İzmir Roman Kadınları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği tarafından Kültürpark Gençlik Tiyatrosu’nda 8 Mart Dünya kadınlar Günü nedeniyle düzenlenen 'Hem kadınız, hem Roman’ız biz iki kere dezavantajlıyız' konulu panele Katip Çelebi Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Alparslan’ın ilginç önerileri damga vurdu. Prof. Dr. Alparslan, şiddet gören kadına kaçmaları kolay olsun diye yüksek topuklu ayakkabı giymemeleri, ruhsatlı silah almaları, dövüş kurslarına gitmeleri ve şiddet gördükten sonra ailelerinin yanına sığınmamaları gibi önerilerde bulundu. Prof. Dr. Alparslan, şöyle konuştu:

"Adam boşansa bile kadının peşini bırakmıyor. Ölümle tehdit ediyor. Komşumuzda, sokakta şiddet varsa müdahil olalım, 183’ü telefonla arayalım. Onlar bizim kadınımız, halamız, teyzemiz. Yaradılış özelliği kadınlar zeki ve akıllı, erkeklerin de fiziksel kas yapısı fazla. 'Erkek gibi kadın' diyorlar. Çok alçaltıcı bir ifade. 'İnsan gibi insan' denmeli. Yakın dövüş kurslarına gidiniz. Genç kızların çeyizlerine silah konuyor. Adam 'son bir kez görüşelim' diyor ve gerçekten son bir kez görüşüyor, çünkü öldürüyor. Kadınlar ruhsatlı silah alabilir. Çünkü güvenlik sözkonusu. Kadınlar yüksek topuklu ayakkabı giymesinler. Ola ki böyle bir dayak riski olursa topuklularla kaçamazlar. Barışma talebiyle gelen kişi görüşme çağrısında bulunursa emniyete başvurun. Emniyetten yetkili bir kişi yanında yoksa kabul etmeyin. Ailenizin yanına gitmeyin. Beyni dönmüş sapık, aile fertlerini de hedef alabilecektir. Özellikle kız çocuklarına eğitimde çok fazla imkan sunun."

'HAYATA 10-0 MAĞLUP BAŞLIYORUZ'


İzmir Roman Kadınları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Serpil Özkasap da konuşmasında, Roman kadınlarının işsiz, aşsız ve güvencesiz olduğunu vurgulayarak, dezavantajlı yönlerini şöyle anlattı:

"Bize kadın olduğumuzu hatırlatıyorlar. '12 taksitle tek taş pırlanta'. Yüreklerimize 'kadınsan eğer tek taş pırlantanı tak parmağına' diyorlar. Oysa bugün Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Şiddet ve istismara uğrayan mazlum kadınların gününü üzülerek anıyor, kadınların haklarının verileceği o mutlu günleri hasretle kutlamayı ümit ediyorum. Roman kadınları toplumdan dışlanmışlık, fakirlik, eğitimsizlik ve sosyal statülerinin olmaması ve  Roman olmaları nedeniyle lanetlenerek, her türlü sosyal hayattan ve aktivitelerden sistematik bir şekilde dışlanmış ve uzaklaştırılmışlardır. Kadınlarımız işsiz, evsiz ve sosyal güvencesiz, yaşam standartlarından yoksun. Roman kadınları içinde bulundukları olumsuzluğa rağmen, içinde yaşadığı toplumsal değerlere asla ihanet etmiyor. Yetiştirdikleri çocuklar sisteme baş değil kaş bile kaldırmıyor. Su misali her koşula uyum sağlıyorlar. Arsız ve yüzsüz de deseler, çoğu bir lokma bir hırka ile elvada diyorlar hayata. Biz hayata 10-0 mağlup başlıyoruz. 25 yaşında 4 çocuk. Çoğumuz 45’inde elvada ediyoruz bu hayata. Bizi evde babamız, evlenince kocamız dövsün istemiyoruz. Bize oturmayı değil çalışmayı öğretin."

DANSÖZ ESRA: EVLENMEDEN ÖNCE KİŞİLİK TESTİ YAPILAMAZ MI?

Eşinden şiddet gördüğü için boşanan, felçli babasına bakan ve dansözlük yaparak hayatını kazanan Esra Şenkaban da, "Evlenmeden önce kan testi yapılıyor. Bunun gibi kişisel bozukluk testi yapılamaz mı? Bizler hep kılık kıyafetle mi, ten rengiyle mi yargılanacağız. Roman olduğumuzu duyan iş vermiyor" dedi.

CHP'Lİ GÜVEN: İŞSİZLİK EN ÖNEMLİ NEDEN

CHP İzmir Milletvekili Hülya Güven, kadınlar sağlık hizmetlerine ulaşmada sıkıntı çektiğini belirterek, "Evde bir hasta varsa anne kendini ihmal ediyor. Öncelik çocuğu ve eşi. Roman kadınlarımızın ruhsal sıkıntıları fazla. İşsizlik sıkıntının en önemli nedeni. İşsizlik ortadan kalktığında bu sıkıntılar ortadan kalkacaktır" diye konuştu.