Oğlunun katil zanlısıyla karşı karşıya gelen anne Gülhan Ceylan, gözyaşlarını tutamadı. Duruşma salonuna girişte sanığa tüküren anneyi, Mahkeme Başkanı Orhan Kızıltaş uyardı. Söylemek istediği söz olup olmadığı sorusuna anne Ceylan, şikayetçi olduğunu belirterek, "Adalete güveniyorum." karşılığını verdi. Baba Ufuk Ceylan da, "İnşallah adalet yerini bulacak." dedi. Sanık Kayı ise olayda kullanılan silahın kendisine ait olmadığını ve suçsuz olduğunu söyledi.

İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, hakkında TCK 82/e maddesine göre “çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı adam öldürmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet istenen sanık Can Kayı ile Umut Ceylan'ın babası Ufuk ile annesi Gülhan Ceylan hazır bulundu. Davaya müdahil olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı adına Av. Emine Şentüfekçi de duruşmaya katıldı. 2003 yılında Foça'da maganda kurşunuyla hayatını kaybeden 2,5 yaşındaki Ali Stair Grimasson'un avukat olan dedesi Tuncer Eşsizhan ve anneannesi Gülay Eşsizhan'ın da aralarında olduğu 10 avukat, acılı ailenin yanında yer alıp gönüllü olarak davaya katıldı. Duruşma salonuna giriş sırasında Umut Ceylan'ın annesi Gülhan Ceylan, sanık sandalyesinde oturan Can Kayı'ya tükürdü. Sanık ise Umut'un ölümünü televizyondan seyrettiğini ve kahrolduğunu söyledi. Daha sonra Kayı, mahkeme önünde savunma yaptı. Suçlamaları reddeden Kayı, bir kafeteryada E.B. ile kavga ettiğini, bu kişinin ailesini ve kendisini tehdit ettiğini, ağabeyini de yaraladığını iddia ederek, güvenlik amacıyla silah almaya karar verdiğini söyledi.

'SİLAH, UMUT'UN ÖLÜMÜNDEN SONRA KARGOYLA GELDİ'


Karşıyaka'dan tanıdığı Coşkun isimli kişiye bu düşüncesini anlattığını ve kendisine Kaptan Bülent lakaplı B.B.'nin telefonunu verdiğini anlatan Kayı, "Arayıp bin 250 TL param olduğunu, silah ayarlayıp ayarlayamayacağını sordum. Bana hesap numarasını verdi, bin 150 TL yatırdım. Bir süre silahın gelmesini bekledim. Gelmeyince arayıp sordum. Aradığım B.B. isimli kişi, eşi M.B.'nin Rize Ardeşen'e gittiğini, silahı onun göndereceğini söyledi ve numarasını verdi. M.B. ile mesajlaştık, silahı göndereceğini söyledi. Üç beş gün daha bekledim, gelmeyince paramı geri istedim. 26 Eylül'de mesaj çekip silahı kargoya verdiğini söyledi. 28 Eylül 2012'de kargoyla gelen silahı aldım. Silah bana, Umut'un vurulmasından yaklaşık bir ay sonra geldi. Üzerimde yaklaşık üç hafta kaldı." dedi. 18 Eylül'de Karşıyaka'da silahla yaralama olayına karıştığını anlatan sanık Kayı, daha sonra silahla gidip teslim olduğunu, kendisine silahı temin eden kişileri yakmamak için ifadesinde babasından kaldığını söylediğini anlattı. Sanık Kayı, Umut Ceylan'ın vurulduğu Karabağlar'a, olayın meydana geldiği gün hiç gitmediğini iddia etti. Umut'un ölümüyle ilgisi olmadığını belirterek, suçsuz olduğunu söyledi. Daha sonra Can Kayı ile aynı mahallede oturan ve ayakkabıcıda çalışan Mahsum Altun, şahit olarak dinlendi. Olayla bir ilgisi bulunmadığını belirten Altun, Can Kayı'nın çalıştığı yere siyah bir naylon torba bıraktığını, merak edip içine baktığında gazeteye sarılmış bir tabanca gördüğünü ifade etti. Sanık Kayı'ya hiçbir zaman, "Emanet bıraktığın silahla ateş ettim, bir çocuğa denk geldi." demediğini belirten Altun, "Gariban olduğum için suçu bana atmak istedi." dedi. Ayakkabıcı dükkanının sahibi Şahin Sezar da şahit olarak verdiği ifadede, Can Kayı'nın işyerine bıraktığı torbanın içinde ne olduğunu bilmediğini belirtti. Şahit ifadelerinin ardından Mahkeme Başkanı Kızıltaş, Mahsun Altun'a ait iletişim tespit tutanağına göre olay saatinde Karşıyaka Gümüşpala'da olduğunu söyledi. Sanık Can Kayı'nın yaptığı telefon görüşmeleri sonucu ise telefonunun olay günü sırasıyla Konak, Bayraklı, Alaybey ve Soğukkuyu'da sinyal verdiği ancak olay saatinde telefon görüşmesi yapmaması sebebiyle yerinin tespit edilemediği söyledi. Olaydan iki gün sonra ise Kayı'nın telefonunun, Umut Ceylan'ın hayatını kaybettiği yere yakın olan Aydın Hatboyu Caddesi'nde sinyal verdiği ifade edildi. Daha sonra duruşmaya ara verildi. Ardından sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilerek, Can Kayı'ya 28 Eylül 2012 tarihinde gönderilen bir kargo olup olmadığının sorulmasına, aynı kargo şirketinin Rize Ardaşen şubesine yazı yazılarak, 26 Eylül tarihinde M.B. tarafından gönderilen bir kargonun sorulmasına, Can Kayı'nın savunmasına karşı silahı aldığını söylediği B.B. ve eşi M.B.'nin diyecekleri için talimatla ifadelerinin alınması için Bodrum'a yazı yazılmasına, TİB'e müzekkere yazılarak sanığın olay tarihinden bir ay önce ve iki ay sonraya dair cep telefonlarına ait HTS kayıtlarının istenmesine, sanığın cezai ehliyetinin olup olmadığının tespiti için Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne sevk edilmesine karar verildi. Duruşma, 10 Temmuz 2013'e ertelendi.

'İNŞALLAH BİR UMUT YASASI ÇIKAR'

Duruşmanın ardından adliye çıkışında gazetecilerin sorularını cevaplayan baba Ufuk Ceylan, "Ben gazetecilerle yaptığım ilk görüşmede, üç gün sonra her şey sütliman olur demiştim. Allah'a şükür olmadı ama inşallah devletimiz, büyüklerimiz bu işe bir el atar da eşikteki beşikteki bundan faydalanır. Bir umut yasası inşallah çıkar ve bundan sonra çoluk çocuk, büyük küçük herkes bundan faydalanır. Tek temennim odur." dedi. Ceylan ailesine destek veren Av. Tuncer Eşsizhan da, "Temennimiz ve uğraşımız, Umut’un kanının yerde kalmaması. Görev, bundan sonra yargıda. Gerekli tahkikatlar, incelemeler yapılacak. Adaletin yerini bulacağı inancındayız. Adaletimiz halkın acısının, sivil toplumu tehdit eden bireysel silahlanmanın farkında. Dileğimiz, bütün hukukçu meslektaşlarımızın çabası, silahlarla işlenen suçlarda azami cezaların uygulanması ve tolerans gösterilmemesi." şeklinde konuştu.