gerek savcıya gerek yargıca konuyu detaylı açıklayınca serbest kaldığını belirten Kocaoğlu, "Sayıştay denetçisi de bilirkişi de gelecek. Ama bizim iddiamız bu araştırmayı yaparken arkadaşlarımızı, üst düzey yöneticilerimizi, elemanlarımızı rencide edici hareketlerde bulunmasınlar. Taciz etmesinler. İkincisi, konulardaki izahatı dinlesinler. Bu işin çete ile çuta ile ilgisi olmadığını iddia ediyoruz. Tüm belediyelerde Sayıştay raporları hazırlanır. Bunlara itiraz edilir. İlama bağlananlar ne ise suçuna göre değerlendirilir. O ilamdaki suça göre ne ise ona göre caza verilir. Bu cezalar uyarıdan başlar hapis cezasına kadar gider. Ona kimse birşey demez" dedi.

"ÇETE İLE ALAKASI YOK"

TCK'nın 250'inci maddesindeki çete suçunun, İzmir Büyükşehir Belediyesi'ndeki iddiaların zerresine, milyonda bir uymadığını belirten Başkan Kocaoğlu, "Benim Büyükşehir Belediye'mde olsa olsa bir usulsüzlük vardır. O da evrak hatasından, zaman darlığından, telaştandır. Bunun olup olmadığını bilmiyoruz. Varsa da çete ile alakası yok. Çete olarak nitelendirilen insanların hangisinden çete olur? Bu arkadaşlar bir çete örgütü kuracak kişiler değil. İddilarda rüşvet, zimmet, başkasına menfaat sağlama var mı? Yok. İhaleye fesat karıştırma var mı? Yok" diye konuştu.

"NİYE TUTUKSUZ YARGILANMIYORLAR?"

Çete kapsamına sokulacak bir noktanın ancak bir iki kişinin birbirini tehdit etme noktasında olabileceğini belirten Kocaoğlu şunları söyledi:

"Bu işin de tutuklu arkadaşlarla uzaktan yakından ilgisi yoktur. İkinci operasyona kadar elimizde emniyetteki ifadeler ve bir de bizden istenen 80'e yakın dosyanın içeriğinden başka bildiğimiz bir şey yoktu. Tüm savunmamızı da buna göre hazırladık. Şu anda poliste alınan fakat bizim elimizde olmayan ifadeler var. Şimdi bilirkişi raporları açıklandı. Bu sorunun bir şekilde çözülmesi gerekiyor. Tabii ki, mahkeme devam edecek ama tutukluluk konusunda bu artık cezaya dönüştü. Benim anlayamadığım niye tutuksuz yargılanmıyorlar? Bunun mutlaka cevabının verilmesi gerekir."

Son operasyonun kendisi için bardağı taşıran son damla olduğunu belirten Kocaoğlu şöyle devam etti:

"Ben Paris'ten gelirken 'Bir şey mi buldular' dedim. Bu kadar adam tutuklanıyor, Eshot tamamen çöküyor. 'Gerçekten bir şey mi var' dedim. Benim bildiğim durak ihalesi, otopark ihalesi. Bunlar açık, işi belli, ucu belli işler. Arkadaşlar ihalelerin ne olduğunu gidip hakime anlattılar. Herkesin bir tahammül sınırı var. Konuşmadıkça, sustukça eksiği, gediği mi var diye düşünülüyor."

"TÜRK FİRMALARI DA BU GEMİLERİ YAPAR"

Başkan Kocaoğlu, İzmir Körfezi'nde yolcu taşımacılığı için alacakları 15 katamaran tipi gemiyle ilgili son günlerde yapılan itirazlara da yanıt verdi. En son teknolojili, kompozit malzemeden olan katamaran tipi gemilerle ilgili fizibiliteyi Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) da onayladığını belirten Kocaoğlu, İller Bankası'ndan da kredi onayı aldıklarını söyledi. Gemi Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı ve Türk Loydu'ndan bir yetkiliyle oturup bu gemilerin alınmaması konusundaki itirazlarını konuştuklarını belirten Kocaoğlu, "Bize ikna edecek bir gerekçe ileri süremediler. Diyorlarki 'Alüminyum olsun.' Niye? 'Katamaran olmasın.' Niye? 300 milyon lira para harcayacağım. Sorumluluğunu en çok duyan adam benim. Yolumuza devam ettik. Herhangi bir sıkıntı yok, görmüyoruz. Bir de şu anda Türk firmaları bu gemiyi yapamaz diye bir kural yok. Türk tersaneleri içinde yeterliliği olan birçok firma var. Bunlar da dosya aldı. Yabancılar da dosya aldılar" dedi.

