Ali Budak- Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı'nın (EGEV) düzenlediği ve Türkiye ile Yunanistan’ın iki kıyısını buluşturan Ege Ekonomik Forumu'nun ikinci gününe İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Ege İhracatçı Bİrlikleri BAşkanı Sabri Ünlütür, Aydın Sanayi Odası Başkanı Mehmet Yunus Şahin, Deniz Ticaret Odası Başkanı Yusuf Öztürk, İŞ GYO Genel Müdürü Turgay Tanes, Limak Holding Başkanı Nihat Özdemir, Türk Hava Yolları Başkanı İlker Aycı, Batı Anadolu Grubu YÖnetim Kurulu Üyesi Feyyaz Ünal, DAP Yapı Başkanı Ziya Yılmaz katıldı.


‘Ülkede kentsel dönüşüm adıyla konut üretiliyor’


Forum'un ikinci gün açılışını yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir'in ekonomisi ve Ege'nin potansiyelinin konuşulacağı Forum'un kendisi için de son derece önemli olduğunu söyledi. Bugüne kadar yaptığı projeleri de anlatan Kocaoğlu, kentsel dönüşümün Türkiye'de yanlış anlaşıldığını yerelde propaganda aracı olarak kullanılmasının dışında konut üretiminin kentsel dönüşüm olarak yansıtıldığını söyleyerek, ‘Kentsel dönüşümde ise kafa karışıklığı yaşanıyor. Bir yeri bakanlık imara açıyor ve orada site yapıp satıyor. Buna da kentsel dönüşüm diyor. Bu kentsel dönüşüm değil, konut üretimidir’ dedi.
 

‘Mülkiyete tecavüz yasasını kullanmayacağız’


Hükümetin çıkardığı 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanunu'da ‘mülkiyete tecavüz yasası’ diye eleştiren Kocaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: Son çıkan ve 'mülkiyete tecavüz' yasası dediğim 6306 sayılı yasayla eskimiş binada bir daire alan müteahhit, binanın eve dayanıksız olduğuna dair tespit yaptırıyor. Bunun sonucunda binanın 2 ay içinde yıkılıp yeniden yapılması gerekiyor. O binada oturan insanlar da mecburen o müteahhitlere teslim oluyor. Müteahhitler binayı yıkıyor ve yeniden yapıyor. Bunun adı da kentsel dönüşüm değil bina yenilemedir. Ben burada görevde olduğum sürece 6306 sayılı yasayı bu kentte kullanmayacağız.


İzmir’e beyaz yakalı göçü arttı


Türkiye'de ilk kez bir yerel yönetimin, belediyenin yapması gereken kanuni görevlerin dışında yaptığı işlerle kentte bir ufuk açtıklarını aktaran Kocaoğlu, ‘Kentlinin refahından, yaşam standardının yükselmesinden yani topyekün kalkınmaya talibim diyerek yola çıktık. Bu Türkiye'de bir ilk. Diğer bir ilk de, kırsalda yaptığımız çalışmalardır. Kırsalda yaptığımız ilk çalışmalar kimsenin aklına gelmeyen arazi, üretim, yayla yolları gibi tarım yapılan hayvan götürülen arazinin asfaltlanmasıyla başladık. Eskiden İzmir'den beyin göçü veriyoruz diye konuşuyorduk ama şu anda İzmir, beyaz yakalı göç almaya başladı. TÜİK'e göre İstanbul'dan 16 bin küsur insan İstanbul'dan İzmir'e taşındı. İzmir’e yapılan bu göçün en önemli nedeni ise, Türkiye'nin özgürce yaşanabilecek ve ötekileştirilmeyecek bir kenti olmasıdır’ ifadelerini kullandı.
 

‘Cevap kadınlarda’


İzmir’in bu ev sahipliği ve yaşam felsefesi nedeniyle bu kadar göç aldığını söyleyen Kocaoğlu şunları söyledi: Bunun cevabı İzmir'in kanaat önderlerinde; daha da önemlisi İzmir'in kadınlarında. İzmir'in kadınları ekonominin, sosyal hayatın içinde. Kadınların sahiplendiği bir kentte yaşıyoruz. Kadınlarımız her türlü olaya anında müdahale ediyor. Böylece İzmir ruhu ve yaşam biçimi gelişerek büyüyor. İşte bu yüzden İzmir tozundan silkindi ve bu kente artık kimse kalkınmanın, büyümenin ve refah düzeyinin artmasının önünde engel olamaz. Ne yaparlarsa yapsınlar bu darboğaz geçildi.
 

Kimse söyleyemedi


İzmir'i Akdeniz'in önemli bir limanı ve ekonomik aktörü olarak tanımlayan Kocaoğlu, ‘Türkiye'nin batıya açılan kapısı İzmir; yaşam biçimi, yaşam değerleri ve duruşunu koruyarak bu değerlerinden taviz vermiyor. İzmir sadece demokrasinin değil, katılımcı yönetimle projelerin hep birlikte karar verildiği bir kenttir. Göreve geldiğimizde bir yol haritası çizdik. İzmir modelinde yerelde kalkınmaya ve kentin yerel dinamiklerini harekete geçirmeye odaklandık. Bu planda akşam sohbet edip, sabah 'hadi yapalım' demeden önceliklere dönük yatırımları hazırladık. Birçok eleştiri aldık ama hiç kimse çıkıp da 'sizin yaptığınız stratejik plandaki öncelik sıralamasında hata var' diyemedi. Bu bizim için büyük başarı’ dedi
 

‘Körfezi kurtaracağız’


Bir kenti önce Akdeniz'de parlatıp sonra dünya kentine götürmek için en önemli kaldıracın çevre ve çevre yatırımları olduğunu aktaran Kocaoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: Havamızı, suyumuzu ve toprağımızı koruyarak üretimimizi arttırmalıydık. Biz de işte bunu yaptık. Bugün Türkiye'deki tüm araştırma tesislerinin yüzde 25'ini İzmir'deki arıtma tesisleri oluşturuyor. İzmir Körfezi'ndeki pis koku ve kahverengi renk de artık yok. Körfez'de sirkülasyon kanallarının açılarak suyun yenilenmesi gerekiyordu. Bunun için Körfez’in kuzeyinde 13.5 kilometre, 250 metre genişliğinde ve derinliği de 8 metreyi bulacak şekilde alanı tarayıp, körfezi kurtarmaya çalışıyoruz. Önümüzdeki yıllarda bunu da sağlayacağız.