Gökay Akgün-Gazeteci arkadaşımız Ali Taydaş ile Düzgün Yalçınkaya, 1 yıldır planladıkları Balkan ülkeleri turunu Bosna Hersek-Sırbistan sınırında erken bitirmek zorunda bırakıldı. Sınır kapısındaki polis, Sırbistan'ın kendisine verdiği yetkiye dayanarak iki arkadaşı geri çevirdi. Pasaportlarına da Sırp konsolosun bile anlam veremediği bir mühür bastı!


Türk vatandaşları birçok ülkeye vizesiz olarak seyahat etme hakkına, seyahat etmek istedikleri ülkelerin sınır kapısında görev yapan polisler de keyfi olarak onları içeri sokmama hakkına sahip!  Gazetemizde 'sayfa sekreteri' olarak çalışan Ali Taydaş ile öğrenci arkadaşı Düzgün Yalçınkaya, uzun süredir Balkan ülkelerini gezebilmek için tatil planı yapıyorlardı. Yaklaşık 1 yıl boyunca para biriktirdiler. Uçak biletleri alındı, rezervasyonlar yapıldı, yola çıkıldı. Her şey gayet iyi gidiyordu, ta ki tatilin Sırbistan ayağı için yola çıkılana kadar...

Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'dan harekete geçen iki arkadaş, Sırbistan'da ücretini önceden ödedikleri otele doğru ilerlemeye başladı. Yaklaşık 350 kilometrelik yolculuğun ardından Loznica Sınır Kapısı'na varıldı. Ülkesine girmek isteyen turistleri baştan aşağı süzme, kendi kıstaslarına göre değerlendirme ve keyfi olarak Sırbistan'a geçişlerine izin verip vermeme gibi oldukça geniş yetkilere sahip olan polis, Ali ve Düzgün'ü hiçbir açıklama yapmadan geri çevirdi. Bununla kalmayan polis, ikisinin pasaportlarına birer de mühür bastı. İki arkadaş tatillerinin nasıl kabusa döndüğünü şu ifadelerle anlattı:
Birimiz gazeteci, birimiz öğrenciyiz. Bu tatil için bütçe hazırlamak bir hayli zor oldu. Bosna Hersek ile Sırbistan'ı gezebilmek için 1 yıl boyunca 2'şer bin lira para biriktirdik. Planımız Saraybosna-Mostar-Blagaj-Saraybosna-Belgrad-Novi Sad hattını gezip Türkiye'ye dönmekti. Bosna Hersek'te her şey gayet iyiydi. Saraybosna'da kaldığımız otel aracılığıyla servis ayarladık ve Sırp bir şoför eşliğinde sınıra gittik. Saraybosna polisi çıkış işlemlerini yaptı ama Sırbistan polisi giriş işlemlerini yapmadı! Bize hiçbir şey sormadılar. Pasaportlarımızı aldılar, bizi uzun uzun süzdüler ve mühür bastılar. İlk anda 'Herhalde sorun yaşamadan geçeceğiz' diye düşündük ama fazla iyimsermişiz. Önce pasaportlarımızı geri vermediler ve Sırp şoförle biraz konuştular. Sonra yine şoför aracılığıyla Sırbistan'da kalacağımız otellerin rezervasyon belgelerini ve uçak biletlerini polise ilettik. Bize o kadar mesafelilerdi ki birimizin gazeteci olduğunu söyleme fırsatı bile bulamadık. Giremeyeceğimizi öğrendiğimizde çok üzüldük. Dönüş uçağımız Belgrad'dan kalkacaktı ve biletlerle birlikte otel rezervasyonları için de ciddi miktarda ödeme yapmıştık. Şoför arkadaş, ilk defa böyle bir muamele ile karşılaştığını, 8 aydır birçok İranlı, Türk ve Çinliyi sınıra getirdiğini ve tamamının sorun yaşamadan geçiş yaptığını söyledi. Sırbistan'da bulunan Türkiye Konsolosluğu'nu arayarak yardım istedik ama ellerinden bir şey gelmeyeceğini söylediler. Biz de mecburen 4 saatlik yolculuğun ardından Saraybosna'ya döndük, yeniden uçak bileti aldık ve büyük bir hayal kırıklığı içinde tatilimizi İstanbul'da tamamladık."


Esrarengiz mühür


Ali Taydaş ve Düzgün Yalçınkaya, İzmir'e döndükten sonra ilk iş, pasaportlarındaki mührün ne anlama geldiğini araştırmaya koyuldular. Önce mühürde Sırpça 'Çok gizli' ifadesinin olduğunu öğrendiler. İçeri alınmamalarının ardındaki gerçeğin neden bu kadar gizli olduğunu merak ederek araştırmayı sürdürdüler ama çabaları Sırbistan'a girmek için kat ettikleri yol gibi beyhudeydi! Çünkü Sırp polisinin kullandığı mührü Sırbistan Konsolosluğu bile açıklayamadı. Konsolosluktan aldıkları yanıt, sınır polisinin yaptığı işlem yetkisi dahilinde olduğu için mağduriyetin giderilmesinin mümkün olmadığı yönündeydi. Hikayenin bundan sonrasında Ali ve Düzgün'ün gizemli yolculuğuna Sırp Konsolosluğu da katıldı ve esrarengiz mührün ardındaki sır perdesini aralamaya çalıştılar. Neticede konsolosluk, iki pasaporta önce geçiş izni verilen bir mühür basıldığını, sonra izni geri almak için başka bir mühür basıldığını tespit etti. Ancak polisin sonradan basılan mührü nereden bulduğunu anlayamadılar.


Çare 'temiz' pasaport


İki arkadaşın söz konusu mühür yüzünden daha büyük mağduriyetler yaşayıp yaşamayacağı belirsiz. Kimsenin bir şey anlamadığı 'çok gizli' yazılı mühür, başka ülkelere girmelerine de engel olabilir. Sırp yetkililer bu konuda bir şey yapamayacaklarını söylüyorlar ve bir de öneride bulunmaktan geri durmuyorlar:
"Bizce başvuru yapın ve üzerinde tuhaf damgalar olmayan yeni pasaportlar alın. Yoksa hiçbir suçunuz yokken başka sorunlar da yaşayabilirsiniz"

İlk yurt dışı seyahati deneyimlerinde birçok ilginç durumla karşı karşıya kalabileceklerini öngörmüşlerdi ama pasaportlarına Sırbistan devletinin temsilcilerinin bile çözemediği bir mühür basılacağını düşünememişlerdi! Ali ve Düzgün'ün paraları boşa gitti, başvuruları etkisiz oldu, 1 yıl boyunca planlanan tatilden geriye koca bir hayal kırıklığı ile esrarengiz bir mühür kaldı!


Uygulama her ülkede var


Sınırlarda ve havalimanlarında görev yapan polislerin hiçbir gerekçe göstermeden ülkeye girişi reddetmesi Sırbistan'a mahsus bir uygulama değil. Türkiye de dahil olmak üzere bütün ülkelerde turistler benzer mağduriyetler yaşayabiliyor. Temel insan haklarından biri olan seyahat özgürlüğü, polislerin ayrımcı tavırlarıyla engelleniyor. İnsanların dış görünüşünü beğenmeyerek seyahat özgürlüğü hakkını ihlal edenlerden hesap sormak da mümkün değil. Hastalıklı yabancı düşmanlığı fikri, 'tedbir' altında sınırdan sınıra hüküm sürüyor!