"İDO'DA 35 KATAMARAN VAR"

Bir gemi ihalesini sadece Türkiye ile sınırlama lüksleri olmadığını belirten Kocaoğlu, "Bu iş niye bu hale getirilir, anlamış değilim. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım Gemiciler Birliği'de yaptığı konuşmada haklı olarak 'yerli olması lazım' diyor. Ben de gitsem aynı şeyi söylerim. Yerli sektörün canlanması için bu ihalenin kullanılması doğrudur. Yerli firma zaten bunu alabilir, çalışabilir; burada başka bir şey var. Bugün örnek gösterilen İstanbul'daki İDO'nun elinde 52 gemi var. Bunun 35'i katamaran ve yurtdışından satın alınmış. Bunda bir anormallik yok. İhaleye itirazın bu şekle sokulması, soru işaretleri doğuracak bir kampanya ve lobi faaliyetleri şekline dönüştürülmesini anlayamıyorum. Ortalık ayağa kalkıyor. Gemi Adamları Sendikası'nın bu gemilerin Türkiye'de yapılabileceğini belirten yazılı belgesi var bizde" diye konuştu.

"MALZEME TÜRKİYE'DE ÜRETİLİYOR"

İhale şartnamesinde yeralan gemilerin karbon kompozitten yapılmasının üç kat pahalıya çıkacağı itirazlarına da yanıt veren Kocaoğlu, " Alüminyuma göre pahalı olabilir. Bu, gemi üç misli pahalı demek değil. Gövdenin makinesi var, donanımı var, elektroniği var. Geminin maliyetinde, fiyatında yüzde 5 etki yapmıyor. Hücumbotlarda, savaş gemilerinde kullanılan en son teknolojik malzemedir. Yabancı bir malzeme de değil. Japonya ve Türkiye üretiyor ipliğini. Yerli bir firmamız üretiyor. Bu ipliği alıp kumaş haline getiren de bir Türk firması. Gövdenin yapıldığı malzeme de Türkiye'de üretiliyor. Bunu yapacak tersaneler de var. Bir iki kişinin alüminyum ısrarı üzerine sadece yerli firmalara ihale mi yapsaydım? Bir lobi faaliyeti olarak böyle diyorlarsa, bunun sorumluluğu, vebali bana ait" dedi.

ADRESİ TESLİM İHALE TEPKİSİ


İstanbul Boğazı'nda kullanılan katamaranın İzmir Körfezi'nde kullanılabileceğini belirten Kocaoğlu şunları söyledi: "Alacağımız 13 tane gemi 21 nat. Bunların Körfez'de kullanacağı nat 15'tir. Körfez için idealdir. Diğer iki tanesi 32 nattır. Bu ikisi Karaburun, Mordoğan, Foça'ya sefer taleplerini karşılamak için alınacak. Orta ve dış körfezde kullanılacak. Sanki biz gemi işinden yurt dışındaki gemi firmasına paket ihale yapıyormuşuz gibi bir noktaya getirdiler işi. Bunu bizim yapmayacağımızı dünya alem bilir. Bir belediye başkanını, bürokratları; gemi firmasına sanki adrese teslim ihale yapıyor gibi Türkiye gündeminde yargılamaya ve lobi faaliyeti yapmaya açık söylüyorum ki kimsenin hakkı yoktur. Samimi bulmuyorum."

"VATAN HAİNİ MİYİM ?"

Bir gazetecinin kendisine, 'Yerli firmalar alsa sevinir misin, yabancı firma alırsa üzülür müsün?' sorusu yönelttiğine dikkat çeken Kocaaoğlu, "Ben vatan haini miyim? Böyle bir laf mı olur! Böyle bir soru sorulur mu? Bu iş artık İzmir'de zıvanadan çıktı. Öte yandan bir milletvekili açıklama yapmış. Kamu İhale Kurumu'nda gemi ihalesinin iptal edileceği noktasında altlık oluşturmaya çalışıyor. İhalenin iptal olabileceğini söylüyor. ya da onu ima ediyor" dedi.