Ali Budak- Ovacık Altın Madeni işletmesi hakkında bir kez daha yürütmeyi durdurma kararı verildiğini belirten Cangı, 'Mahkemenin bu sefer verdiği kararda hukuka aykırı olduğunu belirtmesi oldukça önem taşıyor. Mahkeme'nin 'Hukuka aykırı olduğu saptanan dava konusu işlemin uygulanmaya devam edilmesi hukuk devleti ilkesine aykırı bir durum yaratacak ve davacılar yönünden telafisi güç zararlara neden olacaktır' açıklaması, madenin hukuksuz çalıştığının bir kez daha tescillenmesidir" dedi.

 

Yaklaşık yirmi yıl beş yıldır kamuoyunun gündeminden düşmeyen Bergama Ovacık Altın Madeni'nde geçtiğimiz aylarda yine keşif yapılmıştı. Hukukçular da bu keşfi hukuki ve teknik tartışmanın bittiği madende "malumun ilanının keşfi yapıldı" diye tanımlamıştı. Keşfi yapılan dava, 17 yılı aşkın bir zamandır üretimine devam eden altın madeninin 2009 yılında iptal edilen ÇED'in yerine 2009/7 Genelgesi uyarınca verilen yeni ÇED Raporuna açılmıştı. Geçtiğimiz yıl İzmir 3. İdare Mahkemesi madene verilen bu son ÇED raporunu "flora fauna incelemesinin yetersiz" olduğu gerekçesiyle hukuka uygun olmadığına hükmettiğini hatırlatan EGEÇEP avukatı Arif Ali Cangı, "2009/7 sayılı genelgenin uygulanması da bir şey değiştirmedi, altın madeninin hukuksuz çalıştığı bir kez daha tescil edildi" dedi. Kararın kamuoyu ile paylaşılması için de mücadeleyi sürdüren paydaşlar da önceki akşam Bergama-Cumhuriyet Meydanı'ndan hareketle Kozak-Yukarıbey'e çıktı ve kutlama yaptı.

Madenin hukuksuz çalıştığı bir kez daha tescil edildi

Altın madeni konusunun yaklaşık 25 yıldır tartışıldığına dikkat çeken ve davanın bu nedenle basit bir dava olmadığını belirten EGEÇEP avukatı Arif Ali Cangı, "1997 yılında Danıştay'ca verilen ve kesinleşen 'Siyanürlü altın işletmeciliğinde kamu yararı yoktur' kararının defalarca arkasından dolanılarak bugünlere gelindi. Bu işletmenin artık hukuki ve teknik tartışması bitmiştir. Tekrar tekrar keşif istemek, hukuki süreci tartışmak işin başa dönmesine neden olur diye keşif istememiştik. O gün malumun ilamının tespitini yapacağız demiştik. ÇED Raporunun sadece flora fauna kısmı değil, depremsellikle ilgili bölümleri de eksikti. Mahkeme tarafından 2009/7 sayılı genelgenin uygulanması da bir şey değiştirmedi, altın madeninin hukuksuz çalıştığı bir kez daha tescil edildi" diye konuştu.

Mahkeme de 'hukuka aykırı' dedi

Bu kararın yaklaşık 20 yıllık Bergama direnişinde önemli bir kazanım olduğuna vurgu yapan Cangı, sözlerini şöyle sürdürdü: Mücadelenin canlı kalması ve haklılığını herkese göstermesi açısından kararı çok kıymetli buluyorum. Karardaki şu gerekçeyi de ayrıca not etmek istiyorum; 'Hukuka aykırı olduğu saptanan dava konusu işlemin uygulanmaya devam edilmesi hukuk devleti ilkesine aykırı bir durum yaratacak ve davacılar yönünden telafisi güç zararlara neden olacaktır. Zira işlemin yürütmesinin durdurulmaması halinde, hukuka aykırı bulunan işlemin etki alanına bağlı olarak ilgili açısından meydana gelmesi muhakkak, zararların işlemin uygulanmaya devam edilmesi ile artacağı da tabiidir.' Bu açıklamada da madene verilen ÇED raporunun hukuka aykırı olduğu belirtiliyor. Yıllar sonra böyle bir açıklama yapılması mücadelenin ne kadar haklı olduğunu da gösteriyor.

'Hukuk devletine aykırı olduğu tescillendi'

Mücadeleyi sürdürmenin önemli olduğunu ve direnmenin kazanmak olduğunu belirten Cangı, "Son kararın uygulanması ve madenin mühürlenmesi için dün valiliğe ve bakanlığa başvuru yaptık. Zaten mahkeme kararındaki hukuk devleti ilkesine aykırılık uyarısı da son derece önemlidir. Aslında Bergama'da 1997 yılından beri hukuk devleti ilkesi yok sayılıyordu. Danıştay 6'ncı Dairesi'nin 13 Mayıs 1997 tarihli kararı uygulanmayarak hukuksuzluk başlamıştı. Bu karar ve sonrasında verilen mahkeme kararları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı yok sayılarak, maden bugüne kadar çalıştı. Geriye ne kaldı; üçüncü atık havuzu haline getirilen devasa bir çukur, toprağı ve suyu kirlenmiş, eskiye döndürülemeyecek bir çevre, güvenirliği kalmamış bir hukuk sistemi ve FETÖ soruşturmalarına da konu olan suçlar. Oradan çıkan altın madeniyle de birileri ciddi zengin oldu ama bu ülkenin doğasına, ekonomisine, insanına bir şey kalmadı. Bize bu kirliliklerle yaşamak düştü. Bergama mücadelesi ve son karar mücadelenin kendisinin bir kazanım olduğunu bize bir kez daha gösterdi. Bergama'da ve her yerde yaşamı savunmaya devam edeceğiz.