İzmir'de yaşayan Suriyeli 23 yaşındaki Emine Ezzat, 28 yaşındaki eşi Nureddin Ezzat'a boşanma davası açtı. Genç kadın boşanma gerekçesi olarak da eşinin sperm sayısının yetersiz olmasını gösterdi.

 

Suriye'de yaşanan iç karışıklık nedeniyle Türkiye'ye yerleşen Emine Ezzat ve Nureddin Ezzat, 2019 yılında evlendi. Çiftin çocuklarının olmaması ise bir süre sonra ikilinin arasını açtı. Yapılan test sonucunda Nureddin Ezzat'ın sperm sayısının yetersin olduğu ve biyolojik olarak çocuk sahibi olamayacağı belli oldu. Bunun üzerine Emine Ezzat evi terk etti. İstanbul'daki ailesinin yanına giden genç kadın burada eşine boşanma davası açtı. İddiaya göre, bu süreçte Emine Ezzat ve ailesi Nureddin Ezzat'ın sağlık durumuyla alay ederek psikolojik baskı uyguladı.

'TEK BAŞINA BOŞANMA SEBEBİ SAYILAMAZ'

Müvekkili Nureddin Ezzat'ın yaşanan süreçte psikolojik baskı gördüğünü ifade eden Avukat Irmak Karacadağ, "Anne olmak, kadının doğal içgüdüsüdür. Kimi evliliklerin temelinde, çocuk sahibi olma arzusu yatmaktadır. Kısırlık veya çocuk sahibi olamamak, kimi evliliklerin huzur ve mutluluğunu bozan bir etken olabilmektedir. Müvekkilin eşi de aynı husustan müvekkile boşanma davası açmıştır. Karşı taraf bu davayı, evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı olarak açmıştır. 4721 sayılı yeni Medeni Kanun’un 166’ncı maddesine göre, 'Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde davacının kusuru daha ağır ise davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır.' Davaya konu olayda ise taraflar müşterek birliktelikleri süresince hiçbir sıkıntı yaşamamakla beraber çocuk sahibi olma yolundaki engeller, birlikteliklerini sekteye uğratmıştır. Ancak Yargıtay kararları ile sabittir ki bu konu tek başına boşanma sebebi sayılamaz. Müvekkil, Suriye vatandaşıdır. Yetiştiği çevresel faktörler göz önüne alındığında, eşlerin çoğunlukla aileleri ile yaşadığı ve kalabalık oldukları görülmektedir. Bu noktada, kadının biyolojik çocuğunun olmasına yönelik yoğun isteği konusunda biraz daha empati yapmaktayız. Ancak, bu husus, tek başına müvekkile kusur olarak addedilemez. Yargıtay kararları da 'tasada ve kıvançta birlik' esasına göre bu hususu tek başına boşanma nedeni olarak değerlendirmemektedir. Burada asıl mağdur müvekkilimdir. Hem eşinden hem de onun ailesinden hakaretlere varan psikolojik baskıya maruz kalmıştır” diye konuştu.