Bir yılda Karaburun’un çehresini değiştiren ve ismini duyuran Başkan İlkay Girgin Erdoğan, söylentilere, uyduruk haberlere önem vermeden kısa sürede öyle bir kent yarattı ki, bir zamanlar 99 virajlı yolu nedeniyle kuş uçmaz, kervan geçmez Karaburun şimdi gözde bir tatil merkezi oldu
Başkan Erdoğan’a göre; Karaburun esintisi Türkiye’yi saracak

Benim özelimde olan bazı isimler ve belediye başkanları var. Nasıl partiler ‘Gölge Kabine!’ kuruyorlarsa,  ya da kurumlar rakiplerini izleyip, takip ediyorlarsa bunun gibi. Blaise Pascal çok uzun zaman önce sezgilerin gücü için ‘Kalbin, aklın hiç bilmediği kendi gerekçeleri vardır’ demiş. Ben de, örneğin Yarımada’nın en bakir kalmış ilçelerinden Karaburun’un kadın belediye başkanı için, mutlaka ‘kendi gerekçeleri vardır’ diye düşünüyorum, seçildiğinden bu yana. Yalnız İzmir’de değil, birçok yerde biliyor, görüyor ve rastlıyorum:
Çalışanları pek sevmiyorlar. Bence bunlardan biri de Karaburun’un Kadın Belediye Başkanı;
İlkay Girgin Erdoğan. O CHP’li bir Hukukçu.
Sanıyorum şu andan itibaren belki de hoşnut olmayacak ama AKP Genel Başkanı’ndan daha kolay anımsarım. İlgilenenler bilir;
İzmir’de İlkay Girgin Erdoğan, yani Karaburun’un kadın belediye başkanı gibi Balçova ve Kiraz ilçelerimizde de kadın başkanlar bulunuyor.
Belki de bundan böyle ‘Çiçek’ sözcüğü de bana Karaburun ve Balçova’nın CHP’li kadın belediye Başkanlarını anımsatacak.

Etkilendim

Karaburun için ‘Kadın eli değince yıldızı parladı!’ deniyor.
Kesinlikle doğru. Karaburun’u kim biliyordu, daha düne kadar?
Ben işim gereği yıllardır gidip geliyordum. Benim de, birlikte çok seyahat ettiğim milli futbolcularımızdan Metin Oktay’dan aklımda kalan bir cümle var:
 ‘Ya nasip!’
Nasipse mutlaka olur, yanlış hesap ise Bağdat’tan döner. Kim düşünebilirdi ki, bir hukukçu kadın İlkay Girgin Erdoğan başkan adayı olacak ve Karaburun’u kısa sürede önemli bir üretim merkezi haline getirecek.
İç ve dış rakipleri kendisiyle o kadar çok uğraştılar ki, bu nedenle hep yazımın başında da belirttiğim gibi ‘ilgi alanım’ oldu. Onlar uğraşmaktan, Başkan Erdoğan ise çalışmaktan bıkmadı.

Pascal’ın söylediği gibi:
 ‘Kalbin, aklın hiç bilmediği kendi gerekçeleri vardır!’
 Şimdi Doğu illerinde, önceden İzmir’de Karayolları Bölge Müdürü idi, Erol Altın.
Ankara’ya Genel Müdür Yardımcısı olarak gitmeden önce, ‘Ne olacak bu Karaburun’un yolları?’ demiştim. Bazılarına göre, tam 99 kıvrım, ya da dönemeç vardı.
‘Başladık!’ demişti düzeltmeler için. Son gittiğimde bazı yerler düzeltilmiş idi.
Şimdi ise bana gitmem için ‘yeşil ışık’ yakanlar var.

