Kadınların ikinci planda olmasına başkaldıran İzmir İş Kadınları Derneği Başkanı Huriye Serter, onların ekonomik özgürlüklerini kazanmaları için mücadele ediyor. Verdiği çabanın karşılığını aldığını belirten Serter, "Üstüme düşeni fazlasıyla yaptığımı düşünüyorum. Vaktimi zamanımı yararlı işler için kullandığımdan çok eminim. Bu yüzden o kadar rahat uyuyorum ki anlatamam. Ama tabii ki bütün kadınlar daha eşit bir ortamda olduğunda daha da rahat uyuyacağım" dedi

Türkiye'de kadın olmak zor. Kadınların ayaklarını yere sağlam basabilmesi için bir çok STK kuruldu. Bu kuruluşlar kadınların ötekileştirilmesi çabasına karşı geliyor. İzmir İş Kadınları Derneği ise bu baş kaldırının ekonomik boyutunda yer alıyor. Derneğin başında yıllardır İzmir'de kadın hakları denilince akla gelen Huriye Serter var. Kadınları eve kapanıp 'ev hanımı' olmalarını istemeyen Serter, onların ekonomik özgürlüğünü elde edebilmeleri için mücadele veriyor. Yaptığı çalışamalar dikkate değer olduğundandır İzmir Kadın Kuruluşları Birliği başkanlığına da seçilen Serter, üstlendiği bu rolün yükünün ağırlığının farkında olduğunu ayaklarının yere sağlam basışından belli ediyor.

Huriye Serter kimdir? Biraz kendinizden bahseder misiniz?

Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Şan Bölümü mezunuyum. Eğitimini aldığım mesleğimi hiç yapmadım. 1995 yılından bu yana iş dünyasının içindeyim. Şu anda aynı zamanda Açık Öğretim Fakültesi Felsefe bölümünde okumaktayım. Uzun yıllardır Rotary Federasyonu, İZİKAD, Inner Wheel gibi pek çok Sivil Toplum Kuruluşlarında üyeliklerim ve yöneticiliklerim oldu. Ayrıca TEMA gönüllüsüyüm. Şubat 2016'da İZİKAD Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapmaya başladım. Ülkeme ve içinde yaşadığım topluma karşı sorumluluklarımı sivil toplum kuruluşlarında çalışarak yerine getirmeye çalışıyorum. Kadınlara, çocuklara ve gençlere dokunmak, onlarla birlikte aynı yolda yürüyebilmek ve sorunlarına çözüm üretebilmek çalışma alanlarımın arasında. Evliyim 2 kızım ve 1 oğlum var.

Yeteneklerimizle başarı istiyoruz

İZİKAD olarak çalışmalarınız nasıl gidiyor? Toplumda kadının yerini ve statüsünü değiştirmek için ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?

İZİKAD olarak birçok çalışmaya imza atıyoruz ancak bizim konumuz, iş dünyasında kadın. Girişimci olması, ekonomiye kazandırılması ve iş yerlerinde kadının potansiyelini kullanmak üzere farkındalık yaratma hayali bizim hedeflerimiz. Bizim gelecek hayalimiz bu. Kadınlar nüfusun yarısını oluşturuyor ama fırsatlara erişimde o kadar güçlü değil. Bütün derdimiz kadınların eşit fırsatlar ve imkanlara ulaşması. Bir yerlere gelmek için bize ayrıcalık tanınsın talebimiz yok. Hakkımız korunsun, kollansın gibi bir isteğimiz yok. Kendi yeteneklerimizle bir yerlere gelmek istiyoruz. Bunu gerek iş dünyasında gerek diğer resmi kurumlarda kadınların görünür olması, şartlarının ve koşullarının iyileştirilmesi ve daha çok ekonomiye katılabilmeleri için çalışıyoruz.

Hantallığa önlem

Dernek başkanlığında kaçıncı yılınız? Başkan olduktan sonra dernek işleyişinde nasıl değişikliklere imza attınız?

