FATİH ÖZKILINÇ- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kabine Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamayla kesinlik kazanan yüz yüze eğitimde dünden itibaren okul öncesi eğitim kurumlarında, ilkokullarda, 8 ve 12’nci sınıflarda ülke genelinde eğitime başlandı. Düşük, orta, yüksek ve çok yüksek riskli olarak tanımlanan illerde yüz yüze eğitime geçişin detayları Milli Eğitim Bakanlığı'nın yayımladığı genelgeyle belli oldu. Yerinde karar dönemi eğitim kurumlarının açılma ve uygulama kriterlerini Eğitim-Sen İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Necip Vardal, Haber Ekspres’e değerlendirdi. Yüz yüze eğitimde bölgeler arasında çok farklılık olmadığını ifade eden Eğitim-Sen İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Necip Vardal, “Okul öncesi, ilkokullar, 8 ve 12’nci sınıflar yüz yüze eğitime geçiyor. Ayrıca liselerdeki sınavlar da seyreltilmiş olarak yüz yüze yapılacak. Daha önceki yapılan açıklamalardan farklı bir açıklama söz konusu değil. Yüz yüze eğitimle ilgili okulların hazır olup olmadığı, bütün önlemlerin alınıp alınmadığı tartışma konusu” dedi.

 

Fırsat eşitsizliği çok açık görülecek

Salgının eğretime etkisiyle ilgili yapılan çalışmalarda temel bulgunun fırsat eşitsizliği olduğunu vurgulayan Vardal, “Yüz yüze eğitim sürdürülürken de bir fırsat eşitsizliği söz konusuydu. Salgın neticesinde uzaktan eğitime geçince bu eşitsizlik iyice gün yüzüne çıktı, büyüdü ve derinleşti. Sınavların iptal edilmesine ilişkin itirazımız da bu boyuttan. Fırsat eşitsizliğinin yarattığı sonuçlar çocuklarımızın öğretim yaşamlarında bir olumsuz durum olarak yansıyacak. Yıl sonu notlarına, başarı puanlarına etki edecek. Bir üst eğitim kurumuna geçmede olumsuzlukla karşılanacak. Bu yüzden sınavların iptal edilmesine ilişkin talebimizi sürekli dile getiriyoruz. Yüz yüze eğitime devam etmek istemeyen öğrenci velilerinin dilekçe vermeleri halinde öğrenciler yok yazılmayacak. Bu durumda eşitsizliğin bir başka şekilde yaşanmasını sağlayacak. Çeşitli zamanlarda öğrencilerin yaşadıkları fırsat eşitsizliği çok açık bir şekilde gözükecek. Yoksul öğrencilerin, kız çocuklarının, mültecilerin, ana dili farklı olanların bu eşitsizlikleri daha derinden hissedecekler. Yaşamlarında daha büyük sonuçlara sebep olacak” diye konuştu.

Ne değişti?

Yüz yüze eğitime geçişin bir tercih olduğunu ifade eden Vardal, “Yüz yüze eğitime geçmekte, bütün okulların ve öğrenciler için koşulların sağlanması gerekiyordu. Bununla ilgili bütün önlemlerin alınması, hızlı bir aşılama çalışmasının yapılması, ek bütçe ayrılması, ek öğretmen ataması ve fiziki koşulların iyileştirilmesi gerekiyordu. Bir sene önce pandeminin başlamasıyla yüz yüze eğitime ara verilerek online eğitime geçildi. Bir yıl önce ile bugün arasında ne fark var? Okulların hazırlığı noktasından bakalım. Vaka sayıları bakımından bakalım. Hangi açıdan bakarsanız bakın bir yıl öncesi ile bugün arasında ciddi bir fark göremiyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı ve siyasi iktidar bu bir yıllık sürede ne yaptığını sorgulamak gerekiyor. Ne yapması gerektiği sorusunun yanıtı aslında bu fırsat eşitsizliğini kaldıracak olan şeyin de ta kendisi olacak. Bir yıl hiç hazırlık yapmayın,  bu eşitsizliği girecek adımlar atmayın, gerekli önemleri, eğitim emekçilerinin hızlı aşılanması için bir önlem almayın sonuç bu olur. Bir yıldır okul yüzü görmeyen sınıflar var. Bu çocukların okullara gelebilmesi için gerekli koşullar sağladı mı? Hayır. Velilerin endişelerini giderecek ne yapıldı. Bir kaç afiş astık, birkaç dezenfektan koyduk bu yeter mi? Bunların daha ötesinin yapılması, daha güvenli hale getirilmesi gerekiyordu. Çocuklarımız sağlık hakkıyla birlikte eğitim hakkını da koruyabilelim” ifadelerini kullandı.

Şeffaflık yok

Uzaktan eğitimin tamamlayıcı bir unsurken esas olarak gündeme geldiğini dile getiren Vardal, “Uzaktan eğitimin bir an önce eşitsizlikleri daha da derinleştirmeden Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu alanın özneleri olan sendikalar, veli dernekleri ve akademisyenlerle birlikte yürütülmesi gereken süreci ne yazık ki kendi bildiği şekliyle yürütüyor. Bakanlığın şu an yürüttüğü çalışmalarda şeffaflık konusunda ciddi sıkıntılar var. Kolektif bir akılla mücadele yürütülmesi gerekirdi. Salgınla mücadelede başarının bu olduğunu düşünüyoruz. Bakanlık böyle bir süreç yürütmekten uzak duruyor” şeklinde konuştu.

Aylar geçti, detay yok

Telafi eğitimlere ihtiyaç olduğunu belirten Vardal, “Telafi eğitim gelecekte bu kuşakların yaşayabileceği sorunları giderebilir. Milli Eğitim Bakanı büyük bir telafi programı hazırladıklarından bahsetmişti. Aradan aylar geçti programdan eser yok. Basına bazı bilgiler sızdı. Karne verme tarihinin uzayacağına ilişkin ama bütün bunların bir karar noktasına dönüşmesi için bu alanda olan öznelerle bir süreç yürütülmesi gerekiyor” diye konuştu.