Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) tarafından Sabancı Kültür Merkezi'nde düzenlenen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü panelinde konuşma yapan Kocabıyık, Dünya Kadınlar Günü'nün acı bir hikayesinin bulunduğunu, bugünün işçi kadınların yanarak ölmesiyle ortaya çıkan bir anma günü olduğunu ifade etti.

Dünya ve Türkiye'deki kadın haklarının gelişimi hakında bilgi veren Kocabıyık, "Keşke 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olmasaydı. Çünkü böyle bir günün olması kadınların dezavantajlı olduğu anlamına geliyor. Ama maalesef var. Kişisel olarak bu tarz günlere karşıyım. Bu tür günlerin toplumda daha fazla etiketleşmeye neden olduğunu düşünüyorum." dedi.

Funda Kocabıyık, arkeolog bir baba ve öğretmen bir annenin kızı olduğunu aktararak, "Yani çalışan bir annenin kızıyım. Çalışan annelerin çocuğu olması önemli, hayatı organize etme yeteneğini geliştiren bir şey. Çünkü rol modeliniz anneniz. Annem çalışırken her işe yetişirdi, ben de öyle yapmaya çalışıyorum." diye konuştu.

Kadınların yönetici olurken dezavantajlarla karşılaştığını belirten Kocabıyık, yönetici kadın sayısının artması ve birbirlerine daha fazla destek olmaları gerektiğine dikkati çekti.

İlk engelli kadın antrenör olma hedefi

Panelde konuşan paralimpik yüzme şampiyonu, milli sporcu ve antrenör Karin Öcal, engelli bireyler olarak kendilerini her zaman kanıtlamak zorunda kaldıklarını kaydetti.

Öcal, "Engelli olmamı bir kusur olarak görmedim. Her şeyin bir nedeni var. İnsan isterse hayatta her şeyi yapabilir, kadın veya erkek farketmez." ifadelerini kullandı.

Türkiye'de kendi alanında kadın antrenör olmadığına dikkati çeken Öcal, Türkiye'nin bedensel engelli ilk kadın yüzme antrenörü olmak istediğini kaydetti.

Kadınların çözüm bekleyen talepleri var

DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar ise farkındalık oluşturmak için bu etkinliği düzenlediklerini, bu tür konulara sadece bir gün değil her gün önem verilmesi gerektiğini söyledi.

Medeniyeti sadece ekonomik kriterler veya istatistiklerle anlamanın mümkün olmadığına vurgu yapan Hotar, şunları kaydetti:

"Medeniyetin temelinde kendini yücelten insani değerler ile ona atıf yapılan davranışlar bulunmaktadır. Bu tanım, kadın kimliğiyle dezavantajlı bireylerin haklarının ve kişi özgürlüklerinin de varlığıyla söz konusu olmaktadır. Bu yüzden 8 Mart Dünya Kadınlar Günü bir cinsiyetin yüceltildiği bir gün olarak değil, toplum olarak gelinen noktanın değerlendirildiği ve geleceğe yönelik çözümlerin oluşturulduğu bir gün olarak görülmelidir. Dünyanın ilk 10 ekonomisine girmek isteyen Türkiye'de kadınlara çok büyük sorumluluk düşmektedir. Kadınların çözüm bekleyen talepleri var ve biz o yüzden buradayız. Elimizden geleni yapacağız."

Panelde, DEÜ Tıp Fakültesi Türkiye Bilimler Akademisi Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı Projesi (TÜBA-GEBİP) ödüllü Doç. Dr. Canan Yıldırım, Türkiye'nin Üsküp Büyükelçisi Tülin Erkal Kara ve İzmir Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürü Seda Okur da birer konuşma yaptı.