İZİKAD başkanlığında 4. yılım. Yönetime geldiğimizde herhangi bir hibe projesi de almamıştık. Ama tabiki başlangıç için temelleri oluşturduk. Dostluk temelleri olduğunda iyi ilişkiler de bulunduğunda yaptığınız projelere de yansıyor. 2008 yılında derneğimiz kuruldu ardından 2009 yılında ben başkanlığa seçildim. İlk iş ofisimizi değiştirmekle başladık. Yetersizdik. Fiziki koşullarımız azdı. Yeni ofisimize geçtik ve yeni geldiğimiz ofisimizde 25-30 kişilik bir seminer salonumuz var. Artık biz seminerlerimiz için kimsenin kapısını çalmıyoruz. Bir beyin fırtınası odamız var. Yuvarlak masa toplantısı yapıyoruz. Her şey motivasyon bana kalırsa. Komitelerimiz ile çalışmaya devam ettik. İlk 2 yıl yönetime geldikten sonra 13 komiteyle birlikte İZİKAD'ı yöneterek geçti. Arkasından baktık ki 13 komite çok hantal bir yapı haline geldi. Karar alma mekanizmalarını çok zorluyor. Ne yapabiliriz diye düşündük. Tüm bu komiteleri tek çalışma grubunda topladık. Bu çalışma gruplarıyla İZİKAD yönetişim içinde yönetim kuruluyla birlikte yönetmeye gayret ediyoruz. Bu 5 komiteyi açmam gerekise Eğitim ve Mentörlük, Algı Yönetimi, Gençlik, Uluslararası ve Networking çalışma grubumuzla derneğimizi yönetiyoruz. Tabi hepsinin alt başlıkları var. Pek çok projeler üzerinde çalışıyoruz. Madem her şeyi düzene koyduk. Bir kalite belgesi almamız gerektiği kanaatine vardık. Düzene sokmalıyız ki bizden sonra gelenlere bu yoldan devam edebilirler diye düşündük.

Yakın zamanda İzmir Kadın Kuruluşları Birliği'ne başkan olarak seçildiniz. Bu planlı bir şey miydi? Yol haritanız belli mi?

İzmir Kadın Kuruluşları Birliği'ne başkan olarak seçildim. İZİKAD bu birliğin üyesi ve birlik çatısı altında 44 dernek var. Türkiye'nin en büyük kadın birliği. İZİKAD onlardan biri. O birliğin içinde İZİKAD'ın temsilcisi de bendim. Aslında hiç düşünmediğim bir şeydi. Sürpriz oldu diyebilirim. Hayalimde olmayan bir şeydi. Öyle bir teklif getirince arkadaşlarım yaklaşık 1 ay kadar düşündüm. Sonra kabul etmeye karar verdim çünkü hepsi kadın derneği ve ben de kadınlar için çalışan biriyim. İzmir'de daha büyük bir platformda neden olmasın diye düşündüm. Böylece İKKB'nin yeni başkanı oldum. Fakat orada şöyle bir durum var. Eylül sonu gibi genel kurul yapılıyor. Yeni gelen yönetim kadınlarla ilgili yapılan özel günlere hazırlıksız yakalanıyor. Bu hazırlık aşamasını çözmek için genel kurulu mayısa aldık. Mayıs ayında ben ve yeni arkadaşlarım yönetime geldik. Ama devir teslimi Eylül sonu gibi yapacağız. Dolayısıyla biz yaz sonu boyunca İKKB'nin 3 yıllık stratejilerini belirleyerek yol haritamızı çizmek için kolları sıvadık. Projeler, programlar ve eğitimler planlayacağız.

Başarı inançtan geçiyor

Beyin fırtınası odasından bahsettiniz? Bu odadan ne tür fikirler çıkıyor?

