Ağustos ayı içinde benim de çalışmada bulunduğum uluslararası bir projede belirlenen ötegezegen haberleri oldukça ilgi çekti. Biz de ekip olarak böyle bir bulgudan dolayı çok sevinçliyiz. Bu çalışma, ülkemizin olanaklarıyla gerçekleştirildi ancak Avrupa Birliği üyesi olabilseydik, pek çok farklı yerde bulunan pek çok farklı teleskop ve aleti kullanarak belki de ülke biliminsanları çok daha önce böyle bir buluşu gerçekleştirebilirdi, hatta bu gezegenden başka aynı yıldız etrafında başka gezegenler olup olmadığı da belirlenebilirdi. Dahası uzayda gökbilim amaçlı olarak kullanılmakta olan bazı uydularda da ortak olarak çalışmalar yapma hakkımız olabilirdi. Bunlar ülke gökbilimi açısından çok önemli olanaklar. Bunları kazanmak için ya çok yatırım yapılarak ülke bilim insanlarının bu olanaklarla çalışmasının önünü açmak ya da böylesi çok sayıda ülkenin katılımıyla gerçekleştirilen gözlemsel projelere, ülke olarak katılabilecek kaynakları ayırmak gerekiyor. Umuyoruz ki gelecekte bu konularda yeni adımlar atılmaya başlanabilir. Bugünkü yazımızda, uzun yıllardır "Dünya'nın Gözü" olan ancak artık yaşlanan Hubble Uzay Teleskobunun görevini üstlenip daha da ileri götüreceği düşünülen James WEBB Teleskobunu anlatmaya başlayacağız.

James Webb Uzay Teleskobu (JWUT), 6,5 metrelik birincil aynası ile büyük bir kızılötesi teleskop olarak tasarlanmıştır. Teleskobun 2018 yılının Ekim ayında Fransız Guyanasından bir Ariane 5 roketiyle fırlatılması planlanıyor.

JWUT'nun önümüzdeki on yılın en önde gelen gözlemevi olacağı ve Dünya çapında binlerce gökbilimciye hizmet edeceği düşünülüyor. Teleskobun çalışma alanının ise, evrenimizin tarihindeki her aşama ile ilgili olması planlanıyor. Büyük Patlamadan sonraki ilk parlak ışıklardan, Dünya gibi gezegenlerde yaşamı destekleyebilen Güneş sistemlerinin oluşumuna ve kendi Güneş Sistemimizin evrimine kadar bir çok aşamayı inceleme fırsatı sunacak.
JWUT, daha önceleri "Yeni Nesil Uzay Teleskobu" olarak adlandırılıyordu. Sonradan eski NASA yöneticisi James Webb'e ithafen, Eylül 2002'de yeniden adlandırıldı.
JWUT, NASA, Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ve Kanada Uzay Ajansı (CSA) arasındaki uluslararası bir işbirliği sonucu başlamış bir projedir. Geliştirme ile ilgili işler, NASA Goddard Uzay Uçuş Merkezi tarafından yönetiliyor. Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü ise, teleskop gönderilip çalışmaya başladıktan sonra JWUT'nu çalıştıracak.
JWUT için çeşitli yenilikçi teknolojiler geliştirilmiştir. Bunların içinde, teleskop fırlatıldıktan sonra açılıp son biçimini alacak olan 18 ayrı parçadan oluşan bir birincil ayna da bulunuyor. Aynalar aşırı hafif berilyumdan üretilmiştir. JWUT'nun en büyük özelliği, bir tenis kortu boyutlarında olan 5 katmanlı ve Güneşten gelen ısıyı bir milyon kattan fazla zayıflatan Güneş siperliğine sahip olması. Teleskopla kullanılacak kameralar ve tayfçekerler olarak dört ayrı alet, aşırı derecede zayıf sinyalleri kaydedebilecek algılayıcılara sahiptir. JWUT ayrıca, kızılötesi algılayıcıları 7K dereceye kadar soğutacak bir soğutucuya sahiptir.


