Kalem ve kağıdı eline almaya başladıktan sonra çizdiği resimlerle dikkat çeken Deniz Candoğan, ailesinin desteğiyle çizim yeteneğini geliştirdi. Yaşıtlarından farklı olarak 3 boyutlu resimler yapan otizmli Deniz, Kanada'nın Vancouver kentinde bu sene 8'incisi gerçekleştirilen Dünya Otizm Festivali'ne katılıp çizimleriyle başarı ödülü kazandı. Oğullarını 3 yaşındayken yaşıtlarından farklı olması ve konuşma geriliği nedeniyle hastaneye götürdüklerini anlatan baba 38 yaşındaki Erkan Candoğan, Ege Üniversitesi Hastanesi'nde otizm teşhisi konulduğunu anlattı. İzmir'de bir medikal firmada çalışan Erkan Candoğan, şöyle dedi:

"Deniz ilk çocuğumuz ve ailede de otizmli kimse yok. Deniz'in zeka geriliği bulunmuyor. Bu gerçeği ilk duyduğumuzda çok zorlansak da zamanla bu durumu kabullendik ve ona bireysel dersler aldırmaya başladık. Bir süre sonra çizme yeteneği olduğunu anladık. Anne ve baba olarak biz de çizime yatkın olduğumuzdan evde hep kağıt kalem bulunurdu. Bunları kendi kendine eline alıp çizmeye başladı. Çizdiklerinin farklı olduğunu gördük. Bir binayı çizdiğinde yanını ve üstünü de çizebiliyor. Ona sürekli kağıt, kalem ve boya almaya başladık. Çizdiklerini sosyal medya hesabımdan paylaştım."

EN KÜÇÜK OTİZMLİ

Geçen yıl Dünya Otizm Festivali'ne katılan başka bir otizmlinin önerisi üzerine Deniz'in çizimlerinin komite tarafından kabul edildiğini söyleyen Candoğan, eylül ayında Kanada'ya gittiklerini belirterek, "Orada en küçük otizmli Deniz'di. Standımızda çizimlerini sergiledik. Kanada'da Slovenyalı bir müzik öğretmeni çizimin yanında müziğe de yeteneği olduğunu fark etti. Müzik derslerine başladık. Müzik ve resim dalında onu hayat boyu destekleyeceğiz" diye konuştu.

'ÖNCE AİLE KABUL ETMİYOR'

Çiğli İsmail Rahmi Karadavut İlkokulu 4'üncü sınıfta kaynaştırma eğitimi alan Deniz'in güzel sanatlar alanında eğitimine devam etmesini isteyen anne Neslin Candoğan (36) ise şöyle konuştu:

"Hiçbir anne hamileyken çocuğunun problemli olabileceğini hayal etmez. Büyüyünce ilk söyleyeceği kelimeyi merak eder. Kucağımıza aldığımızda her şey normaldi. Ancak gelişim evrelerini geriden takip ettiğini fark ettik. Teşhis konulunca büyük bir hayal kırıklığı yaşadık. Ama şanslıyız ki eşimle birbirimize destek olabildik. Kolay bir süreç değil. Ne yazıkki Türkiye'de otizmli birçok çocuk önce ailesi tarafından kabul edilmiyor. Çalışıyordum işi bırakmak zorunda kaldım. Şimdi zamanımın çoğunu evde onunla birlikte geçiriyorum."

"BULAŞICI BİR HASTALIK DEĞİL"

Deniz'in başarısıyla gururlandıklarını, ancak onun geleceğiyle ilgili endişeler yaşadıklarını söyleyen Candoğan, "Benim gibi bir çocuğa sahip anne her zaman geleceği düşünür. İleride nasıl bir mesleğe sahip olabilir, biz ona öncülük edebilir miyiz diye kaygılanır. Umuyorum ki ülkemizde şartlar değişir. Biz en başta toplumun önyargılarıyla mücadele ediyoruz. İnsanların biraz daha empati kurabilmesini isterim. Bu bulaşıcı bir hastalık değil, kabul etmek bu kadar zor olmamalı. Onunla dışarı çıktığımda ses ve kalabalıktan rahatsız olursa normal bireylere göre farklı tepkiler verebiliyor. İnsanlar da bize farklı gözle bakıyor. Deniz 4 yaşındayken yolda yürüyorduk, birden yere oturdu ve ağlamaya başladı. Onu teskin etmeye çalıştım. Bizi gören bir adam 'Bacak kadar çocuğa nasıl söz geçiremezsin' diye bana tepki gösterdi. Dönüp 'Siz otizmin ne demek olduğunu biliyor musunuz' diye sordum. Ne yazıkki bu tip durumları çok sık yaşıyoruz" dedi.

Oğlunun öncelikle kendine yetebilmesini istediğini söyleyen anne Neslin Candoğan, Türkiye'de otizmli bir çocuğa müzik yada resim dersi verebilecek öğretmen bulmakta dahi zorlandıklarını ifade etti. Candoğan yine de Deniz'i güzel sanatlar alanında yetiştirmeye kararlı olduklarını ekledi.