Şefika Bal- Yaz ayları boyunca seyreden döviz kurundaki dalgalanma her sektörü olduğu gibi mobilyacılık sektörünü de derinden yaraladı. Mobilya imalatları Türkiye'de yapılmasına rağmen ürünler için kullanılan ham haddeler yurtdışından geliyor. Demir, sünger ve kumaş fiyatlarının dövizle birlikte artış göstermesi mobilya imalatçısından tüketicisine kadar her kalemi sarstı. Yoğun ve bereketli geçmesi beklenen düğün sezonu da imalat maliyetlerinin artması ve tüketicinin alım gücünün düşmesiyle beraber mobilyacıyı mutsuz etti. Karabağlar'da mobilya imalatçıları çalışanlarını işten çıkarmamak için ücretli, ücretsiz veya yıllık izine çıkarıyor. Ancak bir iyileşme olmadığı sürece işler; küçülmeye, işten çıkarmaya hatta iflasa kadar varacak.

 

Uzun yıllardır mobilyacılık sektöründe imalatçı olarak yer alan Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Mobilya, Kağıt ve Orman Birliği Denetim Kurulu Üyesi ve İmran Koltuk'un sahibi İmran Yük, Altınışık Mobilya'nın sahibi EİB üyesi Hasan Altınışık ve Aga Mobilya'nın sahibi Ege Mobilya Sanayici ve İş Adamları Derneği (EMODER) Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Toplum Alkan ile sektör değerlendirmesi gerçekleştirdik. Yük, Altınışık ve Alkan, imalatçıların yaşadıkları problemlere değinirken sektöre ilişkin önemli detayları anlattı.

*Mobilyacılık sektöründe daralma var mı?

İmran Yük: Mobilyacılık sektöründe ciddi bir daralma var. Bu daralmaya yol açan şey ise hammaddeye gelen zamlar. Her sektörde olduğu gibi bizde de ne yazık ki daralmaya doğru gidiş söz konusu. Ekonomik anlamda sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz, vadeler kısıldı. Belki bugün yok ama eğer ekonomi böyle giderse birçok elemanı işten çıkarmak zorunda kalacağız. Şu anlık işten çıkarmalar başlamadı ama geçici izinler verdik. Ama bu süreç en fazla bir iki ay devam eder. Durum düzelmezse tüm işletmelerde işten çıkarmalar başlayacaktır.

Hasan Altınışık: Sektördeki daralma konusuna ben de kesinlikle katılıyorum, daralma var ve böyle giderse soru n büyüyecek. Mobilya sektöründe hammadde girdilerinde fazlasıyla bir artış var, buna bağlı olarak ürün fiyatlarında da yükselmeler söz konusu. Mobilya sektörü vadeli alımların olduğu bir sektör ve vadeli alımlarda daralma olması bizler gibi küçük imalatçıların fiyatlarını arttırmak zorunda bırakmasına yol açıyor. Ancak fiyatları arttırmak veya vadeleri daraltmak müşteriler tarafından kabul edilen durumlar değil. Ciddi derecede bir talep daralması var. Bu sektörde ilk etapta firmalar yetişmiş elemanlarını izne çıkarmak istemiyor ancak ürünlere yönelik talep gelmeyince yani şirket kara geçemeyince işçilere ücretsiz, ücretli izinler veya yıllık izinler kullandırılmaya başlanıyor. Bazı firmalar üretimi durdurmuş durumda ve eldeki ürünü satmaya çalışıyorlar.  Henüz kısa süreli bir döviz dalgalanması olduğu için kapanan firma yok ancak bu daralma böyle giderse yılbaşına kadar firmaların kapanacağı da görülüyor.

Özgür Toplum Alkan: Kapanıştan ziyade firmalar iflasa gidecek. Çünkü imalathanelerin kapanması isteğe bağlı veya kar elde etmemeyle değil, direkt iflas etmeyle alakalı olacak.

İmran Yük: Arkadaşlarım duymamış olabilir ama benim kulağıma gelen şeyler var, mesela küçük ölçekli yani 1-3 kişi çalıştıran firmalar kapandı. Bu kapananlar büyük firmalar olmadığı için herkesin kulağına gitmiyor ancak ne yazık ki kapanışlar başladı.  

*Döviz dalgalanması mobilya imalatçısını nasıl etkiledi?