Girişim yarıda kaldı

Bir ara değerli büyüğümüz, Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Kurucu Başkanı Prof. Dr. Oğuz Manas’ın girişimci oğlu Alphan Manas bir ‘deniz ulaşımı’ şirketi kurdu. Hızlı deniz araçlarını İzmir’e getirtti ve Uçkuyular- Karaburun arasında hızlı deniz ulaşımını gerçekleştirdi.
İlk seferinde davetliler arasında idim.
O gün Prof. Dr. Oğuz Manas Karaburun’un önemini anlattı ve yıllar önceki ‘deniz ulaşımı’ hakkında öğretilerde bulundu.
Ancak; deniz ulaşımı ekonomik olmayınca, daha doğrusu giderleri karşılayamayınca askıya alındı.
Sonra konu sık sık gündeme geldi ama bir türlü istenildiği şeklide gerçekleşmedi.
Belki önümüzdeki yıllarda bu güzellik bir şekilde gerçekleşir.
Aslında başlı başına bir inceleme konusu, bilim dalı gibi bir şey.

Biz Karaburun’uz

Başkan İlkay Girgin Erdoğan, 'Mavimiz, sevgimiz ve insanımızla biz Karaburun’uz...’ diyor. Başkan İlkay Girgin Erdoğan, ‘Umudumuz, doğamız ve huzurumuzla biz Karaburun’uz’ diyor.
Başkan İlkay Girgin Erdoğan, ‘Tarihimiz, geleceğimiz ve değerlerimizle biz Karaburun’uz!’ diyor.
Başkan İlkay Girgin Erdoğan, ‘Evimiz, düzenimiz, doğal dengemizle biz Karaburun’uz!’ diyor. Devam edeyim:
Başkan İlkay Girgin Erdoğan, ‘Denizimiz, güneşimiz ve neşemizle biz Karaburun’uz!’ diyor. Başkan İlkay Girgin Erdoğan, ‘Kıyılarımız, koylarımız ve plajlarımızla; biz Karaburun’uz!’ diyor. Başkan İlkay Girgin Erdoğan masajında şöyle diyor:
‘ Bizim için Karaburun, sadece doğup büyüdüğümüz, ekmeğini yediğimiz, tatilimizi geçirdiğimiz, doğasının bahşettiği nimetlerden yararlandığımız bir ilçe değildir. Bir sevdadır Karaburun.
Evimiz, barkımız, aşımız, huzurumuz, geleceğimizdir’
Ve şöyle tamamlıyor:
‘Doğup büyüdüğü, sokaklarında oynadığı, denizine girdiği memleketinin; 117 yıllık tarihindeki ilk kadın Belediye Başkanı olarak seçilmek, benim için evladıma bırakacağım en büyük miras olacaktır.’
10 bin 700 yerleşik nüfusu ile İzmir’in en küçük ilçesi olan Karaburun, 415 kilometrelik yüzölçümü ile kentin en büyük ilçeleri arasında yer alıyor.

Zarar vermeyiz, verdirmeyiz!

T.C. Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan şöyle sesleniyor:
‘Karaburun Belediyesi olarak, ilçemizin doğal dokusunu bozmadan, turizm faaliyetlerinin yapılabileceğini göstermek; kültürel ve tarihi pek çok güzelliği barındıran ilçemizin uluslararası platformda da tanıtılmasını sağlamak için çalışıyoruz.

Nergisin, zeytinin, mandalinanın memleketi Karaburun’umuzu elbette kalkındıracağız, elbette halkımızın ekmeğini büyüteceğiz.
Ancak bunu yaparken gözümüz gibi korumamız gereken endemik bitki örtümüze, tertemiz doğamıza, denizimize zarar vermeyeceğiz.
Beton denizinde boğulmuş bir Karaburun kesinlikle istemiyoruz!
İlçemizin, Türkiye’de çok az yörede bulunan güzelliklere ve avantajlara sahip olduğunun farkındayız. Bu güzellikleri önce koruyacak, sonra katma değere çevireceğiz.
Doğal dokumuzu bozduğumuz anda, Karaburun’un özgünlüğünü de kaybedeceğimizi biliyoruz. Bu hassasiyetimizin, başkanlığım sürecinde tüm önceliklerimizde belirleyici olacağını özellikle vurgulamak isterim.
Ve halkımıza verdiğimiz sözümü tekrarlıyorum:
‘Sizlerden aldığımız güçle, Ege’nin saklı cenneti Karaburun’umuza, geçmişinden gelen tarihi birikimini ve doğal zenginliklerini koruyarak, hizmet edeceğimize söz veriyorum. Biz Karaburun’uz!
Hep birlikte kazanacak, hep birlikte başaracak ve hep birlikte paylaşacağız. Mustafa Kemal’in ilkeleri rehberimiz, Cumhuriyet devriminin aydınlığı yolumuz, elimizde ve kafamızda tuttuğumuz meşale ise müspet ilimdir.’

