Burcu Özkan- İzmir'in Menemen ilçesinde taş ocağı için verilen "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir" kararının iptali için açılan davada, Bilirkişi raporunun incelemeleri sonucu İzmir 2'nci İdare Mahkemesi, yürütmeyi durdurma kararı verdi. Projenin, bölgede yapılması planlanan Değirmendere Barajı'nı olumsuz yönde etkileyeceğine hükmeden mahkeme, maden sahası ve çevresinin birinci derecede yangına hassas bölge olduğunu ve insandan kaynaklanacak risklere maruz kalacağını belirtti.
Emiralem Çevre ve Dayanışma Platformu kararı kutlamak için Emiralem'de vatandaşla bir araya geldi. Dava süreci boyunca birlikte hareket eden; Avukat Diler Basut Güven, İzmir Tabib Odası üyesi Doktor Hüseyin Güven, İzmir Çevre Platformu üyesi Adnan Pelvanlar ve birçok yöre halkı davul, zurnalarla taş ocağının durdurulma kararını kutladı.

Avukat Diler Basut Güven, taş ocağının açılmaması yönündeki mücadelelerini şu sözlerle açıkladı: " Geçtiğimiz yıl ağustos ayında Emiralem Değirmendere ve Bağcılar-Çaltı yöresinde iki ayrı taş ocağı faaliyetinden haberdar olduk . Hemen yöre halkı ile toplandık ve ortak akılla birleşip çalışmalara başladık.Taş ocaklarının bölgeye yıkım getireceği kararının ardından başlattığımız mücadele ile Emiralem Çevre ve Dayanışma Platformu doğdu. 15 günlük kısa itiraz süresinde, Emiralem'de 2 bine yakın imza topladık. İtirazlarımız sonuç vermeyince iki ayrı dava açtık. Bu davalarda: yöre muhtarları, vatandaşlar, ilçemizdeki tüm meslek odaları ve Menemen Belediyesi'nin bir araya geldiği 19 davacı ile 18 avukat gönüllü birliktelik sağladık. Bağcılar-Çaltı taşocağı davasında lehimize iptal kararı verildi."

Çevredeki suya zarar verecek

Karagöl ormanlarında ağaç kıyımına neden olan taş ocağı davasının yürütmeyi durdurma kararı ile sonuçlandığını vurgulayan Avukat Güven, "  Taşocağı projesi nedeniyle Karagöl ormanlarının acımasızca kesildi. Durdurma kararında, bölgenin 1. derece yangına hassas bölge olduğu , yapılacak olan Değirmendere içme suyu Barajının, yöredeki bitki ve canlı yapısının taş ocağı faaliyetinden olumsuz etkileneceği belirtildi. Ayrıca İşletmede kullanılacak günlük 88 metreküp su ihtiyacı, çevredeki su kaynaklarına zarar verecek. Mahkemenin verdiği karar sevindirici ama mücadele henüz tam olarak bitmedi" dedi.

'Taş ocağı yapıldığı zaman kanser hastalığı artacak'

Taşocağının durdurulması mücadelesine destek verenler arasında olan Emiralem mahallesinde yaşayan Ayşe Kahraman (69) ve Hatice Kahraman (44), " Bu karar bizi çok mutlu etti. Taşocağı yapılsaydı bütün Menemen mahvolacaktı. Ürünlerimiz çürüyüp gidecekti" dediler. Yıllardır kanser ile mücadele ettiğini belirten Hatice Kahraman, " Ben Göğün kanseriyim. Ciddi bir hastalıkla yıllardır mücadele ediyorum. Halk olarak sağlığımızın bozulmaması için buradaki platforma katıldım. Ayrıca bölgede yetişen zeytin, çilek gibi ürünlerin, kurulacak taş ocağının ardından verimsizleşeceğinide bilmek gerekir. Biz çocuklarımıza ve geleceğimize sağlıklı bir hayat sunmak istiyorsak havayı suyu kirletecek şeylerden doğayı korumalıyız. Taş ocağı yapıldığı zaman kanser hastalığı artacak. Zeytin ağaçlarımız ürün vermeyecek, çileklerimiz olmayacak. Hayat bitecek, o nedenle istemiyoruz" dedi.

Aynı bölgede ikinci taş ocağı da davalık

Öte yandan, Emiralem'de başka bir taş ocağı için de "ÇED gerekli değildir" kararı verildi. Bu projeye verilen "ÇED gerekli değildir" kararının iptali için de İzmir 3'üncü İdare Mahkemesi'nde dava açıldı. Hazırlanan bilirkişi raporunda, işletmenin kirletici toz yaratacağı ve oluşan taneciklerin uzun mesafelere dağılabileceği belirtildi. Proje sahasına birkaç yüz metre uzaklıkta evlerin, zeytinliklerin ve tarım arazilerinin olduğu fakat proje dosyasında bunların dikkat alınmadığı vurgusu yer aldı. Bilirkişiler, yine bölgede yaşayanların geçim kaynağının tarım olduğuna dikkat çekerek, raporda proje sahasının zeytin, meyve, tahıl ve sebze yetiştiriciliğinin yoğun yapıldığı tarımsal üretim bölgesinin olduğu görüşüne yer verdi.