İmran Yük: Döviz artışından bizim hammadde olarak aldığımız ürünler fazlasıyla etkilendi. Dışarıdan satın aldığımız hammaddelerimizde sünger, demir ve kumaş  başı çekiyor. Yan ürün olarak aldığımız başka malzemelerimiz de var ama en büyük kalemler bunlar. Bu şekilde devam ederse nereye gidecek bilemiyoruz; çünkü tüketicinin alım gücü daraldı bu sebeple zam da yapamıyoruz. Şu anda öz sermayemizden yiyoruz. Satışlarda yüzde 30-40 zam yapabildik ama bize gelen satın almalarımızda ve üretimimizde hissettiğimiz zam çok daha fazla. Mobilyacılar olarak aldığımız çoğu şeyi dolarla alıyoruz ama satarken parayla bile satamıyoruz. Herkes bilir, mobilya almaya gittiğinizde evrakla veya çekle satın alabilirsiniz. Ancak bu da imalatçının cebine ürün satın alırken çıkardığı para kadar girmiyor, taksit taksit geliyor. Bu sektörde çalışan tüm arkadaşlarımızın sıkıntısı bu. Vade farkları da yüzde 4-5 oranlarına çıktı. Döviz kurunu biliyorsunuz, bu yaz fazlasıyla dalgalandı. Ancak bizim tek problemimiz döviz kuru da değil. Bir de vade farkları var. Dolar yerinde dursa, vade farkları durmuyor. Vade farkları sabitlense buna da razıyız; ancak o da olmuyor, vade farkları çok yüksek.

"Zamlar, dövizdeki artışla aynı oranda değil"

Hasan Altınışık: Dövize bağlı olarak üretimde kullandığımız istisnasız her maddeye zam geldi. Ancak bize yansıyan zamlar döviz kurundaki artışla aynı oranda değil. Örnek veriyorum son üç aylık periyoda baktığımızda dolarda yüzde 60 oranında bir artış varsa bizim hammadde olarak kullandığımız ürünlerde yüzde 200-300 oranında zam söz konusu. Burada fabrikaların, hammadde üreticilerinin fırsatçılığı var. Dolar artışı bahane edilerek olması gerekenden kat ve kat üzeri zamlar bizlere yansıtılıyor. O artışlardan kaynaklı zamlı aldığımız ürünleri ürettiğimizde tüketiciye de bu zammı yansıtmak zorunda kalıyoruz. Ortaya çok yüksek fiyatlar çıkıyor. Ürünler mağazalara, mağazadan son kullanıcıya gidiyor. Son kullanıcı bu zamlı fiyatlara bu ürünleri alabilecek mi? Böyle de bir soru işareti var.

*Son zamlardan sonra mobilyada KDV indirimi talebi konuşuluyor. Böyle bir KDV indirimi bekleniyor mu, indirime ihtiyaç var mı?

İmran Yük: Mobilya sektöründe KDV indirimi konuşuluyor ama indirim henüz söz konusu değil. Ancak bizim böyle bir talebimiz var. EBSO nefes kredisi diye bir şey açıkladı. Ardından bana bir telefon geldi, nefes kredisi açıklandı diye. Halkbankasını ve Ziraat Bankası'nı arayıp sorduk. İkisi de henüz böyle bir şey olmadığını söyledi. Ancak bize bu konuda mail geldi, demek ki daha açılmamış bir şey. Yani KDV indirimi için bir talep var. Daha önce de böyle bir şey oldu. Mobilyada KDV indirimi yüzde 18 iken bir dönem yüzde 8'e indirildi. Şu an mevcut rakam yine yüzde 18 ama bizim talebimiz KDV oranının düşmesi yönünde. Tekstilde girdilerde KDV oranı yüzde 8, KDV oranının düşmesi yönündeki talebimiz, imalatta kullandığımız hammadde girdisi kumaş örneğinde söylediğim gibi yüzde 8. Ama biz onu koltuk haline getirdiğimizde yüzde 18'e çıkıyor. Bu da bir KDV açığı meydana getiriyor. Ortaya çıkan KDV açığını da bizler kendi finansal desteklerimizle kapatmaya çalışıyoruz. Yani henüz bir şey olmasa da bizim talebimiz KDV'nin sürekli olarak düşmesi yönünde.

*Durumun kötüye gitmesine karşı mobilya imalatçısı ayakta kalmak için neler yapıyor?

Özgür Toplum Alkan: Sermayeyi tüketiyoruz. Net olarak durum bu. Emeğimizi veriyoruz, paramızı veriyoruz, tüm fedakarlığımızı yapıyoruz. Ama bizler mobilya üreticileri olarak gerekli özeni göremiyoruz. Üretime girmiş iş adamları olarak  kendi gücümüzü kendi birikimimizi harcıyoruz. Paramızı bu sektörden kazandık, tabii ki yine bu sektöre yatırım yapacağız ancak önümüzü göremiyoruz. Önümüzü görsek harcayalım ama o da yok. Buna rağmen bizim gibi orta ölçekli KOBİ'lerden tüm vergiler alınırken, büyük firmaların vergi borçları siliniyor. Böyle de orantısız bir durum söz konusu.

