Ali Budak- İzmir'de 15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından kapatılan vakıf üniversitelerinden olan Gediz Üniversitesi ve İzmir Üniversitesi'nin adları değiştirilmiş, Meclis Genel Kurulu'ndan geçen kanun teklifiyle Gediz'in adı İzmir Bakırçay Üniversitesi, İzmir Üniversitesi'nin adı ise İzmir Demokrasi Üniversitesi olmuştu. İzmir Demokrasi Üniversitesi Rektörlüğü'ne Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper atanırken İzmir Bakırçay Üniversitesi'ne yıl içinde herhangi bir atama gerçekleştirilmedi.

Bu yıl içinde iki üniversitenin de faal olarak açılması beklenirken önemli gelişme yaşandı. Geçtiğimiz günlerde ÖSYM tarafından hazırlanan LYS 2017 Tercih Kılavuzu'nda İzmir Demokrasi Üniversitesi'ne ait bölümler tercih formunda yer alırken İzmir Bakırçay Üniversitesi kılavuzda yer bulamadı. İzmir Demokrasi Üniversitesi'nde bu yıl İktisadi İdari Bilimler, Tıp, Mimarlık ve Mühendislik fakülteleri yer alacak. İktisat bölümüne 60, mimarlık bölümüne 40, Biyomedikal Mühendislik bölümüne 20, Tıp Fakültesi'ne ise 30 öğrenci alınacak.


'Akademisyenler taksicilik yapıyor'


Bu konuya önem vermelerinin birkaç sebebi olduğunu belirten Bakan, şöyle devam etti: İlki İzmir'de kapatılan vakıf üniversitelerinin bu kentin sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamına yaptığı katkıdır. Bunun devamını arzu ettik. İzmir'de; kampüsleri, amfileri, laboratuvarları ile eğitim kurumu olarak tasarlanmış bu binaların yine aynı amaçla kullanılması sağlansın istedik. İkinci sebep ise bu okullarda çalışan akademik kadroların bilim üretmeye ve öğrenci yetiştirmeye devam etmesiydi. Maalesef bunda da muvaffak olamadık. Aslında bu konunun en mühim kısmı da budur. İkinci dünya savaşından sonra Conrad Adenauer'e gazeteciler sorar, 'Almanya yıkıldı nasıl yeniden inşa edeceksiniz?' diye. Adenauer, 'Bizim Goethe'miz, Beethoven'ımız var. Biz onlarla inşa edeceğiz yeni Almanya'yı' cevabını verir. Bizim de şimdi binalarımız var ancak hocalarımız KHK mağduru, ihraç edilmiş, okulları kapatılmış ve mağdur edilmiş durumda. Biz ülkemizi bu hocalarımızla daha yüksek bir uygarlık seviyesine taşıyabiliriz. Ancak şimdi bu hocalar taksicilik yapıyor.


'YÖK süreci yönetemedi'


O ünivesitelerde okuyan gençlerin eğitim yaşamlarına kendi okullarında devam edebilmelerini sağlamaya çalıştıklarını ancak bu noktada da başarılı olmadıklarını söyleyen Bakan, 'Son kontenjan açıklamasıyla bu konuda da hayal kırıklığına uğradık. Bu çocuklar devlete güvenip bu okulları tercih ettiler. İçlerinde tam ve yarı burslu öğrenciler vardı. Kimisi başka kentte okumanın maliyetine katlanmak istemedi, kimisinin farklı gerekçeleri vardı. Şimdi anlaşılan o ki bu çocuklar kendi okullarında okuyamayacak. Öğrencilerin umutlarını 'YÖK' ettiler. Zira bu sürecin bu sonuçları doğurmasında YÖK'ün büyük katkısı var. Çünkü YÖK süreci yönetemedi' dedi.

'Bir ağaç için koskoca orman yakıldı'


Bu üniversitede öğrenim hayatlarını sürdüren gençlerin hiçbir günahları yokken etiketlendiğini söyleyen Bakan, sözlerini şöyle tamamladı: Bu gençleri, FETÖ üniversitesinin öğrencileri durumuna düşürdüler. Bu okullar vakıf okullarıydı. Vakıf üniversiteleri kamuya aittir. Devletin yapması gereken tek şey bu vakıfların mütevelli heyetlerini değiştirmek suretiyle eğitim yaşamlarına devam etmelerini sağlamaktı. Oysa bir ağaç için koskoca ormanı yaktılar. On binlerce mağdur yarattılar. Bu durumdan dolayı büyük hayal kırıklığı yaşıyorum.

 

Soru önergesine 4 ay sonra cevap verildi


Bu konuda Meclis'te önerge verdiklerini belirten CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, 'Yeni kurulan İzmir Bakırçay Üniversitesi ve İzmir Demokrasi Üniversitesi ile ilgili çalışmalara ve kapatılan üniversitelerin FETÖ/PDY ile aidiyeti, iltisakı ve irtibatı olmayan personelinin diğer üniversitelere aktarılmasına yönelik bir çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'a soru önergesi verdim. Ama önergeye süresi geçtikten sonra cevap aldım. Cevap olarak, İzmir'de kapatılan üniversitelerin FETÖ/PDY ile aidiyeti, iltisakı ve irtibatı olmayan personelin yeni kurulan İzmir Bakırçay ve İzmir Demokrasi üniversitelerine aktarılması ile ilgili bir çalışmanın olmadığı ve yeni kurulan üniversitelere kuruluş kanunları ile kadro ihdasının yapıldığı, anılan akademisyenlerin kadro ilanlarına müracaat etmesi gerektiği, İzmir Demokrasi Üniversitesi Rektörü'nün atandığı, üniversite rektörlüğünce kullanma izni teklif edilen akademik kadrolara kurallarınca kullanma izni verildiği belirtilmektedir' cevabını aldık' dedi.