Bu odadan en son AB projemiz çıktı. Daha sonra ABD projemizi ortaya koyduk. İş kadınları derneklerinin statülerinin güçlenmesiyle ilgili bir projeydi. Uygulamada da çok başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Zaten üyeniz güçlü değilse ve yaptığı işe inanmayıp laf olsun diye girdiyse o işe başarılı olmanız söz konusu değil. Bizim aktif ve gerçekten üretken üyelerimiz var. Onlar sayesinde bir yerlere gelmek için mücadele ediyoruz. Beyin fırtınası odası ise şu şekilde gelişti; çalışma gruplarına döndük demiştim biraz önce işte bu çalışma grupları önceden neyi tartışacaklarsa İZİKAD üyelerine mail olarak gidiyor. Konuyla ilgili bir fikri ve söyleyecek sözü olan üyelerimiz o yuvarlak masanın etrafına oturarak yüksek sesle bir beyin fırtınası yapıyoruz. O grupların çalışma liderleri 6 ayda bir değişiyor. Çünkü kısa süreli değişim, yeni bir kan ve enerji getiriyor. Çalışma grubu liderinin görevi de orayı tetiklemek ve yönetim kuruluyla arasındaki bağı kurmak. 6 ayın ardından işin kendilerine gelebileceğini biliyorlar. Ona göre davranıyorlar. Daha kolay aidiyet duygusu hissedebiliyorlar. Empati yeteneği gelişiyor. Bu sistem ve yönetim kuruluyla İZİKAD'ı yönetmeye gayret ediyoruz.  

Kadın güçlenirse, dünya güçlenir

Bu bahsettiğiniz gelişmeler sizi sürdürülebilir kılar mı?

Bu bahsettiklerimi anlatırken çok kolay ama bunların gerçekten yararlı şeyler olduğunu izah edebilmek çok kıymetli. Birçok kurum el yordamıyla yönetiliyor. Kalıcılık anlamında STK'larda çok fazla iyi işler yapılmıyor. Sürdürülebilir olamıyorlar. Bir süre sonra tökezleyerek kapanıyor. Biz derneğimizin çıtayı hep yükselterek farklı aşamalara gelmesini istiyoruz. Tabi İZİKAD'ın ilerlemesi ve gelişmesi demek kadınların gelişmesi demek ekonomik alanda kendilerini ifade edebilmeleri demek. Belki küçücük bir su damlası olarak ne yapabilirsiniz diye insanlar sorabilir. Ama bir yerden başlamak ve birilerine rol model olup örnek olmamız gerekiyor. Türkiye'nin pek çok ilinde toplantılar yapıyoruz. Birbirimizi motive ediyoruz. Tanışıklığımızı ilerleterek iş hayatımıza yansıtıyoruz. En son Ankara İş Kadınları Derneği geldi bizi ziyaret etti. Böyle etkileşim içinde oldukça birbirimize rol model oluyoruz ve böylece inandığımız fikri büyütüp geliştirip Türkiye ve dünya çapına yaymak için çabalıyoruz. Kadınlarda çok büyük bir potansiyel var ve iş dünyasının bu potansiyeli iyi değerlendirmesini istiyoruz. Kadın güçlenirse ülkenin ve dünyanın güçleneceğini düşünüyoruz. Bu amaçlar ve hedefler doğrultusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Yeni hikayelere aracılık

İZİKAD'ın hayatına dokunduğu birini örnek olarak bize anlatır mısınız?

