2'nci Amatör Küme'de mücadele eden bir takımda kalecilik yapan lise öğrencisi S.B., köyden bir grup arkadaşı ile birlikte Gündoğdu Meydanı'nda düzenlenen '1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı' etkinliklerine katıldı. Kutlamaların bitmesinin ardından, köye dönen S.B., cep telefonu satın almak için, akşam üzeri tekrar Çankaya'ya geldi. Bu sırada halay çeken bir grubu izlemek için yolda yere oturdu. Gruba müdahale eden çevik kuvvet polisi, S.B'yi gözaltına alıp, Çocuk Şubesi ekiplerine teslim etti. S.B. işlemlerin ardından serbest bırakıldı.

S.B.'ye, İzmir Emniyeti Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü tarafından, '2918 Sayılı Kanunun 14'üncü maddesini ihlal ettiği" iddiasıyla 356 lira idari para cezası uygulandı. Ceza tebligatını alınca babası ile avukatın yanına giden ve başından geçenleri anlatan S.B., "Öğrenciyim. Devletin izin verdiği 1 Mayıs etkinliklerine katıldım. Etkinlikler bitince, eve geri döndüm. Telefon almak için tekrar Çankaya'ya geri geldim. Aradan bayağı zaman geçti. Yolda halay çeken bir grubu izlemeye başladım. Polis, birden gruba müdahale etti. Benim de bulunduğum bölgeyi ablukaya aldı. Resmi kıyafetli polis, beni gözaltına alıp sivillere verdi. Çocuk Şubesi'nde ifadem alındıktan sonra serbest bırakıldım. Ben hiçbir şekilde trafiği ve işaret levhalarını engellemedim. Cezanın yazıldığı saatte, zaten ben orada değildim, evdeydim. Zaten yol da trafiğe kapalıydı. Herhangi bir araç akışı yoktu" dedi.

Baba Hüseyin B. ise oğlunun, verdiği izinle kutlamaları izlemeye gittiğini belirterek şunları söyledi:

"Gelen cezada trafiği ve levhaları engellediği belirtiliyor. Oğlumun herhangi bir suretle trafiği engelleyici faaliyeti olmamıştır. Kesilen cezada, trafiği güçleştirecek engel koyulması yola bir şey atılması, bırakılması ya da trafik işaretlerinin bozulması yasaktır deniliyor. Yasa şeylerden bahsediyor. Oğlum 'şey' değil. Esnaf da değil, yola masa ve sandalyeyle trafiği engellesin. Tam tersine kendisi polis saldırısına maruz kalmış, darp edilmiştir. Eğer trafiğin engellenmesi söz konusuysa trafiği engelleyen polis olmuştur. Herkes önceden izin almaksızın, silahsız, saldırısız, gösteri yapma hakkına haizdir. Gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, gerek anayasamız, gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatları ışığında bu hak en temel insan hakkıdır. İnsan hakkı mevzubahis olursa diğer hususlar teferruat kalmaktadır. Ülkemizin içinde bulunduğu kaos, şaibeli iktidarın suç teşkil eden eylemleri yüzündendir. İktidarın halka karşı uyguladığı cinayete varan baskılar karşısında oğlum en temel hakkı olan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanmıştır. Kaldı ki o gün oğlum tek olmayıp binlerce yurtaş silahsız ve saldırısız şekilde meydanlara çıkmıştır. Bu hak maalesef polis tarafından gaspedilmiştir. Oğlum polis tarafından dövülmüştür. Mağdur olan oğlumdur. Trafiği engelleyen de polis olmuştur. Bu ceza polise yazılmalıdır."

Müvekkiline kesilen cezanın hukuka aykırı olduğunu belirten Avukat Orhan Altın, "Toplantı hakkı kullanımı hukuka uyguluk nedenidir. Hukuka uygunluk nedeni sorumluluğu ortadan kaldırır. Hukuki açıdan ortada hukuka aykırı bir eylem yoktur. Hukuka aykırı eylem olmadığına göre müvekkilimin işlediği trafik suçundan da söz edilemez. Bu ceza tutanağı polisin keyfi, fütursuzca iktidara yaranma çabasının kanıtıdır. Polis memurunun keyfi, üstelik kötü niyetli işlemi savunulmamalıdır. Gerekirse cezayı tanzim eden polisi de görevi kötüye kullanmaktan şikayet edeceğiz. Bu ceza demokratik hak kullanımına tecavüzdür. Cezanın kaldırılması için itiraz ettik. İnşallah ceza iptal olur" dedi.