FATİH ÖZKILIÇ- Adalet ve Kalkınma Partisi(AK Parti)’nin hazırlıklarını sürdürdüğü çok sayıda yasada değişiklik öngören taslağa göre, zeytinliklere ve zeytinlik sahalarında jeotermal sondaj kuyuları ve elektrik üretmek üzere jeotermal enerji santrallerinin  kurulmasının önü açılacak. Gelecek aylarda TBMM gündemine gelmesi öngörülen taslağa göre jeotermal santral kurulabilmesi için mevcut zeytin ağaçlarından taşınabilecek olanlar taşınacak taşınamayacak olanların yerine ise 5 kat zeytin ağacı dikilmesi şartı getirilecek.

7 defa karşı çıktılar tekrar gündemde

Söz konusu hazırlıkla ilgili değerlendirmelerde bulunan Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mustafa Tan, zeytin üreticilerinin bu hazırlığa tepki gösterdiğini söyledi. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi olarak zeytinlik ve zeytinlik sahalarıyla ilgili yapılmak istenen düzenlemelere 7 defa karşı çıktıklarını belirten Tan, “Üreticilerde bu hazırlığı duyar duymaz bir tepki başladı. Yasada değişikliği taslağından yer alan zeytinlik ve zeytinlik sahalarıyla ilgili madde derhal geri çekilmeli. Daha önce de hükümetimizi uyarmıştık. Bu konuda önce dikkate almamışlardı daha sektörü dinleyince geri çekmişlerdi. Şimdi tekrar gündemde. Taslağa göre, zeytinliklere ve zeytinlik sahalarında jeotermal sondaj kuyuları açılabilecek. Zeytin ağaçları taşınabilecek olanları taşınacak. Taşınamayacak olanların yerine ise 5 kat zeytin ağacı dikilmesi şartı getirilmeye çalışılıyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil dalga geçmek gibi bir şey. Aynı maddeler defalarca gündeme geldi ve konuşuldu. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde oy birliği ile reddedildi. Kanun, yönetmelik değiştirilmek istendi olmadı. Bunu bile bile tekrar gündeme getiriliyor” dedi.

Zeytinlikler tehdit altında

Zeytin üreticisinin zor koşullarda üretim yaptığını belirten Ziraat Yüksek Mühendisi Ferdan Çiftçi ise “Üretici bugün zor koşullarda üretim yapmaya çalışıyor. Bu bereketli topraklar zeytinin anavatanı. Bu topraklarda ciddi zeytin ve zeytinyağı üretiliyor. Zeytin ağaçlarını korumamız gerekiyor. Küresel iklim değişikliği nedeniyle kuraklığa dayanıklı bitkileri korumalıyız. Zeytin ağacı yağışın az olduğu dönemde bile meyve verebilen bir bitkidir. Zeytin ağaçlarımız ve zeytinlik alanlarımız uzun zamandır bir tehdit altında. Daha önce de defalarca maden lobisi tarafından 3573 sayılı zeytincilik kanunu diye bilinen yasada değişiklik yaparak maden arama izinlerinin verilmesi ilişkin değişiklikler teklif edildi ve geri döndü. Ancak yine bir çabayla 3573 sayılı yasa delinmek isteniyor. Çünkü 3573 sayılı yasa taş ocakları ve maden işletmeleriyle ilgili açılan davaların kazanılmasında başrol oynuyor. Bu nedenle yapılacak değişiklik bu yasanın delinmesi anlamına gelir. Aynı zamanda zeytinciliğe büyük bir darbe olur. Yapılan hazırlıkla maden ve enerji şirketlerinin önü açılmaya çalışılıyor.  Jeotermal yatakların büyük çoğunluğu Ege Bölgesi'nde. Aydın, Denizli, Manisa üçgeninde ve İzmir’de. Jeotermal enerji kaynakları bu bölgede yoğunlaştı. Jeotermal enerji üretimi için verilen ruhsatlarla ilgili mücadele devam ediyor. Tarım alanlarımız; üzümümüz, incirimiz, zeytinimiz tehdit altında. Zeytinlik sahalara jeotermal sondaj kuyuları ve jeotermal santral kurulmasının önünün açılması buralara vurulan bir hançerdir” diye konuştu.

Zeytinlikler tarımsal alanların sigortası

İzmir Seferihisar’a bağlı Orhanlı köyünde jeotermal kaynak arama çalışmaları için verilen ÇED kararlarına karşı asırlık zeytin ağaçlarını korumak için köylülerin açtığı ve kazandığı davayı da hatırlatan Çiftçi, "İzmir’de Seferihisar’ın Orhanlı Köyü’nde, Manisa Alaşehir’de devam eden köylülerin ve çevrecilerin açtığı davalar var. Bu davaların bir kısmı zeytinlik sahalar nedeniyle kazanılıyor. Zeytinlikler aracılığıyla diğer bölgeleri de koruyabiliyoruz. Yapılacak değişiklikle zeytinlik sahaların içerisine bir hançer saplanmış olacak ve bu halka genişleyerek devam edecek. Zeytin ağaçlarının taşınması ya da yerine 5 kat zeytin ağacı dikilmesi bu durumu kurtarmaz. Jeotermal enerji üretimindeki çevresel etkenler nedeniyle tarım sahaları olumsuz etkileyecektir" ifadelerini kullandı.

Tahribat artarak devam ediyor

Düzenlemenin ülkede son 20 yılda tahribatın parçası olacağını ifade eden TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Helin İnay Kınay da “Ülkemizin ekolojik yıkım sürecine baktığımızda; Tarım alanlarımız, meralarımız yapılaşma, sanayi , enerji yatırımlarla amaç dışı kullanıldığı, Orman Alanlarımız, tarım alanlarımız, meralar, doğal karakteri korunması gereken alanlar mevzuatlar eli ile, plansız yürütlen madencilik, sanayi, enerji turizm, konut vb. faaliyetlere açılarak kaybedildiği süreçleri yaşıyoruz. Son 20 yılda özellikle orman ve zeytin yasasında yapılmak istenen, yapılan değişiklikler ile bu alanların kaybına yönelik  tahribat da artarak devam ediyor. Torba yasa ile yapılmak istenen değişiklik ile birlikte zeytinlik alanlarda özellikle jeotermal faaliyetlerin önü açılıyor. Bu noktada orman yasasında da yapılan benzer değişiklikle ağaçların taşınması ya da yerine 5 katı ağaç dikilmesi önerisi getiriliyor. Bu sürecin temel özeti zeytin, tarım alanları enerji madencilik yatırımlarına tercih edilmesi ve zeytin tarım alanlarının yok edilmesidir. Bu süreci özellikle bölgemizde de zeytin alanlarında yürütülen madencilik ve enerji projelerine ilişkin yürütülen ÇED süreçleri, bunlara yönelik yürütülen hukuki ve yerel mücadeleler ile de yaşıyoruz. Bu süreçlerde Zeytin yasası ile yürütülen mücadelelerde, bu değişiklik ile talanın da önü açılacaktır. İyileştirme önerisi olarak getirilen ağaçların taşınması ya da yerine ağaç dikilmesi süreci de ekolojiden uzak bir değerlendirmedir. Ülkemizde son 20 yılda orman alanları, tarım alanları, zeytinlik alanlar, doğal sit alanlarına yönelik artarak devam eden tahribatın parçası olacaktır” şeklinde konuştu.