Hasan Altınışık: Bizim sektörümüz emeğin yoğun olduğu bir sektör. Üretici firmalar ciddi sayıda eleman çalıştırıyorlar. Orta ölçekli bir firma ortalama 40-50 personel çalıştırmak zorunda. Bazı sektörlerde 3 personelle yüksek teknolojiye sahip makinalarla çok güzel üretimler yapılabiliyor; ancak mobilyada emek çok yoğun. Dolayısıyla geniş üretim alanlarına ihtiyacımız oluyor. Mobilya fazlasıyla yer kaplayan bir ürün. Ama bunlar da firmaların gücü ölçüsünde yaratılabilen alanlar oluyor.

"Mobilya OSB'sinin yeri açıklanacak"

*İzmir Ticaret Odası'ndan yapılan açıklamaya göre, Mobilya Organize Sanayi Bölgesi (OSB) kurulması planlanıyor. Böyle bir bölgeye imalatçılar olarak ihtiyaç duyuyor musunuz?

Hasan Altınışık: Özellikle İzmir'de mobilyacıların kümelendiği bölge Karabağlar bölgesi. Karabağlar'da bir 40 yıldır mobilyacılar var. Oraya mobilyacılar sitesi deniyor ama birçok eksiği de mevcut. Alt yapı, üst yapı eksiklikleri olan bir bölgede bizler 40 yıldır üretim yapmaya çalışıyoruz. Ama şimdi Karabağlar bölgesi kentsel dönüşüme alındı. Kentsel dönüşümde de planlama aşamasının son safhalarına gelindi. Fakat mobilya üreticileri için üretime devam edilebilecek yeni bir yer gösterilmedi. Bizler iki senedir bununla ilgili EİB, EBSO, İTO, EMODER ve sektörden arkadaşlarla çalışıyoruz. Bu adını saydığımız kurumlar, siyasiler de ihtiyacın farkındalar. Artık bıçağın kemiğe dayandığını gördüler. Bununla birlikte Torbalı'da bir mobilya organize sanayi bölgesi kurulması kararlaştırıldı. Herhalde birkaç gün içerisinde de medyaya duyurulur. Mobilyacılar için bir sanayi bölgesi yapımı fitili ateşlendi. İnşallah biz de mobilya üreticilerine yaşıkır bir organize sanayi bölgesine kavuşacağız. Artık imalat Karabağlar'dan çıkınca da oralarda sadece mağazaların yer aldığı düzenli bir bölge haline gelebilir.

Özgür Toplum Alkan: EMODER organize sanayi bölgesi kurulması adına fitili ateşleyen taraf. Çünkü halihazırda bölgede üretim yapan ve orada asıl sıkıntıları yaşayanlar da EMODER olarak biziz. Çok büyük çaplı üreticiler, küçük imalatçı gibi problemler yaşamıyor. Esas sıkıntılarla küçük imalatçılar uğraşmak zorunda kalıyor.

*Türkiye'de kaliteli mobilya üretiliyor mu? Kaliteli mobilya üretimi anlamında Dünya'nın neresinde yer alıyoruz?

Hasan Altınışık: Bana göre Türkiye mobilyada gerçekten çok başarılı. Türk mobilya üreticileri istedikleri zaman çok güzel ürünler ortaya koyabilirler. Dünyada mobilya anlamında karşımızdaki en güçlü rakip İtalya. İtalya'nın katma değeri çok yüksek olduğu için kilogram fiyatları da çok yüksek. Maalesef bizim daha katma değeri yüksek ürünler üretme kabiliyetimiz var ancak satma kabiliyetimiz yok. Ürettiğimiz ürünlerin kalitesi kötü mü? Hayır kesinlikle değil. Ancak ürünlerimiz hak ettiği yerde mi? Ne yazık ki cevabımız yine hayır, hak ettiği yerde değil. Yoksa bizler de üreticiler olarak İtalyanların veya bazı Çinli firmaların ürettiği gibi kaliteli ürünler üretemez miyiz? Tabii ki üretebiliriz ama alt yapımız buna hazır mı ve üretsek satabilir miyiz? Bu konuyla ilgili çok çeşitli soru işaretleri var. Maalesef biz en azından kendi bulunduğumuz çevrede daha tam olarak ihracat kültürünü tanımış değiliz. Yaparız, çok güzel mobilyalar yapabiliriz ama onları nasıl satabileceğimiz konusunda eksiklerimiz var.

*Mobilyaların tasarımları Türkler tarafından mı yapılıyor?

