Yeni yıla girerken, öyle sanıyorum ki birçoğumuz kendimize özel bir yılsonu muhasebesi yaptık. Kaybettiklerimizin ve başarısızlıklarımızın düşüncesiyle hüzünlendik, diğer yandan yeni senenin getirebileceklerini hayal ederek ümitlendik. Sahip olmadığımız bazı şeylere, kimi hedeflere erişmeyi dilemenin yanı sıra muhtemelen, hiç acı çekmediğimiz, mutlu, hatta mükemmel bir sene geçirmeyi temenni ettik.

Peki hayatın hep harika olmasını beklemek ne kadar gerçekçi? Azami özen göstersek bile, en sevdiğimiz fincan eninde sonunda kırılabilir. Hepimiz hastalanır, trajediler yaşar ve sevdiklerimizi kaybederiz. Zorluklar, yaşamın tamamlayıcı unsurlarıdır.

Japon "kintsugi" tekniğinden ilhamla; kusurlarımızı, kırılıp dökülmüş taraflarımızı halının altına süpürmek yerine kucaklamak, bizi daha kendimize has ve güçlü kılabilir.

Efsaneye göre, Japonya'nın şogunu Ashikaga Yoshimitsu (1358-1408) bir gün, en sevdiği çay kâsesini yanlışlıkla kırar ve onarılması için Çin'e gönderir. Kâse, kırık parçaları metal zımbalar ile birleştirilmiş olarak geri döner. Bu görüntüyü çirkin bulan Yoshimitsu, zanaatkârlarını daha uygun bir çözüm üretmek için görevlendirir. Zanaatkarlâr ise, hasarı saklamak yerine ondan sanatsal bir şey yaratırlar.

Geliştirdikleri "kintsugi" adlı teknikte, kâsenin kırık parçaları dikkatle toplanır, birleştirilir ve altın tozuyla kaynaştırılmış urushi lak kullanılarak yapıştırılır. Hasara dair çizgiler güzel ve güçlü bir hale getirilir. Meydana gelen kıymetli altın damarlar, kırıkların kendilerine has felsefi bir zenginlik barındırdığını vurgular.  

Kintsugi, Zen felsefesinde yer alan "wabi-sabi" estetiğine ait bir teknik. Geleneksel Japon estetiğinde wabi-sabi, fanilik, kusurluluk ve tamamlanmamışlığın kabulünü merkeze alan bir dünya görüşü.

"Wabi" yontulmamış sadelik, tazelik veya sessizlik anlamına gelir ve hem doğal hem de insan yapımı nesneler için kullanılabilir. Aynı zamanda, yapım sürecinde oluşan, nesneye özgünlük ve zarafet katan gariplikler ile bozukluklara da atıfta bulunabilir. "Sabi" ise, yaşla gelen güzellik veya dinginlikle, nesnenin üzerindeki, hayatının geçiciliğini hatırlatan aşınmışlık ve tamir izleriyle ilgilidir.

Zen felsefesine göre, wabi-sabi elde etmek için yedi estetik ilke bulunmaktadır: 1. Kanso (sadelik), 2. Fukinsei (asimetri/ düzensizlik), 3. Shibumi (abartısız olandaki güzellik), 4. Shizen (doğallık), 5. Yugen (hemen göze çarpmayan zarafet), 6. Datsuzoku (serbestlik), 7. Seijaku (sükunet).

Kintsugi bugün güncel sanatçılar tarafından da uygulanan ve uyarlanan bir teknik olduğu gibi, giderek daha fazla ilgi gören bir felsefe. Geçtiğimiz yıl "Kintsugi: Embrace your imperfections and find happiness - the Japanese way" (Türkçe anlamı, "Kintsugi: Kusurlarınızı kucaklayın ve mutluluğu bulun - Japon yolu") adlı kitabı yayınlanan Psikolog Tomás Navarro'ya göre, yaşamlarımıza da bu felsefeyle yaklaşmalıyız.

Herkes acı çeker, önemli olan sorunlarımızı nasıl çözdüğümüz, duygusal yaralarımızı nasıl iyileştirdiğimizdir. Onarım izlerimizi saklamamalıyız, onlar gücümüzün kanıtıdır. Kintsugi, travmatik veya acı verici bir deneyimin sonumuz olması gerekmediğini gösterir.

Navarro'ya göre, seramik gibi insan da aynı anda kırılgan, güçlü ve güzeldir. Seramik ve yaşam binlerce parçaya ayrılabilir, fakat bu bizim yoğun bir şekilde yaşamaktan vazgeçmemize neden olmamalıdır.

Yazar, ilk adımın risk almaktan ve hasar görmekten korkmamak olduğunu söylüyor. "Acı çekmeksizin hoş bir yaşam sürmeye çalışmayın çünkü öyle yaparsanız, yoğun yaşamaktansa hayatta kalmaya boyun eğersiniz," diyor.

Buna karşın, fazla tahammül göstermenin kintsugi olmadığına dikkat çekerek, zorlukların sonuçlarını küçümsemenin de doğru olmadığını vurguluyor. Kendimizi onarmak ve yaşamdaki güçlükleri derinlemesine düşünmek için yeterli zamanı ayırmamız gerektiğini ifade ediyor.

Kırılmış parçalarımızı hayalimizde altın tozuyla birleştirebilir, yara izlerimizi de bizleri güçlü ve ilginç kılan öğeler olarak kabul edebiliriz. Gençlik, kusursuz güzellik ve yeni olan yüceltilse de, kusurlarımızla ve zamanın getirdikleriyle kendimiz olmayı benimseyebiliriz.

Not: Bu yazının hazırlanmasında, Boudicca Fox-Leonard'ın 11 Nisan 2018 tarihli The Telegraph'te yayınlanan "Kintsugi: why you should embrace your imperfections the Japanese way" başlıklı makalesinden yararlanılmıştır.