JWUT, kapsadığı uzun dalga boyu aralığı ve büyük ölçüde geliştirilmiş duyarlılık sayesinde, Hubble Uzay Teleskobu'nun buluşlarını tamamlayacak ve geliştirecek olan, yörüngede dolanan bir kızılötesi gözlemevi olacak. Uzun dalga boyları, JWUT'nun zamanın başlangıcına çok daha yakın zamanlara bakmasına ve ilk gökadaların şimdiye dek gözlenmemiş oluşumlarının yakalanmasına ve günümüzde yıldızların ve gezegen sistemlerinin oluşmakta olduğu toz bulutlarının içine bakmasına olanak sağlayacak.
Çalışma süresinin 5 ile 10 yıl aralığında olması düşünülen JWUT, tümüyle ortalama 6200 kg ağırlığında olacak. 6,5 m çapındaki aynasının görüş alanı 25 metrekare kadar olacak.Altınla kaplanmış berilyumdan yapılmış parçalı birincil aynasının ağırlığı bile 705 kg tutuyor. 18 adet olan parça parça aynalarının her birinin ağırlığı 20,1 kg ancak tutucu ve hareketi sağlayan parçalarıyla birlikte 39,5 kg'ı buluyor. Dünya-Güneş ikilisinin ortak çekim alanının özel bir noktası olan ve L2 noktası olarak adlandırılan noktaya yerleşecek olan teleskop, Dünya'dan 1,5 milyon km uzaklıkta Dünya'ya göre sabit bir noktada bulunacak.

James WEBB kimdir?

Uzayla ilgili kullanılan teleskop ya da uydular, genellikle bu konuda yenilik getirmiş, adıyla anılan yasaları tanımlamış tarihi bilim insanlarının adlarıyla anılıyor. Ancak James WEBB bir ayrıcalığa sahip.
James WEBB, Apollo Ay programı ile bağlantılı bir NASA yöneticisi. 1961 ile 1968 yılları arasında NASA'da yöneticilik yapan WEBB, bir çok devlet görevlisinden çok daha fazla bilime katkı sağlamış olan bir devlet görevlisi. Zamanın ABD Başkanı John Kennedy yalnızca Ay'a ayak basma konusuyla ilgilenirken, James WEBB uzay çalışmaları kadar bilimsel çalışmalara da önem verilmesi gerektiğini, bunun yapılması halinde de hem üniversitelerin hem de uzay endüstrisinin gelişeceğini savunmuştur. NASA yöneticisi olması teklif edildiğinde de, tek bir amaca hizmet etmek yerine dengeli bir planlama yapılmasının kabulü halinde verilen görevi kabul edebileceğini hükümetine bildirmiştir.

Bu görüşü kabul gören WEBB'in zamanında NASA robotic uzay aracı geliştirme için destek sağlamış, bu araç sayesinde Ay yüzeyi incelenebilmiş ve Mars ve Venüs'e bilimsel amaçlı sondalar gönderilebilmiş ve böylece de ABD bu konuda ilkleri gerçekleştirebilmiştir. 1965'lerde WEBB, büyük bir uzay teleskobunun kurulmasının NASA'nın ana amaçlarından biri olması gerektiğini vurgulamıştır.
1969 Temmuzunda Ay'a ilk gidişten bir kaç ay önce emekli olan WEBB'den sonra NASA, yıldızları, gökadaları ve Güneş'i incelemek, Dünya atmosferinin ötesindeki uzay ortamında henüz bilinmeyenleri incelemek için 75'ten fazla uzay aracı göndermiştir.
WEBB zamanında Apollo programına bağlı olarak NASA'da 35.000 kişi çalışmış, ABD'de binlerce firma ve üniversitede 400.000'den fazla kişiyle iş yapılmıştır. James WEBB'in özellikle bilime katkılarından dolayı bu uzay teleskobuna onun adı verilmiştir.
James WEBB Uzay Teleskobu gönderilip çalışmaya başladığında, büyük olasılıkla bilimde ve gökbilimde çığır açacak çok önemli gözlemlere imza atacaktır. Böylece insanlık tarihinde, gökbilimde en ileri aşamaya ulaşmış olacağız. Bunda payı olan biliminsanları ise, bu olanakların kendilerine sağlandığı ABD gibi gelişmiş ülkelerde bilimle uğraşanlar olacak. Umuyoruz ki bizler de ülkemizin bugüne göre biraz daha bilime yatırım yapması ve katkı sağlamasıyla, yakın gelecekte çok daha iyi yerlerde oluruz. Hatta bazı yeni bulguların ilk öncüsü olabileceğimiz bulgulara Türk biliminsanları olarak imza atabiliriz. Bu konuda asıl çaba, yetiştireceğimiz genç biliminsanlarına düşüyor.

Kaynak: http://nasa.gov/