Hasan Altınışık: Son 10 yılda Türkiye mobilya sektöründe çok hızlı ilerledi. Önceden fuarlara giderdik, internetten araştırma yapardık. Eski ustalarımız kara kalem çalışır ve kendi dizaynlarını kendileri yapardı. Ama iş daha büyük seri üretime döndükçe bir yerlerden esinlenmeler başladı. Mobilya sektörünün atılım gösterdiğini söylediğim bu son 10 yıl içinde de firmalar kendi bünyelerinde tasarım işlerini yürütmeye başladı. Her firma kendi araştırma geliştirme departmanlarını kurdu, tasarımlarını yapmaya başladı, mimarlar çalıştırdı. Kendi bünyesinde araştırma geliştirme yapmaya gücü yetmeyen firmalar da var olan tasarım ofislerinden destek aldı. Şu an İzmir, Bursa, İstanbul'da mobilya tasarım ofisleri var. Bizler de oralara gidip ücreti mukabilinde yararlanıyoruz, hizmet alıyoruz. Bu sayede de artık kopya ürünler değil firmalara has ürünler oraya çıkmaya başladı. Bu da mobilyanın katma değerini arttıran unsurlardan biri oldu.

*Son zamanlarda büyük, gösterişli mobilyalar modaydı. Bu yıl hangi tipler rağbet gördü?

Hasan Altınışık: Mobilyada her yıl yeni modalar ortaya çıkar. Kimi zaman bizim klasik dediğimiz koyu renkli, işlemeli büyük mobilyalar moda olur kimi zaman ise minimal ve açık renklerin barındığı mobilyalar moda olur. Moda piyasası dünya üzerinde sektörün nereye gittiğine bağlı ve o yılın beğeni ve isteklerine göre farklılık gösterir.

İmran Yük: İşlemeli ve gösterişli mobilyalar tüketici tarafından oldukça beğeniliyordu. Ancak böyle giderse öyle çok gösterişli mobilyalar olmayacak maalesef. El işçiliği yoğun olan ürünler ekonomi bu şekilde giderse çok pahalı olacak. Evet Türkiye'nin zengini çok daha zenginleşiyor belki ama fakiri de dibe vurmuş durumda. Bu klasik, büyük mobilyaları kime satacağız? Biz şu anda çözümler arıyoruz; daha maliyeti düşük üretime nasıl geçebiliriz, bu krizi daha kötü etkilenmeden nasıl atlatabiliriz diye. Türkiye'yi tamamen bitiren inşaat oldu. Üretim olmadan inşaatla ayakta durmaya çalışan bir Türkiye vardı. Ama üretim olmadığı için inşaatın da durmasıyla birlikte her şey durdu. Ana üretim yok. Bizim ürettiğimiz ürünler de bir yere kadar.

"Düğün sezonu kötü geçti"

*Düğün sezonu nasıl geçti?

Hasan Altınışık: Mobilyacılıkta en güzel zaman düğün sezonudur. Yeni evlenecek çiftlerin alışverişlerinde olmazsa olmaz ilk kalem mobilyadır. Mobilyacılar her yıl düğün sezonunu iple çeker. Bu yıl düğün sezonu tam iyi geçecek diye düşünürken ne yazık ki öyle olmadı, biz bu yıl düğün sezonunu başlayamadan bitirdik. Dolayısıyla şimdi yaz sezonu bitiyor, kış sezonu başlıyor. Kışın zaten mobilyacılıkta satıştan ziyade araştırma geliştirme çalışmalarına yoğunluk verilen bir zaman olur. Firmalar yeni tasarımları, araştırma geliştirme bölümleri üzerinde çalışmalar yürütür. Şimdi yaz sezonunu iyi geçirmemiş mobilyacı, kış sezonunu nasıl geçirecek bilmiyoruz. Bu kış çok zor olacak gibi görünüyor.

İmran Yük: Düğün paketlerinde yüzde 100 fiyat artışı yaşandı, müşterilerimizden pahalılık ile ilgili şikayetleri sık sık işitiyoruz. 7 bin lira değerindeki koltuk 13 bin liraya yükseldi. Bizim için zamlar 2016'da başladı. Biz mobilyacılar olarak 2016'nın 10. ayından beri süngere gelen zamlarla sıkıntıya girdik. Bize ilk gelen zam zaten daha önce gelmişti. İki seneden beri bizler zamlarla boğuşuyorduk. 2017'de bu zamlar katlandı, herkese yansımaya başladı. 23 aydan beri süngere yüzde 280 zam geldi, bu gerçekten çok büyük bir rakam. Yükselen zamlar talepte daralmayı da beraberinde getiriyor. Böyle böyle kötü bir zincir oluşuyor, en sonunda ne olacağını hepimiz merak ediyoruz. Umarız ekonomimiz yoluna girer, yeniden güzel günler görürüz.