Hayat pahalılığı, dar gelirliye zor günler yaşatıyor. Yüksek fiyatlar vatandaşların alım gücünü sıfır noktasına getirdi. Pazar alışverişlerinde önceleri kilo geçerliydi. Hatta öyle ki, patates ve soğan gibi yiyecekler en az 4 ya da 5 kilo olarak alınırdı. Kasaptan ise yarım kilodan az bir şey istenmez ve alınmazdı. Ama şimdi pazarda tane ile kasapta ise gram ile alışveriş yapılıyor

MUAMMER KIRCA- Akaryakıta arka arkaya yapılan zamlar hem vatandaşları hem de esnafı çok zor duruma sokuyor. Dolar kurundaki oynaklık ise ayrı bir sıkıntı. Alım gücünün her gün azalması nedeniyle vatandaşlar pazarın ve kasabın yolunu çoktan unuttu. 

Her gün artan fiyatlar, herkesi zor duruma soktu. Hayat şartlarının çekilmez olduğu günümüzde hem esnaf, hem de vatandaşlar dertli. Vatandaş ''her gün fiyat artar mı'' derken, esnaf ta ''suçlu akaryakıt'' diyor.
Pazar alışverişlerinde önceleri kilo geçerliydi. Hatta öyle ki, patates ve soğan gibi yiyecekler en az 4 ya da 5 kilo olarak alınırdı. Kasaptan ise yarım kilodan az bir şey istenmez ve alınmazdı. 

TOHUM, GÜBRE, NAKLİYE SARMALI

Fiyatlar öyle ayyuka çıktı ki, insanın inanası gelmiyor. Çok kişinin olsa da olur, olmasa da olur dediği kabağın kilosu 20 lira, patlıcan 25 lira, karnabahar 15 lira, lahana 16 lira, pırasa 12 lira, bir demet yeşillik 2 lira, ekilmeyen – gübrelenmeyen sadece toplanan ot çeşitlerinin bile kilosu 20 lira. Geçtiğimiz yıl 50 lira civarında yapılan pazar alışverişleri ise bugünlerde en az 250 – 300 lira ile yapılabiliyor. 
Bu arada üretici ''tohumun fiyatı 5 kat, gübrenin fiyatı 7 kat arttı'' derken, ''artık bu iş yapılmaz'' diyor ve şöyle konuşuyorlar:
''Her zaman olduğu gibi yine aracılar kazanıyor. Bizden çıkan ürün 5 hatta 6 katına marketlerde satışa sunuluyor. Biz tohumu, gübreyi pahalı aldığımızla kalıyoruz. Vatandaşta bizim para kazandığımızı zannediyor. Çektiğimiz eziyete değmez.''
Yüksek fiyatların akaryakıt zammından kaynaklandığını vurgulayan aracılar ise, ''her şeyin başı akaryakıt. Yakıta verdiğimiz para üreticiye verdiğimiz paranın misli misli üzerinde. Biz ne yapalım. Kazandığımız para yakıta gidiyor.'' diyorlar. 

YEM, AKARYAKIT, DOLAR SARMALI

Öte yandan canlı hayvan ithalatına rağmen, et fiyatları her gün, ama her gün artıyor. Besicilerin ise bugünlerde ağzını adeta ''bıçak açmıyor''. 
''Bu yem fiyatları ile hayvan bakılmaz'' diyen besiciler, süt ineklerinin bile kesime gittiğine dikkat çekiyorlar. Yem aldıkları yerlerin ''bugün dolar arttı'' cümlesini duymaktan korkar hale geldiklerini de belirten besiciler, ''Herkes bir şey söylüyor. Dolar artıyor, akaryakıt artıyor. Yem de artıyor ama bizim günahımız ne, biz ne yapalım. Çok az bir süre daha böyle giderse, ev hayvancılığı zaten can çekişiyor, o zaman tamamen ölecek'' diyorlar. 

İşte bu cenderenin sonucu olarak artık ''kasaplarda gram ile kıyma'' devri başladı. 250 gram kıyma alabilmenin bile cesaret istediği günümüzde, vatandaşlar 80 gram, 100 gram kıyma alabilmenin derdine düştü. 
''Çocuklarımızın sağlıklı olabilmesi ve iyi bir beyin yapısına sahip olabilmeleri için protein alması lazım, iyi beslenmesi lazım. Biz bunu sağlayamıyoruz. Dolayısı ile geleceklerinden de endişe ediyoruz.'' şeklinde konuşan vatandaşlar, ''Biz kendimizden vazgeçtik, çocuklarımız için endişe ediyoruz.'' diyorlar. 

KASAPTA TAVUK KIYMASI

Son günlerde bir çok kasap vitrininde şöyle bir yazı var. 
''Tavuk kıyması bulunur''
Kasap dükkanında, tavuk kıyması...
Şarküteri değil, tavuk ve tavuk ürünleri satan bir yer de değil...
Kasap burası.. Mahalle kasabı...
Yani burada kuzu, dana etleri ve bunların işlenmiş halleri satılır. 
Hadi diyelim, kasap tavuk satıyor. Tamam, itirazımız yok. 
Peki, bir kasap tavuk kıyması nasıl satar. 
Fazla uzatmadan ben söyleyeyim:
Kuzu, dana kıyması satamazsa...
Tavuk kıyması satacaktır...
Anlayacağınız, kırmızı et unutuldu, beyaz etin unutulmasına çeyrek var...