Sık yer alıyor!

Karaburun’un  (Eski adıyla Mimas) Yunan mitolojisinde sıkça yer aldığını görmekteyiz;
Homeros’un ünlü eseri Oddysea’da rüzgarlı Mimas (Windy Mimas) olarak geçen ‘Mimas Dağı’, bugün Bozdağ diye adlandırdığımız dağdır.
Bu dağın eskiden Mimas olarak adlandırılması ‘mitolojik tanrılarla savaşan gigantların (Devler) başında yer alan ve tanrı Zeus’u çok zorlayan Mimas isimli devin, üzerine erimiş demir, çelik ve bakır dökülerek öldürüldüğü ve bir daha uyanmamak üzere söz konusu dağların altına gömüldüğü’ hikâyesine dayanıyor.
Karaburun Yarımadası’nın ne denli rüzgar aldığı ve tarih boyunca bu rüzgarı kullanarak, sayısız değirmenler yapıldığı düşünülürse Mimas ile aradaki ilişkisi kolayca kurulabilir.

Gözler önüne seriyor

Karaburun’un her kesimine projeler ve çözümler üreten Başkan Erdoğan, bir yıllık görev süreci içinde, ilçede önemli değişimlere de imza attı.
Ekonomik, sosyal, kültürel, sanatsal projelerin yanında çevreci girişimleri ve çalışmaları ile göz dolduran İlkay Girgin Erdoğan’ın farkı ilçe sınırlarına adım atıldığı andan itibaren gözler önüne seriliyor.

Koordineli çalışmalar

Göreve gelir gelmez Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü’nü kuran Başkan, ilçede yetişen; nergis ve hurma zeytinin markalaşması için Büyükşehir Belediyesi ile koordineli çalışmalar yürütüyor.
Coğrafi işaret almak için resmi müracaatlar yapıldı.
Belediye arazilerinde ‘nergis’ dikimi gerçekleştirildi.
İstiridye Mantar Yetiştiriciliği için ise kurs gerçekleştirildi. 74 Karaburunlu sertifikalarını aldı.
Kadınların kooperitifleri,  Batı Mahalleleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi  ile diğerlerini bir çatı altında birleştirdi.
Birlikten kuvvet doğacağını gösterdi.
Mahallelerde üretici pazarları kuruldu.
Yakında bölgede üretilen ürünler İzmir’de de satılacak.
Yerli fide üretimi ve tohum bankası oluşturma hedefleniyor ve çalışmaları sürüyor. Bu nedenle çiftçilerden yerli tohumlar toplanıyor.
Kaliteli üretim için altyapı hazırlanıyor.
Üretici dostu festivaller yapılıyor.
Amaç; yerel üreticinin desteklenmesi ve bölgeye turizm girdisinin sağlanması...
Pandomim öncesinde; Ağustos ayında Kösedere Üzüm Festivali, Kasım ayında Karaburun Batı Köyleri Mandaline Şenliği, Ocak ayında Karaburun Nergis Festivali ve Mordoğan Gece Levrek Avı Şenliği ile ilçeye yüz binlerce ziyaretçi getirildi.

