Ali Budak- Türkiye'de birçok gıda ürününde olduğu gibi süt ürünlerinde de tağşiş ve hileye oldukça sık rastlanıyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından açıklanan ve tağşiş yaptığı belirlenen 173 firmanın içerisinde ise 52 süt ürünleri üreten firma yer alıyor. Süte su karıştırmayla başlayan hileler, yoğurt, peynir ve tereyağı gibi ürünlere uygulanan akla gelmeyecek sahtekârlıklarla devam ediyor. Bu konudaki tağşişle ilgili en son ve en korkunç iddia ise Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Süt Teknolojisi Ana Bilim Dalı Prof. Dr. Harun Raşit Uysal'dan geldi. Türkiye'de yoğurt, peynir ve tereyağı üretiminde ithal edilen domuz ürünlerinin kullanıldığını ifade eden Prof. Dr. Uysal, yoğurtta domuz jelatini, peynirde kemik unu ve tereyağında domuzdan elde edilen don yağının kullandığını söyledi.

 

'Domuz ürünleri ithal ediliyor'

Tereyağı, peynir ve sütte kullanılan domuz ürünlerinin ithal edildiğini söyleyen Uysal, 'Peynire kemik unu karıştırılıyor, bu ithal. Avrupa'da en fazla hangi hayvanın eti tüketiliyor? Domuz. Zaten, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın sitesine bakarsanız, yoğurtlara jelatin katıldığı yazılmış. Orada yazmış Bakanlık domuz jelatini diye. Dolayısıyla domuzun jelatini ve domuzun kemik unu ithal ediliyor Türkiye'ye. Domuzdan elde edilen jelatini yoğurtta kullanıyorlar, kemik ununu da peynirde kullanıyorlar. Her peynirde değil, genelde sert peynirlerde kullanılıyor. Dışarıdan peynir aldığımda, içinde olup olmadığını gerçekten bilmiyorum. Bunu bizim saptamamız mümkün değil. Türkiye'ye ne kadar ithal edildikleri konusunda da bir bilgim yok. Genelde bunlar başka isimler altında ve başka alanlarda kullanılmak üzere ithal ediliyor. Domuz kemik unu diye ithal edildiğini düşünmüyorum. Çünkü Türkiye sonuçta Müslüman bir ülke ve tüketiciler de Müslüman. Bu ithalatın başka kılıflar altında yapıldığını düşünüyorum' dedi.

'Ülkede, hile ve hurda hat safhada'

Bu sahtekarlığı yapanların merdiven altı firmalar olduğuna da vurgu yapan Uysal, şöyle devam etti: Zaten büyük firmalar çekinir böyle şeylere. Bizden çok öğrenci mezun oluyor. Çok sayıda işletmede öğrencilerimiz var. Bu bilgiler bana sürekli geliyor. Mesela başka bir konu da, süt ürünlerinde don yağı kullanılması. Don yağı, hayvan iç yağı dediğimiz, doğuda, güneydoğuda yemeklere katılan bir yağ. O ithal ediliyor. İthal edilip, süt ürünlerine mesela süt yağı daha değerli olduğundan don yağını katıyorlar. Bu da anlaşılmıyor. Hayvansal yağ olduğu için, margarin katarsa anlaşılır, analizde çıkıyor ama don yağı katarsan ikisi de hayvansal yağ olduğu için analizlerde de çıkmıyor. Bunun hangi hayvandan geldiği de belli olmuyor. Mesela, tereyağı içine süt yerine don yağı konuyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın yetkilileri, mandıralara gidiyorlar, bunu bulamıyorlar. Bunlar zaten, o mandıraya süt veren bazı ahırlardan rica ediyorlar. Don yağları ahırlarda saklanıyor, ihtiyacı kadar günlük getiriyorlar mandıraya veya süt işletmesine. Dolayısıyla siz gittiğiniz zaman göremiyorsunuz bunu. Yani kısacası, yoğurtta, peynirde ve tereyağında domuz tehlikesi var. Yani şu anda hile ve hurdanın haddi hesabı yok Türkiye'de.

Kooperatifleşme vurgusu

Son olarak, hükümet tarafında çiğ süt prim desteklerinin artırılmasını da değerlendiren Uysal, 'Süt teşvik primlerinin artırılmasını olumlu buluyorum. Üreticinin maliyetlerinde ciddi sıkıntı var. Çünkü döviz sürekli artıyor. Bu da üreticiyi etkiliyor. Çünkü yem katkı maddeleri dövizle ithal ediliyor. Bu da yem fiyatlarını artıyor. Yem fiyatları artmasına rağmen süt fiyatları artmıyor. Ama ürün fiyatı, peynirler, yoğurtlar her nedense sürekli artıyor. Devletin burada primleri yükseltmesi gayet olumlu. Tek olumsuz nokta var. Kooperatifleşmeyi teşvik etmek için kooperatifler aracılığıyla sütü pazarlayanlara daha fazla prim verilmeli. Arada fark var ama çok büyük bir fark yok. Bu fark ise örgütlenmeye o kadar da teşvik etmiyor. Öyle bir fark konmalı ki, üretici kendini kooperatifleşmeye doğru yönlendirsin, kooperatifleşmeye çalışsın' ifadelerini kullandı.