Arkadaşlarımın facebook ve instagram hesaplarında en çok İstanbullu Gelin dizisinden bahsedildiğini farkettim, meraktan oturdum üç bölüm izledim. Kayınvalide ve gelinlerin trajik çatışmaları, erkeklerin annelerini idare etme çabası… Hep de fakir kız olabilecek en zengin ve ünlü adamla. Cidden Hint dizi ya da filmlerinden farklı bir şey görmedim. Bir hizmetçi kız değişime uğruyor, evin küçük oğlu onun peşinde… Birinde aşırı bir saflık derecesinde iyilik meleği pozları varken bir diğer karakter o kadar kötü ve şeytan… Tanzimat Dönemi romanlarını da andırdı bana bu dizi. Karakterler hep aynı, tepkileri hep aynı, sürpriz bir psikolojik değişim mümkün değil, kimin ne yapacağı her an belli.

Hayatta insanlar hep böyle mi? Evet tahmin edilmesi çok kolay insanlar bizim de etrafımızda, ama eğer bu bir senaryoysa, burada bir sanat ve emek varsa daha fazlasını beklemek hakkımız. Ama olmaz halk neyi istiyorsa o verilmeli. Halk bütün gün aynı replikleri dinlemek istiyorsa, o değerli tiyatro oyuncuları, o sığ replikleri beş yüz bin defa söylemeli, toplum için sanat adı altında sığlığın derinliklerinde boğulmalı. Yeşilçam filmlerinin dizi versiyonlarıyla tüm gece kanallar doldurulmalı ve eğer evinizde digiturk, d smart vb. yoksa sıkıntıdan patlatılmalısınız, çünkü toplum için sanat yapıyorlar(!)

Çok söz edilen diziden biri de Fazilet Hanım ve Kızları. Kabus mu desem, trajikomik bir illüzyon mu desem, ne desem? Gece kondunun en fakir ve çaresiz insanlarıyla Türkiye’nin en zengin ve en ünlü ailesinin düellosu. Düşünün şimdi, en ücra gecekondu mahallesinde yaşayan iki kızın Koç Ailesinin iki oğlu ve babalarıyla münasebetini. Evin en küçük kızı rahmetli Vehbi Koç ile evlensin, iki oğlu da bu kızın ablasına aşık olup gecekondu mahallesinde son model arabalarıyla fing atıp dursunlar. Aaa Koç’ un kızı da babasıyla evlenen genç kızın eski nişanlısına aşık olup evlensin. Cidden bu senaryoyu yazana mı, çekene mi, oynayana mı, izleyene mi söyleneyim seçemiyorum.

Genç kızlara sen ne olursan ol, ülkenin en zengin ve ünlü işadamını tavlayabilirsin mesajı verilmekten vazgeçilmeli. Sanata, kitaba, farklı kültürlere merak oluşturabilecek senaryolar yazmak ve bunu izlettirebilmek beceri, yapamıyorsanız yapmayın kardeşim bu işi. İyi makyaj yapıp, dizilerdeki giyimleri taklit ederek işadamı tavlayabileceğini zanneden genç kızlarla artık her yerde karşılaşabiliyoruz, geliyon mu?, hayır anlamında A aaa sesi çıkaran bir kızın Koç ailesinin bir bireyini tavlayabileceğinin düşündürülmesi ve hemen hemen her dizide bu mesajın verilmesi mantıklı mı? Bırak tavlamayı karşılaşması ne kadar mümkün ki? Yapmayın, lütfen yapmayın artık. Bırak Koç ailesini, evlerindeki şoför bile beğenmez bu kızları. Gerçekçi olmak gerek. Adamlar dünyayı gezsin, tüm dünya mutfağını bilsin ama bu kız yumurta kırsa varoluşun en muhteşem yemeğini yiyor gibi hissetsin. Adam sörf yapsın, kayak için Alp’ lere uçsun ama bu kız jimnastik görmeyen, estetik yürüyüşten milyon ışık yılı uzak kaba adımlarıyla bu adamın başını döndürsün. Genç kızlarımıza kurdurulan hayal ne müthiş değil mi?

Yeşilçam ruhu ülkeyi öyle bir sarıp sarmalamış ki, yıl 2017 hala fakir kız zengin erkek, zengin kız fakir erkek çıkmazında sürünüyor beyinler. Bu beyinlere gıda lazım, abur cuburla cıvıklaşan beyinlere ihtiyaç yok.