Gezi yolları hazırlanıyor

Karaburun Belediyesi; kıl keçi yetiştiriciliğinin arttırılması ve bölgeye daha fazla katma değer yaratması amacıyla kurduğu ‘Keçi Peyniri Mandrası’nın üretim kapasitesini arttırdı.
Yarımadaya özgü; taze ve salamura sepet keçi peynirinin kopanisti peynirinin, beyaz peynirin ve lor peynirinin marka haline getirilmesi için de çalışmalar hızlandırıldı.
Başkan, ‘Kentsel Sit Alanı’ ilan edilen Sazak’ın, koruma planı ve restorasyon çalışmalarından sonra turizme kazandırılması için kolları sıvadı.
Sazak ile aynı kaderi paylaşan Fethiye’ye bağla Kayaköy’ün, her yıl on binlerce turiste ev sahipliği yaptığını hatırlatan İlkay Girgin Erdoğan, Sazak’tan Sakız adasına ve Yunanistan’ın farklı kentlerine göç edenlerin torunlarının yaz aylarında köyü ziyaret ettiklerini de hatırlattı.
 
Bu arada Başkan Erdoğan, Karaburun ile Midilli arasında sadece 20 deniz mili olduğunu anımsatarak, kataraman cinsi gemilerle yaklaşık 70 dakikalık yolculukla Midilli’nin Plomari kentine ulaşıldığını söyledi.
Başkan  vapur gemilerinin başlaması için Türk ve Yunanlı yetkililerle görüşmeler yapıldığını da belirtti.
Gerek Yunanlılar gerekse Türkler için Karaburun’da şimdi ‘gezi yolları’ hazırlanıyor.
Eğlenhoca  Köyü Meydan Düzenlemesi ise AKP Karaburun ilçe Başkanı Adem Avcı’nın şikayetleri sonrasında geçici olarak durduruldu.
Çocuklar için ‘İlk Masal Evi’ Karaburun’da açıldı.
Annelere yönelik olarak; mesleki beceri kazandırma amacıyla ilk aşamada; pastacılık, aşçılık ve seramik eğitimleri veriliyor.

Kendine aşık olmak!

Yine Narsisus’un adını alan ve bugün aynı özelliklerle sadece Karaburun Yarımadası’nda yetişen ‘Nergis’ çiçeği arasında bir bağ kurulmaktadır. Bir su birikintisinde kendi aksini gördükten sonra kendisine aşık olan Narsisus’un (Narsizim kelimesi buradan türemiştir) aşkından eriyerek nergis çiçeğine dönüştüğü anlatılmaktadır.

Bereketli topraklar

İlyada ve Odise’nin yaratıcısı ünlü Homeros, bu topraklarda doğmuş ve yaşamış.
Yunan mitolojisine göre tanrıların tanrısı Zeus’un kıskanç karısı Hera, çapkın kocası Zeus’un ölümlü kadınlar ve tanrıçalarla ilişkilerini gözetlemekle kendisini haberdar etmek üzere, yüksek tepelere iki gözcü yerleştirdiğinde; bunlardan biri olan İris’i (Thaumantia da denilen İris, tanrıların habercisi olan tanrıçadır.) de Mimas’a göndermişti.
Bugünki İris Gölü belki de adını buradan alıyor.

Tarihten bu yana...

Yine tarihten örnek verelim.
Publus Ovisdius (MÖ 47-MS 17) ‘Tanrıça Athena ilk kez kutsal zeytini Mimas’ta yetiştirdi.’ diyor.
Zaten sağlıkçılar uluslararası bilim toplantılarında ‘Karaburun Hurmasını’ ve sağlığını konuşuyor.
Antik Yunanistan döneminde İzmir’de yaşayan Homeros’un şu sözlerine kulak verelim:
‘Efsaneleşmiş tanrılara karışmış ulu Mimas Dağı (Akdağ) bir kez daha görkemli ve Apollon’un kutsal ışığıyla parlayarak seyrediyordu Ege’nin sularını yaslandığı yerinde.’