Biz KOSGEB eğitimleri de veriyoruz. Kadın girişimci olmak istiyor ama fon bulamıyor. Ona yol göstermek gerekiyor. KOSGEB'de girişimcilik fonu var. O fondan yararlandırıyoruz. Karşılıksız ve uzun vadeli oluyor genelde bu hikayelerle orada karşılaşıyoruz. Her şeyi tek dernekten yapamazsınız. Biz girişimciliği elinde 2 dantel ören kadın olarak görmüyoruz. Biz iş dünyası derneğiyiz. Onu yapanlarda var çok saygı duyuyoruz ve gelişmeleri de gerekiyor. Bizim girişimcilik tanımımız içinde istihdam sağlamak var. Bir kadın kadın girişimci olup başka kadınlara iş veriyorsa bizim tanımımız bundan oluşuyor. Bunun üzerine gideriz. Bu tarz hikayelere KOSGEB girişimcilik fonlarında rastlıyoruz. Para bulamıyor, fon bulamıyor ve bir şekilde yolu bizimle kesişmiş oluyor. Biz önce ona eğitimler veriyoruz. Ardından fonu bulabilmesi için 3 günlük KOSGEB eğitimi veriyoruz. Sermayesini eline alması bir garantidir onun için. Geçen yıl bir ev kadını bir butik açtı. Biz de butiğine gidip alışveriş yaptık. Hala da devam ediyor. Bir kişi yine ev kadınıyken ufak çapta da pasta, börek işine girdi ve pasta fırını açtı. O da işini geliştirecek çok eminim. Bu tür hikayeler tabiki var. Bizim derdimiz bu tür hikayelerin çoğalması. Eğer rol model alarak kendini geliştiriyorsa bir kadın. O kadının başarılı olma oranı diğerlerine nazaran yüzde 18 fazla oluyor. Biz derneğimizde bu konuyla ilgili bir yarışma da düzenliyoruz. Yılın kadın girişimcisini seçiyoruz. Ben başardım, siz de başarabilirsiniz mesajını verdikten sonra ilham kaynağı oluyor. Bizim 'Genç İZİKAD' projemiz var. Sıfırdan genç kızlara girişimciliği öğretiyoruz. Yaklaşık 6 aylık bir proje. Ellerinde KOSGEB sertifikaları oluyor. Hem eğitimli oluyorlar. 3 yıl önceki genç İZİKAD birincimiz şu an dijital baskı işleri yapıyor. Biz İZİKAD'ın bu tür işlerini onun aracılığıyla çözüyoruz. Tedarikçimiz oldu.

Ötekileştirme ile mücadele

Ötekileştirilmiş bir kadın gördüğünüz zaman ne hissediyorsunuz? İç dünyanızda bunu nasıl yaşıyorsunuz?

Çok üzülüyorum tabi. Aslında kadın hakları diye bir şey olduğunu düşünmüyorum. Bana kalırsa insan hakları diye bir şey var. Uygulanmıyor hiçbir zaman. O hale nasıl gelindiğini düşünüyorsunuz. Uykularınız kaçıyor. El uzatmak istiyorsunuz. Yardım etmek istiyorsunuz. Hepsine edemeseniz de ulaşabildiklerinize gücünüz yettiğinizce yetkinlikleriniz çerçevesi içinde yardımcı olmak istiyorsunuz. Ama biz İZİKAD olarak hep söylüyorum ana konumuz girişimci iş kadınıdır. Ekonomik hayatta kadının var olması süreci. Çerçevesi bu olduğu sürece dernek olarak yanındayız. Özelde soruyorsanız, zaman zaman bana çok fazla kadın arkadaşım ulaşıyor. Şiddet görmüş kadınlarda ulaşıyor. İstismara uğramış kızlar da ulaşıyor. Ne yapabileceklerinin yöntemini anlatıyorum. Yapabilirsiniz cesaretini vermek için uğraşıyorum. Keşke daha farklı şeyler de yapabilsek onların ayaklarının üzerinde durması için elimden ne geliyorsa yapıyorum. Ayakta durabilirlerse şiddete de tacize de karşı durabilirler.

Mücadeleyi bırakmıyorum

Bir sorunla karşılaştığınızda nasıl tepki veriyorsunuz?

