Bayramı da geçirdik, son yıllardan pek de farklı olmayan bir şekilde yine tatil planları yapıldı, devletin ihsan ettiği bol zamanı israf ve çarçur ettik. Haksızlık mı yapıyorum bilmiyorum, o kadar yorgunduk ki tüm zamanlı çalışan fabrikalar iş yerleri şükürler olsun tıkır tıkır ödenen maaşlar, gelecek korkumuz yok, dinlenmeyi hak ettik. Benzin sudan ucuz(!), bir de şu trafik karmaşası olmasa. Dönüş başladığı Cumadan Pazar gecesine kayıtlara geçen kazalar trafik terörü her bayramın hikayesi.

Sevgili okuyucularım, bu kadar ironi yeter deyip bir de şöyle düşüneyim dedim. O kadar kaotik bir ortamda ve aşırı stres altında yaşıyoruz ki özellikle de 31 Mart'tan sonra tüm Türkiye kaynayan kazan, bir an kutba bir an ekvatora savruluyor, buna ne vücut ne akıl dayanır; ama öyle bir rüzgar esti ki, umut pompalayan gittikçe kuvvetlenen yakıcı sıcağı soğutan dondurucu soğuğu ısıtan. Bu ruh halimizin supabı oldu belki bu bayram tatili.

Bu günkü yazımda, Koç Holding'i ve kurucusu Vehbi Koç'u anmak istiyorum, gerçek yerli ve milli. Bugün hala T.C. kimliğinde olan, vergilerini ödeyen ve hala insanımıza ekmek, aş, maaş ödeyen adı, ulusal ve uluslararası kredibilitesi olan. Üçüncü nesilde, iş ahlakında, memleket sevgisinde insanların hizmetinde. "Ne güzel günlerdi. Her şeyin bir asaleti saygısının olduğu. Keşke o günlere dönebilsek" diye yazmış canım arkadaşım Canan İlkan, paylaştığım eski İstanbul ve yaşamdan kareler içeren bir videoya yazdığı yorumda. Konfiçyus'un dediği gibi "Ne zamanki kişinin ismi unutulur, kişi o zaman ölür". İşte tamda bu nedenle Vehbi Koç'u yazıyorum. Bu günün sanayici ve iş adamı profillerindeki genel hal ve duruma bakarak.

***

Sn. Vehbi Koç 20.07.1901'de Ankara'da şimdiki Keçiören, o zaman adı Çoraklık olan semtindeki bir bağ evinde doğdu. Babası Koçzade Hacı Mustafa Efendi, annesi Kütükçüzade Hacı Rıfat Efendinin kızı Fatma hanımdı. Ankara idadisinde okudu, 1917'de iş hayatına atıldı, babasının onun için açtığı küçük bakkal dükkanında ayakkabı lastiği, şeker, kaşar peyniri, zeytin, makarna satarak başladı. Koçzade Ahmet "Vehbi" adlı ilk firma Ankara Ticaret Odasına 1926 yılında tescil edilmiş. 1928 yılında Ford Motor Company ve Standart Oil ( Mobil)'in yerel temsilcisi oldu. Yapı malzemeleri işine girerek İstanbul ve Eskişehir'de şubeler açarak Koç şirketlerini "Koç Ticaret A.Ş"nin altında topladı. General Elektrik ile yapılan anlaşma ile ampul fabrikası ardından, otomobil, ev aletleri, radyatör, elektronik cihazlar tekstil üretimine başladı. İlk yerli araba Anadol 1966 yılında üretildi. Fiat ile anlaşarak ikinci yerli araç Murat'ı üretti. Vehbi Koç'un başlattığı küçük kıvılcım sayesinde bugünkü büyük otomotiv sanayi ve yan sanayi firmaları kuruldu. 1963 yılında tüm Koç şirketlerini "Koç Holding" çatısı altında topladı. Çok önemli tanınmış şirketler ile uluslararası ortaklılar kuruldu. Koç topluluğu 80.000 çalışan 40 milyar dolar ciro; 900 milyon dolar ihracat ve yıllık 500-600 milyon dolar yatırım ile bugün dünyanın en büyük 200 işletmesinden biri. 1987 yılında uluslararası ticaret odası Vehbi Koç'u "yılın iş adamı" seçti. Plaketini Yeni Delhi'de dönemin Hindistan Başkanı Rajiv Gandhi'nin elinden aldı. 1994 BM Genel Sekreteri Boutros  Boutros-Ghail yaptığı katkılardan dolayı "Dünya Aile Planlama" ödülü verdi. Federal Almanya Cumhuriyet Liyakat Nişanı Büyük Haç Rütbesine layık görüldü. "Hatıralarım, görüşlerim, öğütlerim (My memories vision advice) (1987) de Hayat Hikayem (My Life Story) (1973) Türkçe İngilizce iki değerli kitap yazdı.

***

Aslında köşemde bu geçmişi ve başarıları sadece özetledim. 1984 yılında emekli olarak oğlu Rahmi Koç'a şirketlerinin idaresini devretti. 1983'te uluslararası Altın Merkür ödülünü aldı. Bugün üçüncü kuşak Koç yönetiminde Koç Holding, kuruluştan bu yana aynı çizgide, bir çok ünlü şirket sermayesini yurt dışına aktarır ve vatandaşlıklar alırken, onlar Türkiye'nin onuru ve gururu olan bir kuruluş olarak yıldız gibi parlamakta. Ne mutlu bizlere.