Sizinle paylaşıp paylaşmamakta tereddüt içindeyim.

‘Acaba yanlış bir hareket olur mu?’ diye düşünüyorum.
Ama delillere bakıyorum, hareketlere bakıyorum, toplumun reaksiyonunu değerlendiriyorum.
En iyisi gelişmeleri olduğu gibi sizinle paylaşayım, kararı vicdanınıza dayanarak verin.
Önce bir anımsatma ile başlayayım:
Kendisine saatlerce işkence eden eşi Ramazan İpek’i öldürdüğü için tutuklanan Melek İpek’in 18 yıldan 24 yıla kadar hapsi isteniyor.
Melek İpek’in, ifadesinde belirttiği üzere, çocuklarını ve kendisini korumak için nefsi müdafaa hakkını kullandığını söyleyen Pınar Şen bir kampanya başlattı.
Tabii ki Pınar Şen benden de destek beklediğini belirtiyor.
İşte benim tereddüttüm belirttiğim gibi destek konusunda…
Doğru mu, yanlış mı yapıyorum?
Okuyucularımdan çoğu biliyordur:
Melek İpek 8 Ocak 2021 tarihinde evli olduğu erkeği öldürdü.
Meşru müdafaa yaptığını söyledi.
Kendisini destekleyenler adına konuşan Pınar Şen, ‘Melek İpek ifadesinde belirttiği gibi, ‘Çocuklarını ve kendisini korumak için meşru müdafaa hakkını kullanmıştır.
Melek İpek saatlerce işkenceye ve cinsel saldırıya maruz bırakılmıştır. Ölme pahasına çocuklarının üzerine kapanmış, çocuklarını korumuştur. Tüfeği ilk eline alan Ramazan İpek’tir.
Yaşanan arbede sonucu ateş alan tüfekle ölüme sebep olsa da.
Melek İpek olay yerinden kaçmayarak direkt 112’yi arayıp olayın jandarmaya bildirilmesini söyleyip, cinayeti kendisinin işlediğini söyleyip jandarmaya teslim olmuştur.
Ardından gözaltına alınan Melek İpek 9 Ocak tarihinde tutuklanmıştır. Melek İpek derhal serbest bırakılmalıdır.’
İşte beni düşündüren, ‘Cinayet işledim’ demesidir..
Merak ettim, ifadeyi okudum;
Aynen şöyle:
Bana ’Son duanı et kelimeyi şahadet getir’ dedi.
Tüfeği bana doğrulttu.
Ben de öldürmemesi için yalvardım.
Tüfeği ateşleyeceğini anlayınca çocuklarımın önüne geçtim.
İki kızım birbirine sarılmış ağlıyorlardı.
Eşimin elindeki tüfeği elimle ittim, amacım çocuklarımı uzaklaştırmaktı. Bu esnada eşim ateş etti, çıkan mermi camdan dışarı gitti, biz yaralanmadık.
Eşim tekrar tüfeği bana doğrulttu, ben tekrar öldürmemesi için yalvardım. Bu sefer tüfeği çocuklarımıza yöneltti.
Beni ‘Sana önce çocuklarının acısını yaşatacağım, sonra seni öldüreceğim’ diye tehdit etti.
Ben iki kızımın eşim tarafından öldürüleceği düşüncesi ile çok korkup kızlarımın üstüne kapandım.
Bu sefer tüfeğin dipçiği ile kafama vurdu.
Bundan dolayı gözüm, yüzüm, kolum ve omzumdan yaralandım.
Beni saçından sürükleyerek diğer odaya getirdi burada yumruk ve tekme ile yüzüme ve vücuduma vurdu.
Cebimdeki telefonu aldı kafama ve yüzüme telefonla vurdu.
Çığlık attığım için susmamı söyledi ve boğazımı şiddetli bir şekilde sıktı. Bunun etkisiyle gözlerim yerinden çıkacak gibi oldu, karardı.
’Diğerlerine daha azını mı yaptığımı düşünüyorsun’ diye bağırdı.
Elinden kurtuldum, kaçmaya çalışırken yakaladı yumruk ve tekme atmaya başladı.
Çığlık atmaya devam edince tekrar boğazımı sıktı bu esnada ben bayıldım.
Melek İpek, ‘Ben yerde cenin pozisyonunda olacak şekilde banyoda bekliyordum. Sol göğsümün altına bıçağı dayadı, sol eli bıçağı tutuyordu. Sağ eliyle baskı yapıp bana ’Buranın biraz daha altından bıçaklarsam ciğerine girer, biraz üstüne sokarsam kalbini delerim ama buradan yaparsam daha çok acı çekerek ölürsün’ derken vücudumun farklı bölgelerinde bıçağı gezdirerek ucunu hissettiriyordu.
Ben o an bıçakla keseceğini hissettim sürekli ağlayarak öldürmemesi için yalvarıyordum. Çığlık atıp yardım isteyemiyordum, çünkü bağırdığım takdirde öldüreceğim yönünde tehdit etti. Seni öldüreceğim çocukları da buraya yatıracağım’ şeklinde konuştu.’
Bundan sonrasını anlatmayacağım..
İşkence sürüyor.
Ve Melek Hanım ile sözde kocası arasında dayak sırasında silah patlıyor ve Ramazan ölüyor…