Ben bir şeyleri çözebileceksem sonuna kadar mücadele ederim. Çözemeyeceksem vakit kaybetmek istemem. Mümkün olduğu kadarıyla kadınlara destek olmaya çalışıyorum. Hem özel hayatımda hem de başka derneklerde. Bakıyorum aslında herkesin yapabileceği bir şey var. Başka şeyleri tercih edebiliyor insanlar. Benim ilgi alanım ve yaşam standartlarım bunun üzerine kurulu. Üstüme düşeni fazlasıyla yaptığımı düşünüyorum. Vaktimi zamanımı yararlı işler için kullandığımdan çok eminim. Bu yüzden o kadar rahat uyuyorum ki anlatamam. Ama tabii ki bütün kadınlar daha eşit bir ortamda olduğunda daha rahat uyuyacağım. Üstüme düşeni yaptığıma inanıyorum.

Ben kendi yolumu çizdim

Eşiniz Bedri Serter'in milletvekili olmasından dolayı arka planda kaldığınızı hissediyor musunuz ?

Hiç öyle düşünmüyorum. Biz 35 yıl boyunca aynı iş yerinde birlikte çalıştık. Ortaklık yaptık. Tabii ki milletvekili olunca işleri bıraktı. Oğlum ve ben işyerinin başındayız. Artık bir göz temasıyla birbirimizin ne demek istediğini anlayabilecek seviyeye geldik. O siyaseti tercih etti. Ben STK'ları tercih ettim. Biri diğeriyle yarışacak bir ortam değil. İkisinin de misyonları çok farklı. Biri olmazsa diğeri de olmaz elbette. Ben kendi yolumda ilerlemeyi tercih ettim. Birbirimizle çok fikir alır veririz. Kadınlar konusunda eşim çok hassastır. Bazı zamanlarda kadın haklarını benden bile çok savunur. Onun yaptığı işle benimkisi hiçbir zaman rakabet halinde olmadı. Onun da böyle olduğunu düşünüyorum. Biz yan yana yürüyen 2 insanız. Zaman zaman yollarımız kesişse de farklı dünyalarda ama dünyayı daha iyi bir yer haline getirebilmek için mücadele eden çalışan insanız.

Problem çözümünde destek istiyorum

Yollar tıkandığı zaman eşinizin milletvekili gücünden destek istiyor musunuz?

Biz kadına dahil politikalar üretmek için var olan bir kurumuz. Deniz yıldızı hikayeleri çok güzel aslında ama biz daha çok kadına dair politikalar üretmek ve bunları hükümetler bazında kabul ettirmek istiyoruz. Bu yolda tabi kişisel hikayeler ile karşılaşıyoruz. Eşimden yardımını istediğim çok şey oluyor. Aracı olmasını, beni tanıştırmasını, derdimizi anlatabileceğim insanlarla beni buluşturmasını istediğim kişiler oluyor. Siyasetçi bunun için var zaten. Eşim olduğu için değil. Başka bir siyasetçiden de bunu isteyebilmeliyim. İstiyorum da. Onların görevi bu halkı gerekli merciler ve kurumlarla buluşturmak. Tabii ki Ankara'ya gittiğimde gerek kurumumla gerek diğer STK'larla kadının problemini çözebilecek kurumlarla beni tanıştırmasını elbette istiyorum. Ama biz İZİKAD'da siyaset yapmıyoruz. Siyaset konuşmamaya gayret ediyoruz. Herkesin kendine ait fikirleri ve düşünceleri var ama burası siyaset üstü bir iş yapıyor. Fakat zaman zaman bu tür resmi kurumlara da ihtiyacımız oluyor. Neler olup bittiğini anlamamız ve olaylara çözümsel yaklaşımlarda bulunmalarını istememiz için taleplerimiz oluyor. Ankara'ya gittiğimizde Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK)'yla buluşmak için eşimden yardım istemiştim. Başkanı bir milletvekili kadın. Çok güzel ağırladı bizi. Konuşarak bir yerlere varılabileceğine inanıyorum. Bizim işimiz particilik değil. Kadına dair çözüm neredeyse biz o kişiyle konuşmaya ve görüşmeye hazırız. Bunu da yapıyoruz. Bunun içinde gerek eşimden gerek diğer siyasetçilerden yardım almam gerekiyorsa isterim.