Şair, 'Bazen kalın kalın kitaplar yetmez anlatmaya, bazense bir bakışa sığar ne var ne yoksa...' demiş. Aklıma İzmirli gerçek aşık ve araştırmacı Gürol Tulunay geldi...
Gürol bey yıllardır 'kapı tokmakları' koleksiyonu yapıyor, fotoğraflarını çekiyor. Medeniyetin sesidir, kapı tokmakları...
Geçmişten bu güne, sosyal yaşamda gösterilen hassasiyetlerden beslenmiş mimari bir objenin sanata dönüşmüş halidir, kapı tokmakları. Tabii ki kapı tokmakları gibi kapı halkaları da vardır, tarihimizde...
Şehirleşme ve apartman yaşamlarına geçişle birlikte artık sadece birer sanat eseri olarak değerlendirilse de, geçmişte yalnızca kapıyı çalıp evdekilere haber vermek ya da tutup çekerek kapıyı kapatmanın ötesinde işlevler üstlenmiş. Tokmaklardaki figürler sadece estetik kaygılar gözetilerek değil, figürlerin anlamları da düşünülerek seçilir.
Sanatçıların, yaşadıkları dönemin inançlarını, korkularını, ümitlerini sembolize eden figürleri işlediği kapı tokmakları, kültürel bir öğe olarak varlık gösterir.

2 devir

Türk kültüründe kapı tokmakları İslamiyet öncesi ve sonrası olarak ele alınabilir. İslamiyet öncesi Türklerde gücün ve kuvvetin simgesi olarak kapı tokmaklarında hayvan motifleri ön plana çıkar ve en çok aslan ile yılan motifleri tercih edilirdi. Selçuklularda kullanılan; aslan, sfenks, kartal, grifon gibi hayvan motifleri de kullanıldıkları yere göre, bazen hükümdarlık, bazen de ölüm sonrası yaşam ve cennet sembolü olarak yer alırdı. İslamiyet'in kabulünden sonra, hayvan ve insan tasvirleri azalmaya başlar. Ve bir süre sonra da yok olarak, yerlerini sade şekillere, halkalara, oval ve yuvarlak formalara, çiçek ve el motiflerine bırakır. Kapı halka ve tokmaklarının yaygınlaşması ve bir sanat dalı haline dönüşmesi ise 15. yüzyılda Osmanlılar dönemine denk gelir.

Geniş kullanım alanı

Halka ve tokmaklar yalnız evlerde değil; cami, türbe, medrese, han, kütüphane gibi farklı yapıların kapılarında da yer alır. Kullandıkları yerlere göre biçim, malzeme, yapım ve süsleme teknikleri farklılık gösterir. Halka şeklinde olanlar genellikle evlerde, yılan şeklinde olanlar kalelerde, yazılar ise cami ve türbe kapılarında kullanılırdı. Sosyal hayata bakışın bir simgesidir tokmaklar!
Verdikleri mesajlarda da ön plana çıkar. Öyle ki bu tokmaklara bakarak, ev sahiplerinin dinini, mesleğini, ekonomik durumunu tahmin etmek mümkündür. Zenginin kapı tokmağı kalın, ağır, süslü ve pirinçtendir. Fakirin ise; ince, basit ve demirden ve halkadandır. El formundaki tokmaklarda ise; kimi elde yüzüğün hiç olmaması, kime elde orta parmakta veya yüzük parmağında yüzüğün olması, ev sahibinin bekar, evli ya da dul oluşunu simgeler. Eve gelen konuk, tanıdıksa, halkayı vurur. Yabancıysa kapı tokmağını vurur. Böylece ev sahibi durumunu buna göre ayarlar. El şeklindeki tokmakların; kapıyı vuran kısmında, iyiliği, bolluğu, sonsuz hayatı simgeleyen, nar meyvesi bulunmaktadır.

Sesin anlamı

Tokmaklar çıkardıkları seslere göre de anlamlar taşır. Kimi kapıların üzerinde, ana tokmakların altında ikinci bir tokmak vardır. Kapıdan büyük tokmağın sesi geliyorsa gelen misafir erkek, küçük tokmağın sesi geliyorsa gelen kadın misafirdir. Bazen de kapının çekilip kapatılması için tokmağın yanına yerleştirilen 'şakşak' veya 'çekecek' denilen bir halka, ikinci tokmağın görevini yapar. Eve kadın veya çocuk geldiğinde küçük tokmakla da halkayla kapıya vurur.
Yabancı bir erkek geldiğinde ise büyük tokmakla kapıyı çalar. Zor durumda kalan birinin kapı halkasını tutması ise kapıya sığınmak istediği anlamını taşır. Eğer, iki kanattaki halkalar birbirine kurdele ile bağlanmışsa evde kimsenin olmadığı anlaşılır. Atalarımızın ince düşünce ve zarif sanat anlayışıyla mimarinin bir parçası olan heybetli kapıların şaşalı tokmakların günümüzde bile bulunması tarihe saygımızdan oluyor. Anadolu'da olduğu gibi Ege'de ve İzmir'in bazı ilçelerinde bu gelenek hala yaşatılıyor. Burma halkalı tokmaklar, çiçek motifli tokmaklar ve akrep kuyruğu şeklindeki tokmaklar günümüzde de en güzel örnekler arasında bulunuyor.

GÜNÜN ŞAKASI
Öfke kontrolü!

Psikolog Nalan Gencel'e konuşurken şu gülmeceyi anlattı: Birine mi öfkelendiniz? Önce durun ve düşünün. Karşınızdakinin durumuna göre hareket edin.
- Küçüğünse 10 kadar say öyle konuş,
- Yaşıtınsa 30 kadar say öyle konuş,
- Büyüğünse 50 kadar say öyle konuş,
- Karınsa saymaya devam et ve sakın konuşma.